Kemer sıkma yanlısı, sözde siyaset üstü teknokratik uzmanların kontrolündeki kurallı ve liyakatli bir neoliberalizme dönüş, İkinci Yüzyıla Çağrı başlığının işaret ettiği geleceğe değil, 2003’e ait ölü bir vizyon. Dünyada cenazesinin nasıl kaldırılabileceği konuşulurken Türkiye’de tekrar bağrımıza basmamız beklenen neoliberalizme dönme programı 2023 seçimlerini tehlikeye atıyor
20 yıldır ülkeye hakim olan AKP-Erdoğan yönetimi, uzun iktidarı boyunca çok sayıda ve farklı türde karşı çıkışı atlatmayı başarmasına rağmen, 2018’deki kur şoku ile patlak veren ve halen içinde bulunduğumuz ekonomik kriz sonucu ilk defa kitle desteğini yitirmeye başladı. 2019 yerel seçimlerinde büyük şehirleri muhalefetin ortak adaylarına kaptırdı. Bu eğilim 2019’dan 2022’ye yavaş bir erime şeklinde devam etti ve sene ortası itibariyle muhalefeti 2023’teki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde de favori haline getirdi.
Bu süreçte muhalefet çeşitli başarılı hamleler ve çıkışlar yaptıysa da, 3 Aralık’ta açıkladığı ekonomik vizyondan anlaşıldığı üzere önüne gelen bu emsalsiz fırsatı kesin zafere dönüştürecek halkçı bir ekonomik alternatif sunmak yerine, rakibinin kötü yönetimi sonucu kendi kendine gelecek bir galibiyete oynamaya daha yatkın gözüküyor. Son dönemde oldukça atak bir şekilde seçim ekonomisi olarak özetlenebilecek yeni bir yönelim içine girmiş iktidar ise,[i] üst üste alt sınıf ve katmanlar lehine önlemler ve politikalar hayata geçirmekte veya müjdelemekte.[ii]
Asgari ücret zammı, kiralara zam sınırlandırması, emeklilere bayram ikramiyesi, temel ihtiyaç maddelerinde KDV indirimi, hane faturalarında kademelendirme, icralık borç indirimi gibi adımları memur ve emekli maaşlarına zam, sosyal konut projesi, Emeklilikte Yaşa Takılanlara çözüm vaadi, esnafa cazip kredi olanağı, öğrencilerin KYK borçlarında indirim, çiftçi borçlarında indirim, aile destek programı ve bazı yardım bütçelerinde artışlar ile imar affı gibi adımlar takip etti. Asgari ücrete yeniden yüksek bir zam başta olmak üzere benzer adımların seçimlere kadar devam etmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Bu adımlar makroekonomik modelde enflasyon hedeflemesinin baz etkisine terk edilerek büyümeye ve dolayısıyla istihdama öncelik verilmesi ile beraber düşünüldüğünde, standart neoliberalizmden uzaklaşılarak korumacı-telafici sosyal politikaların ön plana çıkarıldığı bir an içine girdiğimiz görülüyor.[iii]
Elbette bu değişim temelden bir dönüşüm değil; seçim kaybetme paniği içinde zaman zaman çelişkili başka adımlarla birlikte hayata geçirilen, yüksek enflasyon ve borçlanma artışı gibi yükler ile gelen,[iv] kısa ömürlü hükümetlerin ve sık seçimlerin damgasını vurduğu 90’lardaki yaklaşımları andıran dönemsel bir program. Yine de söz konusu programın sayısal çoğunluğa yani oy gücüne sahip,[v] son dört yılda ekonomik kriz karşısında büyük zorluk çeken kesimler için somut ekonomik iyileştirmelerden oluştuğu yadsınamaz.[vi]
Uygulanan yaklaşımda özellikle gelirleri doğrudan devletçe belirlenen asgari ücretliler, sosyal yardım alanlar, kamu çalışanları ve emekliler pratikte tek devlet otoritesi olan cumhurbaşkanınca görünür şekilde korunmuş oluyor. Özel sektörde asgari ücretin üstünde gelir kazanan işçi ve emekçilerden oluşan orta katmanlar enflasyon karşısında sert kayıplar yaşarken en üsttekilerin kârlarını arttırdığı,[vii] sermaye lehine bir bölüşüm şoku halini almış bu durum,[viii] AKP-Erdoğan yönetiminin, kriz koşullarında da devamlılık teşkil eden müzmin iktidar formülü: En üsttekilere yükselen kârlar, ortadakilere elit damgası vurarak düşmanlaştırma, en alttakilere oylarını alacak kadar koruma.[ix]
Son birkaç ayda bu adımların AKP-Erdoğan’ın anketlerdeki eriyişini durdurduğu,[x] hatta telafi etmeye başladığı[xi] görülüyor.[xii] Bunun sebebini anlamak zor değil: İçine düştükleri ekonomik darboğaz nedeniyle mevcut iktidara tepkili, kararsızlaşmış veya muhalefete yönelmiş seçmenler, bir noktadan sonra geçmişe değil, geleceğe bakmak zorunda olduklarını hissediyorlar. İktidara kızgın olsalar da telafi adımlarının yine iktidardan geldiğini, muhalefetten ise lehlerine kesin bir mesaj gelmediğini gördükçe, iktidara tekrar razı olabiliyorlar. Muhalefetin bu durumu ciddiye alması ve karşı adım atması gerektiği açık iken İkinci Yüzyıla Çağrı toplantısında paylaşılanlar bu ihtiyacı pek karşılamadı. Sosyal yardımların konsolide ve hak temelli yapılacağı ve bütçesinin üç katına çıkarılacağı sözü şüphesiz olumluydu.[xiii] Öte yandan toplantıyı izleyen asgari ücretli bir kararsız seçmen dört saatin sonunda muhalefet iktidara gelirse kişi başı gelirin 2030’da ne olacağını duydu ancak kendi ücretinin 2023’te ne olacağını duyamadı.
Geride kalan süreç içinde muhalefet, partiler ve liderler nezdinde bazen ön alıcı vaatler açıklayarak, bazen iktidarın açıkladığı projelere sahip çıkarak, bazen de daha ileri ekonomik vaatler dillendirerek iktidarın elini zorlayıp açıklanan önlemlerin kazandırdığı siyasi puanları paylaşabilmişti. Fakat nihayet kendi kurduğu sahneye çıktığında iktidarı gölgede bırakacak kolay anlaşılır, hemen uygulanacak somut ekonomik önlemler sıralayamadı.
Daha kötüsü, medya, akademi ve iş dünyası kökenli, kamuoyu oluşturma gücü olan, iktidarın seçim ekonomisi adımlarına sağdan muhalefet ederek alt kesimler lehine alınan ekonomik önlemlere açıktan karşı çıkan ya da karşı olduklarını ima eden çeşitli figürlerin faiz arttırımı, mali kural getirilmesi gibi önceliklerini programının merkezine taşıdı. Ücretler konusunu bölüşümde hemen adalet yerine gelecekteki verimlilik artışı hedefine havale etti. Oysa iktidara enflasyona kilitlenmiş şekilde ortodoks-neoliberal bir konumdan muhalefet eden söz konusu figürlerin ve temsil ettikleri kesimlerin zaman zaman yersiz kibir ve alaycılık ile bezeli anti-popülist yaklaşımı bilimsel olmaktan uzak, etik değil ve politik hedefe aykırı. Bilimsel olmaktan uzak; çünkü son bir yılda enflasyon ücret artışlarını değil, ücret artışları enflasyonu takip etmiştir ve ücret artışlarının birincil etkisi fiyatları yükseltmek değil, kârları düşürmektir.[xiv] Etik değil; çünkü talep daraltarak enflasyonu düşürmek maksadıyla, geçmiş enflasyon karşısında erimiş ücretlerin telafi edilmemesini,[xv] gelecek enflasyonu düşürmek için uygulanacak yüksek faizle işsizliğin yükselmesini,[xvi] sıkı bütçe disiplini ile kamu harcamalarının kısıtlanmasını öngörüyor. Politik hedefe aykırı; çünkü bu tarz programlar çözüm olarak sunulduğunda uzun süredir seçmenlerin çoğuna itici geliyor.
Orta katmanların, yaşadıkları ekonomik kayıplardan doğan haklı tepkilerini en üsttekiler yerine en alttakilere yöneltmelerinin bir ifadesi olan kemer sıkma yoluyla enflasyon düşürme niyeti muhalefetin ayağına kadar gelmiş zaferden taze bir yenilgi devşirmesinin yolunu döşüyor. Bu yola girmemek gerektiğini bilmek için DSP-ANAP-MHP hükümetini sandığa gömerek AKP-Erdoğan’ı ilk kez iktidara taşıyan seçmen öfkesini doğuran IMF-Derviş programını unutmamış olmak yeterlidir. Kemer sıkma yanlısı, sözde siyaset üstü teknokratik uzmanların kontrolündeki kurallı ve liyakatli bir neoliberalizme dönüş, İkinci Yüzyıla Çağrı başlığının işaret ettiği geleceğe değil, 2003’e ait ölü bir vizyon. Dünyada cenazesinin nasıl kaldırılabileceği konuşulurken Türkiye’de tekrar bağrımıza basmamız beklenen neoliberalizme dönme programı 2023 seçimlerini tehlikeye atıyor.
Tercih edilmesi gereken, ilk reflekste iktidarın seçim ekonomisi programının yetersizliğini, kısa vadeli niteliğini ve samimiyetsizliğini eleştirirken atılan adımlar ve gündeme getirilen olumlu vaatlerin en azından çoğuna sahip çıkmak, daha fazlalarını ve daha iyilerini vaat etmeyi sürdürmek. Sosyal yardımları yermek üzerine kurulu makarna-kömür muhalefeti ile kaybedilen uzun yıllardan sonra tam tersine sosyal yardımları sahiplenen ve genişletmeyi vaat eden belediyecilik projesinin 2019 yerel seçimlerindeki başarıya katkısı unutulmamalı.
Sadece kurumsal ve hukuki hasar telafisi geniş kitlelerin ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak bir dönüşüme yetmeyecektir. Bölüşüm meselesi, vizyon toplantısında yapıldığı gibi fazlasıyla utangaç şekilde ve somut detayları esirgenerek anılan bir vergi reformu niyeti veya sendikalaşma dileği ile geçiştirilmemeli. Kamunun üretim ve inovasyonda bizzat rol oynaması gerektiği vizyon belgesinin tek cümlelik bir dipnotu olmaktan çıkarılıp ana başlıklardan biri haline getirilmeli.[xvii] Bölüşüm adaletsizliğini kayda değer ölçüde giderirken üretken olmayan ekonomik faaliyetleri dizginleyecek bir çerçeve kurgulanmalı. Kişi başına gelir kavramının çağrıştırdığı şekilde sadece mevcut tüketim örüntülerini genişletmektense insani gelişmişlik, yaşam kalitesi, çevresel istikrar ve mutluluk gibi niteliksel dönüşümleri önceleyecek bir vizyonun ilk ve somut adımları, akademik bir konferans tarzından ziyade kolay anlaşılan ve heyecanlandıran bir formatta hala seçmenin önüne koyulabilir. Böyle bir yaklaşım iktidardan tam bir kopuşun önünü açacak ve hem seçimleri hem geleceği kazandıracak bir ufuk ve motivasyon sunacaktır.
Gidişatı kesin olarak lehine çevirmek için muhalefetin tüm unsurları bir kez daha düşünmeli: Geniş kesimlerin acil ihtiyacı olan somut maddi önlemler konusunda utangaç veya sessiz kalarak hatta neoliberalizmin varsayılan ayarlarına dönmeyi vaat ederek kurtarıcı rolünü bir kez daha AKP-Erdoğan’a bırakmak mı,[xviii] taze ve güçlü bir halkçılık ortaya koyarak inisiyatifi kesin olarak almak mı?[xix]
İktidar, anketlerde öne geçtiğini görürse en kısa sürede erken seçime gidecek, muhalefete toparlanma şansı vermeyecektir. Muhalefet kazanmak için rotasını acilen gözden geçirmek, dümeni halkçılığa kırmak durumundadır.
Not: Yazının hazırlanmasına öneri ve geri bildirimleriyle katkıda bulunan çok sayıda arkadaş ve meslektaşıma teşekkürlerimi sunuyorum
[i] Mustafa Sönmez. “Erdoğan’ın seçim rotası: Bütçe açığı pahasına ekonomik jestler.”
https://www.al-monitor.com/tr/originals/2022/09/erdogan-embarks-economic-gestures-woo-voters
[ii] Sahra Atila. “13 maddede Erdoğan’ın seçim ekonomisi hamleleri”
https://medyascope.tv/2022/10/11/13-maddede-erdoganin-secim-ekonomisi-hamleleri/
[iii] Ümit Akçay. “Ekonomi seçimleri çevirebilir mi?”
https://mavidefter.net/ekonomi-secimleri-cevirebilir-mi/
[iv] https://tradingeconomics.com/turkey/government-debt-to-gdp
[v] DİSK-AR. “DİSK-AR’ın yeni Asgari Ücret Gerçeği Araştırması yayımlandı!”
https://arastirma.disk.org.tr/?p=7995
[vi] Şehriban Kıraç. “Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 32’si yardımlarla ayakta durabiliyor”
https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/turkiye-nufusunun-yaklasik-yuzde-32si-yardimlarla-ayakta-durabiliyor-1917847
[vii] Aziz Çelik. “Asgari ücretliler ülkesi olduk!”
https://www.birgun.net/haber/asgari-ucretliler-ulkesi-olduk-409915
[viii] Korkut Boratav. “Millî gelir büyüyor; ücretliler kaybediyor (II)”
https://haber.sol.org.tr/yazar/milli-gelir-buyuyor-ucretliler-kaybediyor-ii-347103
[ix] Görkem Özdemir. “Ücretli Çalışanlar ve Orta Sınıflardan %1’e: AKP’li Yılların Çarpık Gelir Dağılımı”
https://siyasalparadigmalar.org/ucretli-calisanlar-ve-orta-siniflardan-1e-akpli-yillarin-carpik-gelir-dagilimi/
[x] Aksoy Araştırma.
Türkiye’nin ekonomisini, dış politikasını ve iç siyasetini seçmenin nasıl değerlendirdiğini anlayabilmek için her ay düzenli olarak yaptığımız Türkiye Monitörü’nün Ekim sonuçlarını kamuoyunun bilgisine sunarız. pic.twitter.com/6Fc3d6uasd
— Aksoy Araştırma (@AksoyArastirma) November 7, 2022
[xi] Area Araştırma.
#AreaAraştırma Türkiye Siyasi Gündem Araştırması Ekim 2022 Raporu sonuçlarından-3: pic.twitter.com/5dLDbLXbRR
— Area Araştırma (@areaarastirma) November 1, 2022
[xii] Metropoll.
Bu pazar seçim olsa… pic.twitter.com/GNh4PerHIX
— MetroPOLL Araştırma (@metropoll) October 28, 2022
[xiii] Bkz. Hacer Foggo. İkinci Yüzyıla Çağrı sunumu.
https://chp.org.tr/haberler/hacer-foggo-yoklukta-ve-yoksullukta-degil-varlikta-ve-hep-birlikte-zenginlesmede-bulusacagiz
[xiv] Karl Marx. Value, Price Profit [Değer, Fiyat, Kâr].
https://www.marxists.org/archive/marx/works/1865/value-price-profit/ch03.htm#c12
[xv] Onur Erem. “Asgari ücret: Türkiye Avrupa’ya kıyasla ne durumda, 2023’te zam ne kadar olmalı?”
https://www.bbc.com/turkce/articles/c4n2lvmgxngo
[xvi] Mustafa Durmuş. “Enflasyon ve yaşam maliyetindeki artışlarla mücadelede emekten yana politika araçları”
https://t24.com.tr/yazarlar/mustafa-durmus/enflasyon-ve-yasam-maliyetindeki-artislarla-mucadelede-emekten-yana-politika-araclari,36745
[xvii] Bkz. Selin Sayek Böke. İkinci Yüzyıla Çağrı sunumu.
https://chp.org.tr/haberler/selin-sayek-boke-daha-cok-kazananin-daha-cok-vergi-odedigi-adil-bir-duzen-kurulacak
[xviii] Hayri Kozanoğlu. “Ekonomide üç vizyon”
https://www.birgun.net/haber/ekonomide-uc-vizyon-407511
[xix] İvme Hareketi. “Muhalefet Partilerine Çağrımızdır!”
https://www.ivmehareketi.com/2022/10/29/muhalefet-partilerine-cagrimizdir/
Emrah Irzık: Doktor öğretim görevlisi, Babeş-Bolyai Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.