Taliban, uluslararası kınamaların ortasında kadınların yükseköğrenimini süresiz olarak yasakladı. Bir kız öğrenci Facebook’a şöyle yazdı: “Kız olmak ağır bir suç ve bu gece beni bu kadar sefil ve aşağılanmış bir halde yarattığı için yaratıcıma lanet etmek istiyorum. Bu geceki öfkemi hiçbir kelime ifade edemez. Elveda hayat”
Kabil’de akşamın geç saatleriydi ve tıp fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Sabra[1] telefonunda bir WhatsApp mesajı gördü. Üniversitede 38 sınıf arkadaşının bulunduğu bir sohbet grubunda bir arkadaşı Taliban’ın kadınlara yükseköğrenim yasağı getirdiğine dair bir haber paylaşmıştı. Arkadaşı “Kızlar, burada neler oluyor?” diye yazmıştı. “Bu doğru mu?”
Salı günü (20 Aralık) Afganistan Yüksek Öğretim Bakanlığı tüm devlet üniversitelerine ve özel üniversitelere bir yazı göndererek kadınların üniversite eğitiminin süresiz olarak yasaklanmasını istedi. Ülkenin radikal İslamcı yöneticileri Afgan genç kızların çoğunun ortaokul eğitimini zaten yasaklamıştı.
Sabra bu haberin soğuk su etkisi yarattığını ifade etti. Kabil’den telefonla konuşan Sabra, “Dört yıl boyunca tüm samimiyetimle çalıştım” dedi. “Üniversiteden mezun olmak için sadece bir yılım kalmıştı.”
Karar tüm dünyada hızla kınanırken, Uluslararası Kurtarma Komitesi yasağı “Afganistan için tüyler ürpertici bir geri adım” olarak nitelendirdi. ABD hükümeti bunun kabul edilemez olduğunu söyledi ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken “derin bir endişe” duyduğunu açıkladı.
ABD’nin Afgan kadın ve kız çocuklarına yönelik özel temsilcisi Rina Amiri, yasağın Taliban’ın Afganistan’ı en son kontrol ettiği 1990’lı yıllarda uyguladığı radikal politikalara geri döndüğü yönündeki şüpheleri ortadan kaldırdığını söyledi.
Amiri, Twitter’da şunları yazdı:
Dünya, Afganların yaptığı gibi, bunun kültür ya da dinle ilgili olduğunu reddetmelidir. Afgan tarihinde kız çocuklarının eğitimini yasaklayan politikaları sadece Taliban yürürlüğe koymuştur. Müslümanların çoğunlukta olduğu hiçbir ülkede, dünyanın hiçbir yerinde kız çocukları eğitimden mahrum bırakılmamıştır.
Bir dönüm noktasındayız. Küresel toplum olarak bu radikal politikalara karşı sağlam bir duruş sergilemeliyiz. Bunu yapmamak Taliban’ı cesaretlendirebilir, başka yerlerdeki tutuculara ilham verebilir [ve] Afganistan’ın çok ötesinde kadınların, kız çocuklarının ve risk altındaki kesimlerin haklarını tehlikeye atabilir.
Çarşamba sabahı, Kabil’deki üniversitelerin personeli ve güvenlik görevlileri, gelen kadın öğrencileri geri çeviriyordu. Doğudaki Celalabad kentinde çekilmiş video görüntülerinde bir kampüsün dışında protesto gösterisi yapan kadın ve erkek grupları görülüyordu.
Sabra aylar önce Taliban’ın kadınların yükseköğrenim görmesini yasaklayacağına dair söylentiler duyduğunu ancak buna inanamadığını söyledi. “Buraya halı dokuyarak ve nakış işleyerek kazandığı parayla gelen ve doktor olmak isteyen bir kız olarak bu benim hakkım değil miydi?”
“Saat Kabil saatiyle sabahın 4.30’u ve bu gece bir an bile uyuyamadım” dedi. “Gözyaşlarımı tutamıyorum.”
Bir başka kız öğrenci de Facebook’ta uyku sorunu yaşadığını yazdı. Sakina Sama, ortaokuldan ayrıldıktan sonra babasını bir üniversiteye kaydolmasına izin vermeye ikna etmenin üç yıl sürdüğünü, ancak şimdi hükümet tarafından yasaklandığını söyledi.
“Kız olmak ağır bir suç ve bu gece beni bu kadar sefil ve aşağılanmış bir halde yarattığı için yaratıcıma lanet etmek istiyorum” diye yazdı. “Bu geceki öfkemi hiçbir kelime ifade edemez. Elveda hayat.”
Yurtdışındaki bir dizi Afgan sivil ve kadın hakları aktivisti ortak bir bildiri yayımlayarak Taliban’a “Afgan kadın ve kız çocuklarına mutlak tecrit uygulayacak ve kadınları şiddet, yoksulluk ve sömürüye maruz bırakacak bu orta çağ suçundan” geri dönmesi çağrısında bulundu.
Afganistan’ın şu anda sürgünde olan eski istihbarat şefi Rahmetullah Nebil, Twitter’da Taliban’ın yasakla “toplumu karanlıkta tutmayı amaçladığını çünkü hayatta kalmalarının ve büyümelerinin genç neslin cehaletine bağlı olduğunu düşündüklerini” yazdı.
Bir başka kadın öğrenci olan 23 yaşındaki Zainab Rezaei, üniversitelerin kadın öğrencilere kapatıldığını Facebook aracılığıyla öğrenmiş. Kabil’de özel bir üniversiteye kayıtlı olan Rezaei, geçtiğimiz yıl 11. sınıfa giden ve daha önce kızlara yönelik yasaktan sonra okula gitmesine izin verilmeyen kız kardeşini teselli ettiğini söyledi. Ancak şimdi o da evde sıkışıp kalmış durumda.
“Bu gece teyzemin evindeydim” dedi ve annesinin kendisini arayarak güçlü kalmasını söylediğini ekledi. “Çok üzgündüm ve geleceğimizin ne olacağını bilmiyorum. İçim nefretle dolu.”
Babası üç yıl önce ölen Rezaei, eğitimine devam etmek için çok çalıştığını ancak Taliban’ın şimdi bu hakkı elinden aldığını söyledi.
“Kalbim acıyor. Tüm sıkı çalışmamın hiçbir değeri kalmadı” dedi. “Biz kızlar ne kadar çok çalışırsak çalışalım, karşılığını alamıyoruz.”
Zahra Joya, Londra’da yaşayan Afgan bir gazeteci ve Afganistan’daki kadın ve kız çocuklarının yaşamı hakkında haber yapan Rukhshana Media’nın genel yayın yönetmeni ve kurucusu
Dipnot:
[1] Güvenlik kaygısıyla gerçek isim değiştirilerek yazıldı.
[The Guardian’daki İngilizce orijinalinden Tankut Serttaş tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.