Kırılan rekorları, sürpriz sonuçları, protestoları, yıkılanları, sevinenleri, sevinçten ağlayanları, hayal kırıklıkları, hayallerini gerçekleştirenleri ile akıllara ziyan bir şampiyona izledik
“Ne maç oluyor Yalçın be…”
Büyük Yorumcu Ömer Üründül
Dünya Kupası rüzgârı geride büyülenmiş milyonları bırakarak geçti. Kırılan rekorları, sürpriz sonuçları, protestoları, yıkılanları, sevinenleri, sevinçten ağlayanları, hayal kırıklıkları, hayallerini gerçekleştirenleri ile akıllara ziyan bir şampiyona izledik. Şimdi bu muhteşem gösterinin yarattığı narkoz etkisinin geçmesini bekleyeceğiz ya da hiç geçmemesini dileyeceğiz.
Organizasyonun şaibeli bir şekilde hak kavramıyla tanışmamış olan Katar’a taşınmasının eleştirilere ve tepkilere yol açmış olması boykot beklentisini de yaratmıştı. Ne var ki sportswashingin; 1934 İtalya, 1978 Arjantin, 2018 Rusya organizasyonlarında ortaya çıktığında boykota başvurulmamış olması Katar 2022’ye giden yolu açık tutuyordu. Öte yandan diğer protesto biçimleri de aynı yoldan geçerek turnuvada yerini alıyordu.
Şampiyona boyunca protestoların konusu, biçimi ve radikallik seviyesi ülkelere göre değişiklik gösterdi. Başlama vuruşunu açılış maçında “bira istiyoruz” tezahüratı ile Ekvador taraftarı yapıyordu. İranlı futbolcuların milli marşlarını söylemeyerek gösterdikleri cesaret izleyenlerin takdirini kazanırken, İran tribününde açılan “Kadın, yaşam, özgürlük” pankartı ile 22 numaralı Mahsa Amini forması şeriatın karanlığına karşı isyan eden bir halkın çığlığını dünyaya duyuruyordu. Mağripli seyirci ve futbolcular da dikkatleri Filistin’e çektiler. Şampiyonaya Avrupa’dan katılan takımların daha çok LGBT sorunu konusunda mesaj verecekleri bekleniyordu ancak FIFA’nın “One Love” yazılı pazubandı takan oyunculara maç başlamadan sarı kart gösterileceği açıklamasından sonra atılan geri adım, hayatını ortaya koyan İranlı futbolcularla karşılaştırıldığında tepkilere yol açtı. İngiltere’nin kaptanı “Ayrımcılığa Hayır” yazılı pazu bandı ile yasağın etrafından dolanmayı seçerken, Alman Milli Takımı toplu halde elleriyle ağızlarını kapatarak çektirdikleri fotoğraf ile reaksiyon göstermiş oldu. Portekiz-Uruguay maçında elinde LGBT bayrağı, tişörtünün arkasında “İranlı kadınlara özgürlük”, önünde “Save Ukraine” yazan taraftar doğu-batı sentezini gerçekleştirme misyonuyla harekete geçmiş gibiydi. Taraftar ve futbolcular arasında dolaşan protesto dalgası devletlere de fırsat yaratmadı değil. ABD, sosyal medya hesabında, ülkelerin puan durumlarını gösterdiği tabloda kullandığı İran bayrağının ortasındaki Allah yazısını kaldırdı. Molla rejimi konuyu Allah’a havale etmek yerine seküler bir yol izleyerek FIFA’ya şikâyette bulundu. Bu durumda kimin Allahsızlık yaptığı tartışmalı hale gelirken Soğuk Savaş tecrübesine sahip ABD, İranlı kadınlara destek vermek için resmi bayrağın kullanılmadığını söyleyerek uluslararası kamuoyu nezdinde puan toplamaya çalıştı.
Belçika’nın formasındaki bir kelimeye müdahale edilmesi, bir gazetecinin giydiği tişört nedeniyle stada alınmaması, şampiyona sırasında organizasyon için kullanılan otelde bir işçinin hayatını kaybetmesi, Lübnanlı bir taraftar grubunun parayla tutularak Katar tribünlerin doldurulması örneklerinden anlaşılacağı üzere FIFA ile organizatör ülke protestoları hak etmek için ellerinden geleni yapmaya devam ettiler.
Şampiyon Arjantin’in ilk maçında Suudi Arabistan gibi bir takıma yenildiği ama kendi tribününde açılan “Direnenler hayallerini gerçekleştirir” pankartının hakkını vererek kupaya uzandığı, ilk defa bir kadın hakemin dünya kupası maçında görev aldığı, Belçika’da yerli halkla Faslı göçmenlerin sokak çatışmalarına yol açtığı, gruptan çıkamayan Almanya’nın hayal kırıklığı yarattığı, Lukaku’nun kabızlığıyla çıldırttığı, Japonya’nın grup aşamasında fırtına gibi estiği, Ganalıların kendi üzüntüsünü bırakıp, Suarez’in ağlamasına sevindiği, Richarlison’un enfes golünün izlendiği, Ronaldo’nun göz yaşları ile kahrolduğumuz, Messi ile havalara uçtuğumuz, biralarımızı Arjantin bardakta içerek yaptığımız totemle şampiyonlukta az da olsa pay sahibi olduğumuz akıllara ziyan 2022 Dünya Kupası işte böyle geldi, geçti. Ne kupaydı ama…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.