Trans çocuklar hakkında bu kadar korkutucu olan ne? – Emily St. James

Çocukların cinsiyet geçişine müsaade edersek ne olacağı konusunda kaygı duymayı bırakın. Müsaade etmezsek ne olacağı konusunda kaygılanın

Trans çocuklar hakkında bu kadar korkutucu olan ne? – Emily St. James

Ergenlik yıllarında Mae Sallean’ın bedeni ve zihni birbirinden uzaklaşmaya başlamıştı. Vücudunda ve yüzünde gür kıllar çıkmaya başlamış, sesi kalınlaşmış ve vücudundan kopmaya başladığını hissetmişti. Bir şeyler ters gitmişti ve olduğu kişiyle dünyanın onu algıladığı kişiyi uzlaştıramıyordu. Bu kopukluk onu derin bir depresyona ve yalnızlığa sürükledi.

Mae derinlerde bir yerde bir kız çocuğu olması gerektiğini biliyordu. Bunu ifade edebileceği dilden yoksundu. Mae’nin içinde bulunduğu aşırı dindar Teksas topluluğunda queer insanların varlığı pek kabul görmüyordu ve translar sadece “pornolarda ve Maury’de”[1] görülüyordu. Ama o yine de biliyordu.

Mae 15 yaşındayken annesi, Mae’nin evde kimse yokken giydiği kadın kıyafetleriyle dolu gizli bir kutu buldu. Mae’nin annesi çok dindar bir Hristiyan olmasına rağmen kafayı yemedi. Yardım etmek istedi ve onun için Hristiyan bir danışman buldu. Herhangi bir resmi eğitime sahip olmayan bu danışman, Mae’yi, trans olmanın olunabilecek en kötü şeylerden biri olduğuna ve davranışlarını değiştirmezse cehenneme gideceğine inandırmaya çalıştı.

Mae, “Danışman bunu pedofiliyle aynı seviyeye koydu” diyor. “Geçiş yapmaya başlayana kadar bu görüşmelerden aklıma kazınan başlıca şey buydu: Bir pedofil ile aynı seviyedeyim.”

Günümüzde trans çocuklara dair yürütülen tartışmalar temelden arızalıdır. Büyük oranda natranslar öncülüğünde yapıldığı için bu tartışmalar, çocukların ve ergenlerin geçiş yaptıktan sonra yaşayacakları olası pişmanlığa odaklanıyor ve geçiş yapmamanın sosyal, fiziksel, duygusal ve psikolojik zararlarını göz ardı ediyor. Trans çocukları destekleme ihtiyacının altını çizen sayısız araştırmayı göz ardı ediyor. Gençken geçiş yapmaktan alıkonuldukları için çaresizlik yaşayan birçok transın yaşam deneyimlerini göz ardı ediyor.

Bu yıla kadar trans çocuklarla ilgili bu tartışmalar büyük oranda medyada sürdürülüyordu; New York Times’tan The Atlantic ve Los Angeles Times’a kadar birçok yayın, doktorların 18 yaşından önceki olası geçişleri yeterince incelemediğini öne süren anlatılar yayımladı.

Meclis üyeleri bu anlatılara kulak verdi ve 2022 yasama yılında (başta, oldukça az sayıdaki trans çocuğun okullarında spor yapmasını engellemeye yönelik olan teklif olmak üzere diğer birçok trans karşıtı teklifin yanında) çocukların trans olumlayıcı sağlık hizmetlerine erişimini engellemeye yönelik çok sayıda kanun teklifi sunuldu. Toplamda 34 eyalet bir türüyle trans karşıtı kanun teklifini değerlendirdi.

Bu gayretlerin en uç noktasını, Teksas eyaletinin trans çocuklara verilen sağlık hizmetlerini çocuk istismarı olarak kovuşturmak için attığı adımlar oluşturuyor. Teksas’ın bu önlemine destekleyici kanıt olarak ne mi sunuldu? New York Times’ta trans çocuklar hakkında yakın zamanda yayımlanan bir makale.

Fakat bu medya anlatılarının derdi, en azından dışarıdan bakıldığında, yasa geçirmek değildi; genellikle varsayılan bir ebeveyn kitlesini hedef alıyordu. Örneğin The Atlantic 2018 yılından bir sayısının kapağını şu cümlelerle süslüyor: “Çocuğunuz trans olduğunu söylüyor. Hormon ve ameliyat istiyor. 13 yaşında.” Elbette kapağındaki gerçek trans erkek çocuktan bahsederken doğru zamirleri kullanmıyor.[2]

Ebeveynler, çocukları geçiş yaparsa nasıl kötü sonuçlarla karşılaşabileceklerine dair çok sayıda mesaj alıyor; geçiş yapamazlarsa nasıl kötü sonuçlarla karşılaşabileceklerini dikkate almaları ise nadiren isteniyor. Trans bir çocuğu kabul etmediğinizde neler olduğuna dair gerçek zamanlı bir deney yapıyoruz.

Mae ergenlik yıllarında ve 20’li yaşlarının başında trans olmamak için elinden geldiğince çabaladı. Fakat aile ve arkadaş çevresinde kendisinin bu “sırrını” bilen tek kişi olan annesiyle ilişkisi gittikçe kötüleşti. Mae, kendisinin trans kimliğini bilen tek kişi olduğu için ara sıra annesinin ölmesini dilemiş olduğunu hatırlıyor. Şu an aralarında bir ilişki var ama kaybettiklerini geri getiremiyorlar.

Trans gençlerle ilgili tartışmalar eyalet çapında, hatta ulusal ölçekte değerlendirilmeye müsait olsalar da bunların aynı zamanda ülkenin her yanındaki tekil hanelerde yapılan oldukça özel konuşmalar olduğunu unutmamak gerekiyor. İster eyalet meclislerinde ister oturma odalarında yapılsın trans çocuklar için bu tartışmalarda mevzubahis kelimenin tam anlamıyla ölüm kalımdır.

-&-

“Transfobik bir toplumda yaşamak translar için zordur; bu nedenle umarım sevdiğim kişi trans değildir”, Mae’nin annesi gibi ebeveynler için son derece mantıklı bir düşünce dizisi olabilir. Fakat bu düşünce translığı, estetik bir tercih veya değişen bir moda gibi değiştirilebilir bir şey olarak ele alır.

Bir çocuğun trans kimliğini geçici bir merak olarak görmek hayli ciddi riskler barındırabilir. En barizi, bir gencin ergenlikten önce geçiş yapmasını engellemek, zihninin ve bedeninin ışık hızıyla birbirinden uzaklaşıyormuş gibi görünmesine neden olabilir.

“Etrafımdaki herkese yabancılaşmış hissediyordum ve sürekli insanların düşündükleri kişi olmadığımı öğrenmelerinin korkusu içindeydim,” diyor ilk kez 2013’te bir gençken açılan ve ebeveynleri tarafından geçiş yapması engellenen Nat Hunter.

Lily Osler (kendisi bir arkadaşımdır), Teksas’ın trans gençlere yönelik kesintisiz baskılarını ele alan Waco Tribune-Herald’daki makalesinde trans çocuklar için ergenliğin dehşetini mükemmel bir şekilde aktarıyor:

“Ergenlik baskılayıcıların etkileri geri döndürülebilir, ancak trans çocukların bunları kullanmadan geçirecekleri ergenlik geri döndürülemez. Ergenlik kemiklerinize işler. Baskılayıcıları ve uygun yaşta hormonları almamak, diğerleri gibi kız çocuğu olan trans kızların sakalının çıkmasına ve geniş, köşeli yüz hatları geliştirmesine; trans erkek çocukların memelerinin büyümesine ve kalçalarının genişlemesine neden olur. Bunun etkileri ancak yetişkinlikte oldukça pahalı ve erişilmesi zor ameliyatlarla ve o zaman bile sadece kısmen tersine çevrilebilir.”

“Bu deneysel bir tedavi değil. 50 yılı aşkın bir süredir çok resmi bir şekilde uygulanan bir tedavi” diyor Brown Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde profesör olan ve Pediatric Gender Identity (Pediatrik Cinsiyet Kimliği) kitabının editörlerinden Michelle Forcier: “Etkinliğini ve güvenliğini gösteren çalışmalar olduğunu biliyoruz.”

Johns Hopkins Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Jules Gill-Peterson, son zamanlarda trans gençlere yönelik aşırı ilginin büyük ölçüde bir medya icadı olduğunu söylüyor. “Translar ve trans gençler [yakın zamana kadar] medyada pek de ele alınan bir konu değildi. Çoğu insanın son 10 yıldan önce dünyada trans gençlerin olduğu düşüncesiyle karşılaştığını hiç sanmıyorum.”

Bu aşırı görünürlüğün yeni oluşu, trans sağlık hizmetlerinin bir şekilde hala deneysel olduğu fikrine güç sağlıyor ve ölüm kalım meseleleriyle dolu bir şeyi soyutlaştırıyor. Bir trans için, içine doğduğu beden tarafından dayatılan değişiklikler inanılmaz derecede acı verici, denge bozucu ve hatta yaşamı tehdit edici olabilir.

Kaliforniya Üniversitesi, San Francisco’da çocuk ve ergen psikiyatrisi profesörü olan Jack Turban, “Cinsiyet olumlayıcı bakımın esirgenmesinin riskleri hastadan hastaya değişmekle birlikte, genellikle kötüleşen anksiyete, depresyon ve intihar eğilimi gibi durumları içeriyor” diyor. “Cinsiyet olumlayıcı tıbbi bakımı bir seçenek olarak tümüyle ortadan kaldırmaya yönelik son mevzuat son derece tehlikelidir ve kötü sonuçlara yol açacaktır.” Canadian Medical Association Journal‘da yayınlanan 2022 tarihli bir çalışma, trans gençlerin intihara teşebbüs etme olasılığının natrans akranlarına göre 7,6 kat daha fazla olduğunu ortaya koymuştur.

Trans çocukları kendileri olarak yaşamaya başlamalarına müsaade etmemenin riski, hayatta kaldıkları süre boyunca şiddetini arttırır. 1984’ten bu yana toplumsal cinsiyete uymayan hastalar konusunda uzmanlaşmış Kaliforniyalı bir psikoterapist olan Anne Vitale, 2001 yılında Gender and Psychoanalysis dergisinde, gençken geçiş yapmamış, hayatın her aşamasındaki trans kadınları inceleyen çığır açıcı bir makale yayımladı. Bu kadınların orta ve ileri yaşlarda çizdiği tablo son derece üzücü. “Bu kaygı, eğer tedavi edilmezse … çocuklukta kafa karışıklığı ve isyan, ergenlikte nafile beklentiler ve hayal kırıklığı, erken yetişkinlikte tereddütlü bir uyum, orta yaşlarda kendi yarattığı kapana kısılma hissi ve hala tedavi edilmezse, yaşlılıkta depresyon ve boyun eğme şeklinde kendini gösterir” diyor.

İstenmeyen ergenlikten geçmenin varoluşsal bir bileşeni de var, çünkü geçen her gün, dünyanın size algıladığı gibi değil de olduğunuz gibi davranmasını sağlamak daha da zorlaşır. Eğer natrans bir kişiyseniz, bir an için tüm kanıtlar aksi yöndeyken dünyadaki herkesin cinsiyetinizin gerçekte öyle olmadığına inandığını hayal edin. Eğer erkekseniz, herkes sizin için kadın zamirleri kullanmaya ve sizi kadın ismiyle çağırmaya başlıyor. Bir gün, dünyaya aslında olduğunuz kişi olduğunuzu üstelemeye başlarsınız ama herkes aksi yönde ısrar eder, çünkü bedenden başlamayan bir benlik tasavvur edemezler.

Geçiş yaptıktan sonra pişman olan insanlar var mı? Evet, ancak veriler geçiş yapan insanların büyük çoğunluğunun pişman olmadığını gösteriyor. Bu soruyu ele alan bir avuç araştırmada, katılımcıların ortalama yüzde 2’si pişmanlık duyduğunu ifade ediyor. İnsanların neden tersine geçiş [detransition][3] yaptıklarını sorgulayan başka bir anket, en yaygın nedenin genellikle bir ebeveynden gelen sosyal baskı olduğunu ortaya koyuyor. Tersine geçiş yapanların çoğu da daha sonra, kendilerini güvende hissettiklerinde yeniden geçiş yapıyor. (Tüm bu veriler hakkında daha fazla bilgi için buraya bakınız).

Her trans gençken trans olduğunu bilmez ve her trans tıbbi geçiş sürecine girmeye karar vermez. Trans olarak açılmanın nasıl ve ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin kararlar özeldir ve her yaşta verilebilir. Nihayetinde alınan tüm tıbbi kararlar hasta ile doktor arasında olmalıdır. Ancak genç yaşlardan itibaren cinsiyet kimliklerini bilen ve tıbbi geçiş yapmak isteyen translar için bunu yapmadan geçirilen her yıl daha da eziyet haline gelmektedir.

“Bunu yetişkinlikte yapmak zor. Bedenlerini 60 yıl boyunca cinsiyet hormonlarının etkilediği hastalarım oldu. Kendilerinin olduğunu bildikleri kişiyi tam olarak yansıtmayan bir fiziksel varlık içinde yaşamanın iç travmasını yaşıyorlar” diyor Forcier: “İhtiyaç duydukları destek ve kaynakları sağlayan ebeveynlerle büyüyen cinsiyet çeşitliliğine sahip çocukların verilerine bakarsanız, depresyon oranlarının akranları ve kardeşleriyle benzer olduğunu ve kaygı oranlarının [desteklenmeyen] diğer cinsiyet çeşitliliğine sahip kişilere kıyasla çok daha düşük olduğunu görürsünüz. Bu çok sarsıcı.”

-&-

Bu kadar çok ebeveyni çocuklarının trans olamayacağı konusunda ısrarcı olmaya iten şey nedir? Turban’ın teorisine göre bu durum, toplumsal cinsiyete uymamaya yönelik kalıplaşmış bir korkudan kaynaklanıyor; bu korku da tüm çocukların doğalında hoşlandıkları cinsiyet keşfinin alay veya ceza ile karşılanmasından kaynaklanıyor.

Turban, “Bu erken deneyimler insanlarda yer edebilir ve kendileri hakkında zor düşünceler ortaya çıkarabileceği korkusuyla cinsiyetle ilgili herhangi bir nüansı bastırmak istemelerine yol açabilir” diyor. “Ebeveynler genellikle kendi çocuklarının cinsiyet çeşitliliği nedeniyle başkaları tarafından kötü muamele göreceğinden korkar ve bu nedenle çocuklarını korudukları düşüncesiyle onları toplumsal cinsiyet uyumlu olmaya zorlamaya çalışabilirler.”

Bu ısrar, trans çocukların, 21. yüzyılda internette popüler hale gelen cinsiyetle ilgili giderek esnekleşen fikirler sayesinde son zamanlarda ortaya çıkan yeni bir olgu olduğu fikrinden de besleniyor. Ancak bu düşünce de doğru değildir.

“Trans çocukların 2015 yılında ortaya çıktığı varsayımının en saçma versiyonu, daha öncesinde hiç trans çocuk olmadığıdır. Bu ampirik olarak doğru değildir ve kolayca [çürütülebilir]” diyor Gill-Peterson. “Bu varsayımın daha sofistike versiyonu ise, ‘Elbette öncesinde de trans çocuklar vardı, ancak tıbbi olarak geçiş yapmadılar. Bu yakın zamana kadar olan bir şey değildi.’ şeklindedir. Bu da kesinlikle doğru değildir. Trans gençler, tıbbi geçiş ortaya çıktığından beri geçiş yapıyor.”

Gill-Peterson’ın 2018 yılında kaleme aldığı Histories of the Transgender Child (Trans Çocukların Tarihleri) kitabı, trans çocukluğun son 100 yılının ve 1920’lerden itibaren sosyal ya da tıbbi olarak geçiş yapan Amerikalı trans çocukların gizlenmiş tarihinin izini sürüyor. Bugün trans çocukları tedavi etmek için kullandığımız ve genellikle “deneysel” olarak adlandırılan ilaçlar, aslında 20. yüzyılın ortalarından beri ebeveynlerin ve doktorların desteğiyle trans gençlerin geçişine yardımcı olmak için kullanılıyor.

Trans çocukların tedavi süreçleri klinikten kliniğe ve hatta hastadan hastaya değişiyor. Şu anda çoğu klinik, Dünya Profesyonel Transgender Sağlığı Derneği’nin (World Professional Association for Transgender Health) bakım standartlarının yedinci baskısından yararlanıyor. Kuruluş Eylül ayı başında standartların sekizinci baskısını yayımladı, ancak bu standartlar henüz geniş çapta benimsenmiş değil.

Çocukluk döneminin büyük bir kısmında herhangi bir tıbbi müdahale yapılmaz. Trans çocuklar ilk olarak “sosyal geçiş” olarak adlandırılan sürece başlarlar; yani farklı giyinebilir, farklı bir saç modeli bırakabilir veya farklı bir isim ve zamir kullanabilirler. Bu noktada herhangi bir kalıcı değişiklik gerçekleşmez.

10 yaş civarında, eğer bu çocukların cinsiyet kimlikleri devamlılık gösteriyorsa, genellikle ergenliğin başlamasını geciktiren ergenlik baskılayıcılar kullanmaya başlarlar. (Ergenlik baskılayıcılar ilk olarak natrans çocuklar için geliştirilmiştir ve 1980’lerden beri “erken ergenliğe” karşı kullanılmaktadır. Ergenlik baskılayıcılar 1993 yılında ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onay almıştır.)

Ancak tüm bunlardan sonra vücudun ergenlik döneminde geçirdiği değişiklikleri tetikleyecek hormonlar değerlendirilmeye başlanır. Bu hormonlar trans çocuklara, natrans akranlarının çoğunun ergenliğe girmesinden çok sonrasına, genellikle 16 yaş civarına kadar reçete edilmez; ancak WPATH’nin daha yeni kılavuzları hormonal geçişe daha erken başlamanın bazı gençler için faydalı olabileceğini öne sürüyor. Cerrahi müdahaleler nadiren 18 yaşından önce gerçekleşir ve gençlerin geçirebileceği en yaygın cerrahi prosedür, transmaskülen bir kişinin mastektomi geçirdiği “meme aldırma ameliyatı”dır.

Yine de bir transın bu bakım hizmetlerinden herhangi birine erişip erişemeyeceği çoğunlukla ebeveyn onayı ve trans sağlık hizmeti sunan doktorlardan kaynaklanan çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu bakım hizmetleri 20. yüzyılda zaten var olanlara oldukça benziyor. Sadece çocukların artık bu hizmetlerin farkında olması daha olası.

Yirminci yüzyılda geçiş yapan çocuklar, şüpheci ailelere ve tıp müessesesine kim olduklarını açıklamalarına yardımcı olacak terminolojiyi genellikle kendi başlarına keşfetmek zorundaydı. Gill-Peterson, o çocukları bugünün trans gençleriyle birleştiren şeyin amansız bir öz-savunuculuk olduğunu söylüyor.

“21. yüzyıl zihniyeti olduğunu düşündüğümüz şeyleri 1960’larda doktorlara el yazısıyla yazdıkları mektuplarda savunan trans çocuklar var,” diyor Gill-Peterson. “Bu çocukların ne kadar inatçı ve kararlı olduklarını gösteriyor bu. Kendi kendilerine tıp literatürünü öğrenmişler. Yetişkinlerin duymak istediği jargonu nasıl kullanacaklarını öğrenmişler.”

Gill-Peterson kitabında Vicky adını verdiği bir trans kızı örnek veriyor. Vicky 1960’larda Ohio’nun kırsal kesimlerinde yaşıyordu ve New York’lu öncü endokrinolog Harry Benjamin’den haberdar oldu. 1966 tarihli The Transsexual Phenomenon (Transseksüel Olgusu) adlı kitabıyla Benjamin, Vicky’nin kendisine yardım edebileceğini umduğu biri haline gelmişti. Benjamin Vicky’e henüz ailesinin rızası olmadan yasal olarak geçiş sürecine başlamaya karar verecek yaşta olmadığını bildirdi. Babasına bunu sorduğunda kendisi onu reddetti. Columbus’a kaçtı ve orada başka bir genç trans kızla aynı odada kaldı. Babası sonunda yumuşayıp hormon tedavisi görmesine izin verene kadar, 20. yüzyılda pek çok transın kaderi olan psikiyatri koğuşuna yatırıldı.

Gill-Peterson’ın kitabı Vicky’ninki gibi hikayelerle, sistem onlardan yana olmasa da kendileri olmanın yollarını bulan transların hikayeleri ile dolu. Vicky’nin hikayesinin 2022 yılında da gerçekleşebileceğini söylüyor Gill-Peterson. Tek fark, Vicky diğer translardan, New York’taki bir doktorla ilgili bir gazete haberi yerine internet sayesinde haberdar olmuş olabilirdi. Onu geçiş sürecinden alıkoyan nedenler büyük olasılıkla ailesi olurdu, ama aynı zamanda yaşadığı eyalet de olabilirdi.

Ebeveynler sıklıkla şu varsayımda bulunuyorlar: Evet, belki de translar vardır. Ancak çocuklarla ilgili “bekleyelim ve görelim” yaklaşımını benimsemek iyidir; çünkü bu, çocukların hormon tedavisinden veya daha sonra pişman olabilecekleri daha invaziv prosedürler geçirmelerinden daha güvenlidir. Bu varsayım natrans deneyimine ayrıcalık tanıyan bir toplumda sezgisel olarak mantıklı görünüyor ve ebeveynlerin çocuklarını ne pahasına olursa olsun korumak istemeleri de doğal.

Ancak bu koruma, çocuğun özneliğini ortadan kaldırırsa zararlı hale gelebilir. Bir an için, trans çocukları tedavi etme sürecinin, onların güvenliğini ve kendinden eminliğini sağlamak için kapsamlı bir akıl sağlığı taraması gerektirdiğini bir kenara bırakalım.

“Birincisi, neden çocuğunuzu bu şekilde bir kenara atasınız?” diyor Forcier. “İkincisi, çocuğunuzun geçiş yapmasına izin vermemek ya da ‘Bu konuda bir karar vermeyeceğim’ demek tarafsız bir karar değildir. Bu, önemli sonuçları olan bir seçimdir.”

-&-

Medyadaki tartışmaların gidişatı ve özellikle de trans karşıtı yasalarla ilgili tüm haklı endişelere rağmen trans çocukların geçiş yapmasını engelleyen en büyük etken ebeveynleridir. Trans bir çocuğun açılmaya çalıştığı her hikâyede, bunu bir ebeveyne söylediği bir an vardır. Duyduğum hikayelerin çoğunda o an kötü geçiyor ve ebeveyn kötü bir tepki veriyor. Trans kimliklere dair bazı kasvetli istatistikler göz önüne alındığında ebeveynlerin kötü bir tepki vermesi anlaşılabilir. Yine de intihar riski olmayan trans gençlerin en yaygın ortak özelliği ebeveyn desteğidir.

Örneğin Alex Taylor, geniş ve çeşitli bir arkadaş çevresine sahip ebeveynleri sayesinde queer insanlarla iç içe büyümüş. Fakat 13 yaşında ailesine açıldığında şiddetli bir tepkiyle karşılaşmış ve onarım terapisinden farksız olduğunu söylediği yaz kamplarına gönderilmiş. Şu an ailesiyle görüşmüyor. Ergenliği boyunca ailesinin ondan sabırlı olmasını istediğini söylüyor. Alex bunun bir çocuktan beklenmemesi gereken bir şey olduğunu söylüyor.

“Onlar benim ebeveynlerim. Onlara karşı sabırlı olmam gerekmiyor. Ve eğer onlara karşı sabırlı olacaksam bu bir lütuftur, benden beklenmesi gereken bir şey değildir” diyor Alex. “Olduğum kişiyi asla kabullenmeyeceklerdi. Beni rızam olmayan bir ergenliğe zorladılar.”

Gençken açılmaya çalışan Teksaslı trans kadın Mae, annesinden Hristiyan danışmanına kadar herkesin kendisi için en iyisini yaptıklarını düşünmelerini takdir edebiliyor. Fakat kendisi için en iyisi olduğunu düşündükleri şeyi neden önce onunla gerçekten konuşmadan ona yansıttıklarından da emin değil.

“Herkes çocuğu için en iyisini ister. En kötü niyetli tepkileri verenlerin bile bunu bir şekilde doğru şeyi yapmak olarak rasyonalize ettiklerine inanıyorum” diyor Mae. “Pek çok kişi çocuklarını iyi insanlar olarak şekillendirmek için güçlü bir arzu duyuyor, fakat çocukları istedikleri şekli verebilecekleri bir hamur değil.”

Bu makale için gençken geçiş yapmaları engellenen altı transla konuştum ve onlara meclis üyeleri tarafından yürütülen trans karşıtı tartışmaların kendi gençlik deneyimleri üzerine düşüncelerini nasıl etkilediğini sordum. Trans karşıtı yasalara odaklanmanın önemli olduğunu, ancak en az onun kadar önemli olan bir diğer şeyin de bu yasaların örtük hedeflerinden birinin normalde destekleyici olabilecek ebeveynler olduğunu fark etmek olduğunu söylediler.

Gençlere yönelik trans sağlık hizmetlerinin etkinliği konusunda yeterince şüphe uyandırırsanız, ilerici çevrelerdeki pek çok ebeveyni bile ikna edebilirsiniz, diyor Nat Hunter. 14 yaşında açılmaya çalışmış ama sözde ilerici ebeveynleri tarafından her adımda bastırmaya itilmiş. Şimdi, yıllar süren geçiş sürecinin ardından nihayet onu kabul eden ebeveynleriyle bir ilişkisi var. Ancak onlar çocuklarını kabul edemedikleri anda olan olmuştu.

“İnsanlar korktukları durumu kendi eylemleriyle yaratıyorlar. ‘Çocuğumdan nefret ediyorum. Onu kabul etmiyorum’ demek istemiyorlar. ‘Çocuğumun hayatının daha kötü olmasını istemiyorum ve trans olmasından korkuyorum’ demek istiyorlar,” diyor Nat. “Ancak bu şekilde davranmak çocuklara sevilmediklerini hissettiriyor ve incinmelerine neden oluyor. İnsanların şunu anlaması gerekiyor: Bir kez o kapıyı açtığınızda, çocuğunuzun hayatının geri kalanı için o kapı açılmış oluyor. Artık onu her koşulda sevmeyeceğinizi biliyorlar.”

-&-

Trans çocuklarla ilgili tartışmalar artık tamamen evin dışına taşmış durumda. Trans karşıtı yasalar devletin gücünü kullanarak hem çocukların hem de ebeveynlerin özneliğini tamamen ortadan kaldırıyor ve medyanın trans çocuklar ve genel olarak translarla ilgili tartışmaları da çoğu zaman yanlış sorulara odaklanıyor.

“Merkez sol medya ve sağ medya translar hakkında [şu anda] tamamen aynı tartışmayı yürütüyor: Sayıca çok mu arttılar? Doğru trans sayısı kaçtır? Bu odaklanılması gerçekten tuhaf bir soru” diyor Media Matters for America’nın LGBTQ program direktörü Ari Drennen.

Bu tartışmaların konusu olan kişilerin söylediklerini merkeze alırsak ne olur? Toplum olarak, bize neye ihtiyaç duyduklarını söyleyen çocukları dinlemekte sorun yaşıyoruz. Bu sorun trans çocukların ötesinde her queer çocuğa, evlerinde istismara uğradıklarını söyleyen çocuklara ve hatta babası futbol oynamasını isterken kendisi müzikle ilgilenmek isteyen arketip erkek çocuğuna kadar uzanıyor. Çocuklara öncelik verdiğimizi iddia ediyoruz ama aslında onlara mümkün olduğunca az özerklik tanıyan hayali bir ideal olan çocuk fikrine öncelik veriyoruz.

“Çocukları dinlemiyoruz. Çocuklara açıkça yetişkinlerden daha aşağı muamele ediyoruz. Onlara daha az hak tanıyoruz” diyor Gill-Peterson. “Onları ekonomik ve siyasi olarak yetişkinlere bağımlı hale getiriyoruz. Onları durmadan tehlikeli ve savunmasız durumlara sokuyoruz. İçinde yaşadıkları dünyaya, gittikleri okullara ya da doktor muayenehanelerine, yanlarında yalnız bırakıldıkları yetişkinlere karar verme konusunda hiçbir kontrolleri ya da katılımları yok. Sonra da hiçbir şey bilemeyecek durumda olduklarını söylüyoruz. Dolayısıyla yetişkinlerden hesap sorma yetileri de yok. Bu, bir grup insana davranmanın çok rahatsız edici bir yolu.”

Çevirenin notları:

[1] Maury: ABD’de 1991-2022 yılları arasında yayınlanmış; babalık testi, aile içi şiddet, sıra dışı hastalıklar gibi konuları sansasyonel bir biçimde işleyen tabloid televizyon programı.

[2] Dergi, kapağındaki trans erkek çocuktan bahsederken İngilizcede kadınlar için kullanılan “she” zamirini kullanıyor.

[3] Detransition: Tersine geçiş. Cinsiyet geçiş sürecine başlamış birinin bu süreci durdurması ya da ara vermesi.

[vox.com’daki İngilizce orijinalinden Tarık Kocar tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur