Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Sağlık Bakanlığı 2023 bütçesine dair açıklama yaptı.
Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte bütçenin, kaynakların daha fazla sermayeye aktarıldığı ve otoriterleşmeyi derinleştiren bir savaş bütçesi olarak değerlendirildiği ifade edildi.
Sağlık Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe teklifinde de metalaşmış, ticarileşmiş tedavi edici hizmetlerin en büyük paya sahip olduğu belirtilerek, “Sağlık Bakanlığının genel bütçe içerisindeki payı 2022 yılında 6,63 iken 2023 yılında 6,56 olarak belirlenmiştir. Yıllardır sağlık bütçesinin gen bütçe içerisindeki payının yüzde 10’un üzerine çıkarılmasını talep etmemize rağmen pay düşmüştür. Bu da yetmezmiş gibi Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan oran yüzde 33,4’ten yüzde 28,6’ya düşmüştür. Tedavi edici hizmetlere ayrılan oran ise yüzde 64,2’den yüzde 69,5’e çıkmıştır” denildi.
“Bu bütçe kabul edilemez!”
“2023 bütçesi sağlık hizmetlerini, işkolu emekçilerini görmeyen, halkın sağlık hakkını öteleyen, sermayeyi esas alan bir seçim bütçesidir!” diyen SES, bütçe teklifine yönelik eleştirilerini şöyle dile getirdi:
Teklifte yer alan her iki ana program (koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri) kapsamında, Sağlık Bakanlığı tarafından istihdam edilen çalışanların gideri ile sosyal güvenlik devlet primi gideri dışarıda tutulup hesaplama yapıldığında, Sağlık Bakanlığı 2023 yılı başlangıç ödeneğinde doğrudan koruyucu sağlık programı için ayrılan payın 51 milyar 898 milyon 721 bin TL’ye, doğrudan tedavi edici sağlık programı için de 79 milyar 809 milyon 554 bin TL’ye kadar azaldığı görülmektedir. Buna göre, Sağlık Bakanlığı tarafından 2023 yılı boyunca kişi başına koruyucu sağlık hizmetleri için 596 TL, tedavi hizmetleri için de 917 TL harcama yapılmasının planlandığı görülmektedir. Yıllık enflasyonun yüzde 180’leri bulduğu, hemen her şeyin fiyatının neredeyse ayda hatta haftada birkaç kez arttığı günümüzde, defa daha “Bu bütçe kabul edilemez!” diyoruz.
Talepler
Emekçilerin ve ezilenlerin refahını sağlamanın yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğini ifade eden SES taleplerini şöyle sıraladı:
- Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisi payı artırılmalıdır. Bu artış, gelir vergisi içinde kurumlar vergisi payı artırılarak sağlanmalıdır. Yoksullardan, emekçilerden, ücretlilerden alınan direkt ve dolaylı vergi payları azaltılmalı, sermaye sahiplerinin vergi sorumluluğu arttırılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi bütçenin payı arttırılmalıdır.
- Sağlık Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki payı %10’un üzerine çıkarılmalıdır. SGK pirim gelirleri içinde çalışanların ve kendi hesabına çalışanların payı azaltılmalı, patronların payı artırılmalıdır. SGK’ye genel bütçeden aktarılan pay artırılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalı, SGK ve hane halkları harcamalarının payı azaltılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi hiçbir ad altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınmamalıdır.
- SGK’nin özel hastanelerden hizmet satın alması hizmet başına (fee-for-services) ve vaka başına (case payment) ödeme ile değil, toptan bütçeleme (global butgetting) ile olmalıdır.
- Sağlık emekçileri sayısı OECD ortalamasına, güvenceli ve kadrolu istihdamla çıkarılmalıdır. 4-d,4b,4c,4924 vb tüm istihdam tipleri ile çalışanların istihdam modeli 4a statüsüne alınmalıdır. İstihdam rejimindeki karmaşa ve adaletsizlik giderilmelidir.
- Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır.
- Temel ücret üzerine yapılan işin niteliği ve riski, eğitim durumu, kıdem yılı gibi kriterler ile giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Hiçbir şekilde ek ödeme oranları temel ücretin %10’unu geçmemelidir.
- Sağlık emekçileri uygulanan döner sermaye uygulamaları nedeniyle kamuda çalışan emsallerine göre daha erken vergi dilimine girmektedir. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret rejimine gidilinceye kadar emekliliğe yansımayan döner sermaye, teşvik v.b isimler adı altında ödenen tüm ücretler vergi dilimi dışında bırakılmalıdır.
- Sağlık hizmetleri sunumu kamunun sorumluluğundadır. Tümüyle kamusal olarak verilmelidir. Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
- Covid-19 pandemisinde gördüğümüz gibi sağlık sistemleri çökme aşamasına gelmiştir.
- Mevcut kapitalist sistemin doğaya olan tahakkümü nedeniyle yeni pandemilerin olacağı da öngörülmektedir. Bu nedenle toplum sağlığı için Sağlık Bakanlığı’nın kentleşmeden tarım politikalarına, çevre politikalarına ve üretim ilişkilerine kadar müdahil olacak bir yapıya büründürülmesi gerekmektedir. Ayrıca yaşanması muhtemel yeni salgınlara karşı da bütçe kalemi oluşturulmalıdır.
- Sağlıklı bir toplum için tedavi edici hizmetler yeterli değildir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yeniden ele alınması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
- Savaş toplum sağlığına zararlıdır. Ülke içinde ve dışında savaşa karşı barış politikalarının geliştirilmesi gibi konularda da sağlık alanın söz sahibi olması gerekmektedir.
- Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.
- Hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan sağlık emekçileri derhal görevlerine iade edilmelidir.
Sendika.Org