O terörist dediği sürece kimseyle görüşmeyen muhalefet, teröristi daha suçlu göstermek için yarışırken, bir bakıyorsunuz ki kendisi ‘teröristin’ kapısında. Erdoğan’ın meydan okuma tarzı bu. Ben izin vermedikçe siz görüşemeyeceksiniz, diyor. Ben birine suçlu dedikten sonra yan yana fotoğraf çektirmeye cesaretiniz bile olmayacak, diyor. Şimdi o sınırı kaldırıp kendisi siyaset alanını genişletiyor
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan önümüzdeki seçimi kazanmak için her şeyi yapacak. Yapma ihtimali var demiyorum. Kesinlikle yapacak. Mazisi bize kanıt olarak yeter.
Her türlü görüşmeyi, her türlü manevrayı, baskıyı, gündem bloke etmeyi, kolluk gücü kullanmayı, düşmanlaştırmayı, hedef göstermeyi, devlet kurumlarını paralize etmeyi ve sandıktan çıkabilmek için aklına gelebilecek hemen her şeyi yapacak. Daha net bir hissiyatım yok bu konuda.
Muhalefet ya Erdoğan’ı hiç tanımadı ya da toplumun uçurum kenarında olduğunu göremedi. Son noktadayız, sıfıra dayandık. Türkiye’deki halklar Erdoğan ile aynı sınırda. Tek farkımız seçim kaybettiğimizde üzerimizde yaratacağı yıkım. Erdoğan’ın yaşayacağı yıkım ile bizimki karşılaştırılamaz tabii. Bin beter olacağımız bugünden belli.
Her şey bu kadar açık. AKP-MHP ittifakının seçim yolunda kullandıkları yöntemler bu kadar berrakken, muhalefet aktörlerinin ‘omurgasız, tutarsız’ gibi karşıdan bakınca naif, içten içe saflık barındıran yorumları beni çileden çıkartıyor.
Cumhur İttifakı’nın üyelerini böylesi ahlaki kavramlarla sıkıştırdıklarını sanmaları felaketin ilk habercisi olmuştur bana göre. Rakibinin sınırsız pragmatik siyasetini hiç anlamamış muhalefetin muhalefet etme yöntemi çaresizliğini bir kez daha ortaya koymuştur.
AKP-MHP ittifakı 2023 seçimlerini atlatana dek tabiri caizse ‘ayıya dayı’ demeye devam edecektir. Gerekirse herkesin ağzına bal çalacak, imtiyazlar verecek, hazinenin kasasını sonuna kadar kullanacaktır. Yeter ki ‘o’ seçim kazanılsın. Çünkü 2023 seçiminin kazanılması kendi Türkiyelerini inşa etmeleri için çıktıkları yolda en önemli viraj. Yolları hiç olmadığı kadar taşlı, dikenli. Onlar engelleri yok etmek adına zaten her şeyi yapıyorken, muhalefetin farkındalığı düşük siyasi zekalı bireyleri de bir taş da ben kaldırayım diyerek omuz vermeye devam etmekte.
Erdoğan’ın muhalefetin ‘gollük pasları’nı ellerini ovuşturarak beklediği biliniyor. Altılı masayı, masa etrafında oturanlardan daha iyi takip ediyor. Her ayak izini kokluyor ve neden bir gol daha olmasın diye devlet enstrümanlarını çalıştırıyor.
Erdoğan, muhalefet aktörleri ile kıyaslanmayacak derecede risk almayı seven biri. Bundan hiçbir zaman çekinmedi. Sonucunu görmeden adım attığı dönemler hep daha fazla. Çatışmayı ve kavgayı, sonuca her ne şekilde olursa olsun götürecek yöntem olarak benimsiyor. Çünkü karşısındaki rakiplerin risk almaktan korkan, çizdiği sınırların dışına çıkamayan ürkek siyasetçiler olduğunu biliyor. Risk alıp cesur davrananları sahadan kaldırdığından, kalanlarla mücadele etmek onun için artık çok daha kolay.
O terörist dediği sürece kimseyle görüşmeyen muhalefet, teröristi daha suçlu göstermek için yarışırken, bir bakıyorsunuz ki kendisi ‘teröristin’ kapısında. Erdoğan’ın meydan okuma tarzı bu. Ben izin vermedikçe siz görüşemeyeceksiniz, diyor. Ben birine suçlu dedikten sonra yan yana fotoğraf çektirmeye cesaretiniz bile olmayacak, diyor. Şimdi o sınırı kaldırıp kendisi siyaset alanını genişletiyor.
Peki muhalefet artık adım atabilir mi? Hiç sanmam. Erdoğan, bir tarafı şeytanlaştırıp muhalefeti uzaklaştırdıktan sonra onların oraya kolay kolay yanaşamayacağının farkında. Çünkü muhalefetin onuruyla oynuyor. Uzun süre terörize ettiği bir bölgeye sövmeleri için çıtayı yukarı taşıdıktan sonra şimdi kapılarına gidecek yüzü bulamayacaklarını biliyor. Ama Erdoğan ve ortağı için bunun bir önemi ve sınırı da yok. AKP-MHP ittifakı boşalttığı alanda şimdi kendi meşrebince at koşturmaya başlayacak. Buna izin verenler de kendi siyasi tutumlarını tutarlılık ve omurga gibi sözcüklerle açıklamaya çalışacak. İş işten geçti demek istemem ama Erdoğan çizdiği sahanın sınırlarında top çevirmeye devam ediyor ve ayağından topu alacak birinin de bulunduğunu düşünmüyor.
İktidarı tutarsız, omurgasız siyaset yapmakla suçlayan muhalefetin, Erdoğan’ın hedef gösterdiği hiç kimseyle görüşmemesinin ne anlama geldiğini sormak lazım. Muhalefet çok mu tutarlı ve omurgalı sanki?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.