Seçimden önce Akşener hamlesi artık zayıf görünse de seçim sonrasında Meclis aritmetiği siyasi atmosferi radikal şekilde değiştirecek. Akşener ‘dik durduk, millî menfaatler için hükümette görev aldık’ cümlesiyle MHP’nin de önünde yer alarak Erdoğan’ın bir numaralı koalisyon ortağı olacaktır
‘İktidardan mutsuz, muhalefetten umutsuz’ cümlesini bu günlerde çok sık duyar oldum. Türkiye’de mutsuzluk grafiğinin hep yüksek çıktığını biliyorum. Özellikle son 10 yılda yapılan araştırmalarda Anadolu coğrafyasının büyük çoğunluğunun mutsuz olduğu da verilerle ortaya kondu.
AKP’nin iktidarda denetimsiz, kontrolsüz hâkimiyeti yarına olan umudu iyiden iyiye yok etti. Muhalefetin insanlara AKP’nin en zor döneminde bile umut veremeyen yapısı, toplumda ‘her halükarda bunlar kazanır’ algısı yarattı. Üstelik AKP’nin savaşlı seçim kampanyasının başladığı bu dönemde, insanlar eskisi kadar da ses çıkaramadığı, çıkarmaktan korktuğu için sınır ötesine çevrilmiş namlunun biraz da kendi yurttaşını tehdit ettiği açık.
Muhalefetin savaş stratejisine ‘aman vatan haini ilan edilmeyelim’ korkusuyla verdiği destek, yine Erdoğan’ın çizdiği oyun alanının içinde kaldı. Erdoğan, millilik ve terör duvarına sıkıştırdığı muhalefetin başka alternatif üretmeyeceğini de biliyor. Hiç kimsenin çıkıp da ‘senin savaşında biz yokuz’ demeye yüreği yetmediği için Erdoğan bu oyunu yine çok rahat oynuyor.
Ekonomik ve toplumsal destek gibi güçlerini yitiren Erdoğan’ın boşalmış hazineyle de daha fazla idare edemeyeceği ortaya çıktığı için Anadolu halklarının milliyetçi damarını kaşıyarak açlıklarını unutmalarını, şehitleri saymalarını, ses çıkaranı hain ilan etmelerini istiyor. Erdoğan tüm bunları eski taktikleriyle hayata koyarken muhalefetin korku duvarının arkasından ekonomi minvalinde dile getirmek istediği her şey cılız kalıyor. Erdoğan toplumun midesinden gelen açlık sebepli guruldamayı İHA ve SİHA’larla susturuyor. Silahın yüksek sesiyle ne muhalefeti duyabiliyoruz, ne açlığımızı anlatabiliyoruz, ne de her gün gelen zamlardan şikâyet edebiliyoruz. Fatura hesabı yapan 10 milyonlarca insan şimdi aksiyon sahnelerini aratmayan ‘pençeli, kılıçlı, kilitli’ görüntülerle, bombaların üzerine yazılan isimleri izleyerek gününü geçiriyor.
Bir hafta boyunca Türkiye’de 7 kentte ekmek 5 liraya çıkarken kahramanlık hikâyelerini izlemeye devam ediyoruz. 4 kişilik bir ailenin minimum aylık ekmek gideri bin 500 TL’ye ulaştı. Kira, fatura, ısınma, internet, kışlık giyim masraflarını yazınca asgari ücretin kuşa döndüğünü ilkokul birinci sınıf öğrencisi de fark etmiştir.
AKP’nin yüksek kademesi, fikir üreticileri, milyonluk arabalarla gezen çocukları Türkiye’nin bölge gücü olma gibi hayallerine gerçekten inanarak bağlılar. AKP’lilerle yaptığım görüşmede kendi ağızlarından ‘ülkede hiçbir şekilde yoksulluk olduğuna inanmadıkları’nı duydum. Enflasyonun yükselip alım gücünün düştüğüyle ilgili bir kolerasyona kesinlikle inanmıyorlar. Yeni Akit’in kısa süre öncesine dek Ankara temsilciliğini yapan Hacı Yakışıklı’nın bir TV kanalında İstanbul’da 20 bin TL kazanan birinin kesinlikle yoksul olmadığını söylemesi kamuoyuna yansıyan yaygın AKP görüşüdür.
AKP’lilerde yoksulluğu görmeme gibi bir eğilim var. Sadece üst sınıf AKP’liler değil, yoksulluk içinde boğulan ama devletin verdiği sosyal yardımlarla ömrünü uzatabilen işçi sınıfı da böyle düşünüyor. Onlar için karnının az da olsa doyması başka bir şeye ihtiyacı olmadığının ilk kanıtı. Hayata dair beklentileri millîci bir politikanın TRT dizileriyle sunî bir coşkuyla tatmin ediliyor. Onlar için siyasi tutarsızlığın da bir manası yok. Erdoğan’ın ‘u dönüşleri’ tamamen ‘devlet çıkarı’ olarak tarif ediliyor ve AKP ile Erdoğan’ın kemik yüzde 30’luk dilimini bunlar oluşturuyor. Onlar için etik siyaset diye bir kavram, omurgalı davranmak olarak özetlenecek bir siyasi duruş yok. Onlar Türkiye için her şeyi her zaman yapabilen bir Erdoğan görüyorlar. Sisi’nin ellerini iki avucunda ısıtan, Mursi’nin katiline gülen gözlerle bakan Erdoğan’ı Türkiye için zalimin de elini tutabilen ‘kurt siyasetçi’ olarak kabul ediyorlar.
Şimdi bu kitlenin karşısındaki muhalefetin adımlarına bakın. Muhalefet artık derinleşen yoksulluğu bile etkili şekilde anlatamayacak duruma geldi. Muhalefetin Erdoğan’ın siyasi hamlesini takip eden milyonlara asgari ücretten, kiralardan bahsetmek artık işe yaramıyor. Erdoğan yoksulluk gibi derin bir belanın karşısına yine en üst perdeden propagandasını yapacağı savaşı koydu. Savaş varken başka bir şeyi konuşmak her zaman cılız kalır. Eldeki silahın ne zaman kimin elinde tehdide dönüşeceği belli olmaz. Şimdi Erdoğan’ın elinde ve gerektiği gibi kullanıyor.
Muhalefetin asli görevini bırakıp ‘Mehmetçiğin arkasındayız’ diyerek AKP-MHP iktidarına destek vermesi halk nezdinde çaresizlik olarak da algılanıyor. Üstelik muhalefet istediği kadar TSK’nin harekâtını savunsun. Muhalefet bir taraftan ‘vatan haini’ olarak yaftalanmamak için operasyonu yapandan daha çok savunuyorken karşılarında onlara daha dip seviyeden hakaret eden bir Erdoğan buluyor, bulmaya da devam edecek.
Erdoğan’ın sırtını Kürtlere dönmesiyle birlikte aradığı desteği bulduğunu da söyleyebiliriz. Bu destek seçim öncesinde gelmese de sonrasında gelecektir. Erdoğan parlamentoda çoğunluğu kaybedeceğini kabul ederek Meclis’te koalisyonla iktidarı devam ettirme peşinde. Başkanlık seçimini kazanacağından emin olan Erdoğan, son grup toplantısında Altılı Masa’dan hiç bahsetmeyip Erdoğan’a muhalefet diliyle net mesajlar veren Akşener’i AKP-MHP-İyi Parti koalisyonuyla TBMM’de güçlendirecektir. Bazı tavizler verip vermeyeceğini bilemeyiz ama Erdoğan TBMM’de ana muhalefet olarak görev yapacak bir AKP’yi asla tahayyül etmez. Bu nedenle Erdoğan, HDP’nin kendisine olumlu geri dönmemesini, başörtüsü yasasını da artık konuşmayarak gözden çıkardı. Meral Akşener’e yönelik sert sözleri askıya aldı ve beklemeye başladı. Seçimden önce Akşener hamlesi artık zayıf görünse de seçim sonrasında Meclis aritmetiği siyasi atmosferi radikal şekilde değiştirecek. Akşener ‘dik durduk, millî menfaatler için hükümette görev aldık’ cümlesiyle MHP’nin de önünde yer alarak Erdoğan’ın bir numaralı koalisyon ortağı olacaktır.
Gelelim başa. Yoksulluğu görmeyen AKP’nin seçim sonrasına sakladığı İyi Parti ortaklığı bize ne sunacak? Gün yüzü göremeyecek bir yoksul gelecek, temel haklardan yoksun bir toplum ve Akşener’in millîci çizgiyle makyajlı birkaç kanun teklifi. Bu sebeple tekrar etmekte fayda var. Elinde silah olanın onu ne zaman tehdide dönüştüreceği belli olmaz!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.