24 Kasım, Öğretmenler Günü değildir! Çünkü…

Bir öğretmen, bir yurtsever, bir insan olarak 24 Kasım’ı kutlamıyorum. 24 Kasım, Öğretmenler Günü değildir! Çünkü...

24 Kasım, Öğretmenler Günü değildir! Çünkü…

12 Eylül faşist cuntası, öğretmen örgütlerini (220 bin üyeli TÖB-DER) kapatıp, yönetici ve üyelerini hapislere tıkıp, işkenceden geçirip, kimisini öldürmüş, çoğunu sürgüne göndermiş ya da işten atmıştır. Ülkedeki tüm demokratik örgütlenmelerle birlikte, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bütün kurumları da kapatan darbecilerin 24 Kasım’ı Öğretmenler Günü olarak dayatması riyakârlıktır, kabul edilemez.

24 Kasım’ın Atatürk’ün millet mekteplerinin baş öğretmeni ilan edilmesinin dışında bir anlamı yoktur. Atatürk’ün baş öğretmen oluşunun resmileştiği tarih 24 Kasım 1928’dir. O tarihten 1981 yılına kadar tam 53 yıl geçmiş, Atatürk ve İnönü de dahil kimsenin aklına gelmeyen “öğretmenler günü kutlaması” darbecilerin aklına gelmiştir.

Peki 24 Kasım’ı “Atatürkçülük” adına Öğretmenler Günü olarak ilan eden 12 Eylül faşizminin Milli Eğitim Bakanı kimdir? Tuğgeneral Hasan Sağlam! 12 Eylül darbesi yapıldığında MGK Genel Sekreter Yardımcılığı da yapan Hasan Sağlam, Milli Eğitim Bakanlığı ve MGK Genel Sekreter Yardımcılığı görevlerinden emekli olduktan sonra ölünceye kadar dinci gericiliğin kalelerinden İlim Yayma Cemiyeti’nin başkanlığını yaptı.

Darbeciler ülkedeki tüm demokratik kurumları, siyasi partileri, Atatürk’ün kurduğu Tük Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gibi kurumları, 300 bin öğretmenin 220 bininin üye olduğu TÖB DER’i, Halkevleri ve DİSK gibi örgütleri kapatıp, yönetici ve üyelerine her türlü eziyeti yaptı. Faşist cuntanın başı faşist Kenan Evren, elinde Kuran sallayıp “benim babam da imamdı” diyerek meydanları dolaşarak uyguladığı dinci gerici politikalarla bugünkü AKP zihniyetinin temellerini attı, çok sayıda imam hatip lisesi açtı, tarikatları kollayarak devlet içine yerleşmelerini sağladı.

Bugünkü rejimin tekçi, otoriter ideolojisi olan Türk-İslam sentezini resmî ideoloji haline getiren 12 Eylül faşist cuntasıydı. Bugünün, Saray iktidarının dayandığı her türlü dinci, gerici ırkçı yapılanma 12 Eylül faşist darbesinin ve darbecilerinin ürünüdür. Eğer 12 Eylül darbesine karşıysanız, onun tüm dayatmalarına da karşı olmanız gerekir. Hem darbeye karşı olduğunuzu söyler hem onun anayasasını, kurumlarını, kanunlarını ve dayatma günlerini sahiplenirseniz bu mugalatadır, safsatadır.

Öğretmen neyi kutlasın?

Dünyanın pek çok ülkesinde Öğretmenler Günü, 5 Ekim’de kutlanır. 5 Ekim günü, 1966 yılında Paris’te gerçekleşen “Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı”nın sona erip UNESCO temsilcileri ile ILO tarafından “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi”nin oybirliği ile kabul edilişinin yıldönümüdür. O gün bugündür 5 Ekim, Öğretmenler Günü olarak kutlanır.

Bugün mesele tarih meselesinin de ötesinde öğretmenlerin artık gün kutlayacak bir halinin bırakılmadığı meselesidir.

Yüz binlerce eğitim emekçisinin ekonomik, sosyal ve mesleki sorunlarını çözmek bir tarafa Meslek Kanunu diye çıkardıkları yasa ile öğretmenlerin birliğine, çalışma barışına ve meslek onuruna saldıranların hamasi nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyoruz.

ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU İLE ÖĞRETMENLERİ BÖLÜP PARÇALADIKLARI, MESLEĞİ İTİBARSIZLAŞTIRDIKLARI İÇİN DE 24 KASIM’I KUTLAMIYORUM!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapılan tüm eleştirilere ve tepkilere kulağını tıkayarak uyguladığı Öğretmenlik Meslek Kanunu, “eşit işe eşit ücret” ilkesini yok sayarak sahada çalışma barışını bozacak; veli, öğretmen ve okul yönetimleri arasında uzmanlık ve başöğretmenlik üzerinden rekabetçi, çatışmacı, gergin bir okul ortamı yaratacaktır.

Anlıyoruz ki bu yasayla öğretmenleri “kariyer basamakları” adı altında bölerek, sınavla maaş artışına yol açacak bir çalışma rejimi hayata geçirilmek istenmektedir.

Bu durum karşısında 14 eğitim sendikasının ortak kararıyla yapılan 2 Kasım iş bırakma eylemi, 1 milyon eğitim emekçisinin taleplerini ve yasaya yönelik tepkisini net olarak ortaya koymuştur.

19 Kasım’da yapılan Kariyer Basamakları Sınavı hangi düzeyde yapılırsa yapılsın, sonucu ne olursa olsun öğretmenlerimize yapılmış bir hakarettir. Öğretmenlerimizin mesleki itibarını yok eden bu sınavı asla kabul etmeyeceğiz.

Kariyer basamakları üzerinden yapılacak ekonomik iyileştirmeler gerçek bir ücret artışı anlamına gelmemektedir. Ücret artışları ayrımsız bütün eğitim emekçilerine yansıtılmalıdır. Ölümü gösterip sıtmaya razı eden bu anlayışın, öğretmenlerin gerçek sorunlarına çözüm bulmaktan ne kadar uzak olduğunu bir kere daha gördük.

Tüm bu sebeplerden dolayı öncelikle AKP-MHP / Saray iktidarının ülkeyi getirdiği çöküşe itiraz eden, ayrıca her türlü darbeye, faşizme ve emperyalizme karşı demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü ve barışı savunan bir öğretmen olarak bu günü kutlamıyorum!


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur