İran’da “ahlak” polisi tarafından darp edildikten sonra hayatını kaybeden Mahsa Amini’nin ardından kadınların öncülüğünde başlayan ve toplumsallaşan direnişe Türkiye’den de destek eylemleri devam ediyor
İran’da “ahlak” polisi olarak da bilinen İrşad devriyeleri tarafından darp edildikten sonra hastaneye kaldırılıp hayatını kaybeden Mahsa Amini’nin ardından İran’da kadınların öncülüğünde başlayan ve toplumsallaşan direnişe Türkiye’den de destek eylemleri devam ediyor.
Bugün (1 Ekim) İstanbul Kartal’da ve İzmir’de eylemler yapıldı. Eylemler dünyanın çeşitli yerlerinde devam ediyor ve Türkiye’de yarın da devam edecek.
Ayrıca bugün eylemlere çağrı için “#ÖzgürlükAzadiFreedom” etiketiyle sosyal medyada eylem yapıldı.
İzmir Kadın Platformu’nun çağrısıyla saat 18.30’da Konak İskele önünde bir araya gelenler “Jin jiyan azadi” ve Mahsa Amini yazan pankartlarla eylem yaptı.
Kadınlar saçlarını kestiler. Ardından İran’daki kadınların özgürlüğü talebiyle performans dansı sergilendi.
Yapılan açıklamada şunlar söylendi:
Mahsa Jina Amini’nin katledilmesinin ardından İranlı kadınların başlattığı ve dalga dalga İran sokaklarına yayılan protestolar, Molla rejiminin tüm baskı ve yasaklamalarına rağmen devam ediyor. Direniş başladığından bu yana 200’den fazla kişi hayatını kaybetti, en az 5 bin kişi İran rejimi tarafından tutuklandı. Tutuklananlar cinsel şiddet de dahil her türlü işkenceye maruz kalıyor. Direnişin yayılmasını engellemek için ülke genelinde internet kesildi, gazeteciler ve basın mensupları özel hedef alınıyor. Şuana kadar 16 basın mensubu tutuklandı. Türkiye’de ise başta kadınlar olmak üzere eylemlere katılan İranlılar, gözaltına alınıyor, sınır dışı edilmekle tehdit ediliyor. İstanbul ve birçok ilde gözaltına alınan kadınlar İran rejimine teslim edilmek üzere geri gönderme merkezlerinde tutuluyor.
Ancak bütün baskı, yasak ve katliamlara karşı özgürlük isyanı yükselmeye devam ediyor. İran’da Molla rejiminin baskı ve şiddet politikalarının yarattığı zorlukları birlikte sırtlayan hareketler birbirini tamamlıyor. Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte üniversite öğrencileri boykota, öğretmenler ve akademisyenler greve çıktı. İran’da petrol, şeker ve çelik gibi birçok farklı iş kolunda üretim yapan fabrikaların işçi konseyleri grev kararı aldı. Şeriat hükmü ile yaşamayı reddeden kadınların direnişi şimdi tüm halkların direnişine dönmüş durumda. Türkiye’de ise dayanışma büyüyor.
İranlı kız kardeşlerimizi katledilecekleri, en iyi ihtimalle tutuklanıp işkenceye maruz kalacakları biline biline geri gönderme ile tehdit eden, bir gecede İstanbul sözleşmesini fesih ederek kadın düşmanlığını tescilleyip; eşitlik ve özgürlük haklarımıza saldıran tek adam rejimine sözümüz var; Ne kız kardeşlerimizden vazgeçeriz ne de eşitlik ve özgürlük haklarımızdan. Geri gönderme merkezinde tutulan İranlı kadınları serbest bırakın!
İran’dan Türkiye’ye, faşist otokratik rejimlere, bedenlerimizi ve yaşamlarımızı hedef alan ahlak dayatmalarına karşı eşitlik ve özgürlük isyanını büyütüyoruz. İran sokaklarında kitleselleşen “Jin, Jiyan, Azadi” sloganını İzmir’den yükseltiyoruz.
İzmir’de geçen hafta yaptığımız eylemle başörtüsünü çıkarıp yakarken, “Şeriat işte bu, bugün benim başımda yarın sizin” diyen İranlı kadının, İranlı kadınların ve İran halkının molla rejimine karşı verdiği özgürlük mücadelesinin yanındayız.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, LGBTİ+lara dini propagandalar eşliğinde yönelttiğiniz nefret söylemlerine karşı, ayrımcı ve ötekileştirici politikalarınıza karşı eşitlik için mücadele etmeye devam edeceğiz. Nafaka hakkımızın gasp edilmesine, “Toplum ve aile düzeni” kisvesiyle farklılıklarımıza, yaşam tarzlarımıza saldırılarınıza boyun eğmeyeceğiz. Varlığımızı yok sayanlara karşı her yerde özgürlüğümüzü savunuyoruz. Hiçbir gerici güç, faşist saldırı, dinci politika biz kadınların özgürleşmesine engel olamayacak.
İran’da zorunlu başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle “ahlak polisi” tarafından gözaltına alınarak işkenceyle katledilen Mahsa Jina Amini’nin ardından sokakları özgürlük için mücadele alanına çeviren İranlı kadınlar ve bu özgürlük isyanını bütün baskılara rağmen her yerde yükselten İran halkına selam olsun! İran’da Türkiye’de ve dünyada faşist otokratik devletlere karşı sözümüz bir; JİN JİYAN AZADİ / KADIN YAŞAM ÖZGÜRLÜK / ZAN ZENDEGİ AZADİ
Kartal Kadın Dayanışması’nın çağrısıyla İntiba önünde bir araya gelenler “İranlı kadınlar yalnız değildir! Bizi kendi cennetinize zorla götüremezsiniz” yazılı pankart taşıdı. Açıklamada şunlar söylendi:
Günlerdir İran sokakları yanıyor. Günlerdir İran ve Rojhilat başta olmak üzere dünyanın her yerinde biz kadınların içi yanıyor, öfkesi, isyanı büyüyor.
Sokaklarda eyleme geçen kadınlar, rejimin zorla taktırdığı başörtülerini yakıyor, Mahsa’nın katledilişini saçlarını keserek protesto ediyorlar.
İran rejimi, Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgeler başta olmak üzere halkın üzerine ateş açmaya, saldırmaya devam ediyor. Direniş başladığından bu yana 200’den fazla kişi hayatını kaybederken, en az 5 bin kişi İran rejimi tarafından tutuklandı.
Tutuklananların arasında 16 basın mensubu bulunmakta. Rejime yönelik öfke kat kat artarken, ülkede internete ulaşım da kısıtlandı. Birçok kişiden de haber alınamıyor. Üniversite öğrencileri ve fabrika işçileri boykot kararı alırken, öğretmenler ve akademisyenler greve gitti. Hukuksuzluğun, şiddetin sembolü haline gelen Evin Cezaevi direnişçiler ile doldurulurken; kadınlar, faşist rejim tarafından cinsel şiddetle tehdit edilmekte.
Şeriat hükmü ile yaşamayı reddeden kadınların direnişi, şimdi tüm halkların direnişine dönmüş durumda.
Kadınların öncülüğündeki direniş, ülkedeki tüm illere yayılmış durumda. İran sokaklarında “Jin, Jiyan, Azadi” sesi yükseliyor.
Mahsanın katledilmesi erkek egemen iklimde yaşayan tüm kadınların öfkesi oldu.
Maç izlediği için yargılanan ve yargı önünde kendisini yakan Seher Hüdayari, Kuran-ı Kerim’i yaktığı yalanı yayıldığı için linç edilen Ferhunde Melikzade, İzmir’de polis tarafından katledilen trans kadın Hande Buse Şeker, Siirt’te uzman çavuş Musa Orhan’ın cinsel saldırısına uğrayan İpek Er ve saçları gözüktüğü için İran’da ahlak polislerinin işkence etmesiyle katledilen Mahsa Amini.
Biz kadınlar kadın olduğumuz için şiddet görüyor, katlediliyoruz. Biz kadınlar idamın, hadımın çözüm olmadığını, yaşam hakkımızın fetvalarla kutsanarak bizden alınmaya çalışıldığının farkındayız. Ve biliyoruz; Suskun, yalnız ve çaresiz değiliz, örgütlenen bu şiddete karşı tek çözüm sınır tanımayan kadın dayanışmasında, kurtuluş ortak mücadelemizde. Katledilen her kadın bizim isyanımızdır.
İran uzağımızda değil. Türkiye’de de bir gecede İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, kayyum eliyle kadın kurumları işlevsizleştiriliyor, LGBTİ+lar dini propagandalar ile hedef gösterilerek halk içerisinde nefret söylemi yayılmaya çalışılıyor. Bir grup erkeğin kendini mağdur baba ilan etmesiyle nafaka hakkının gaspı gündeme gelebiliyor. “Toplum ve aile düzeni” kisvesiyle kadınlar kamusal yaşamdan uzaklaştırmaya çalışılıyor, konserler yasaklanıyor, sanatçılar, gazeteciler, kadın aktivistler tutuklanıyor.
Kadın düşmanı politikalara her gün bir yenisi daha ekleniyor, bugün 1 Ekim’de “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” adıyla sansür yasası olarak önümüze getiriliyor. İran rejiminin ülkenin her yerinde süren direnişini dünyadan gizlemek için kullandığı yasanın bir benzeri , bugün burada da oluşturulmak isteniyor. Siyasal islamın yaşamımız, haklarımız, bedenlerimiz üzerindeki kadın düşmanı politikalarını, biz tanıyoruz.
Bizler de Türkiye’den İranlı kadınların sesini yükseltiyoruz. Mahsa’nın ve İranlı kadınların mücadelesi hepimizin mücadelesidir.
Bir kez daha İran rejimi başta olmak üzere tüm otokratik yapılara karşı: Mahsa için her yerde “Jin, Jiyan, Azadi”,
İran’da molla rejimine karşı “Zen, Zedengi, Azadi” seslerini beraber yükseltiyoruz.
Dünyanın her yerinde özgürlük mücadelemize devam edeceğiz.
Sendika.Org