17 Ekim’e kadar TBMM’ye sunulması gereken bütçe yasa teklifine dair basın açıklaması yapan KESK, yoksulluğa, işsizliğe ve güvencesizliğe itilen halkın geleceğinin çalınmak istendiğini belirterek, “emeğin tüm renklerini, dar gelirli vatandaşlarımızı kadınları, gençleri halktan, emekten yana bütçe için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Tayyip Erdoğan tarafından 17 Ekim’e kadar TBMM’ye sunulması gereken bütçe yasa teklifine ilişkin “Halktan, emekten yana bütçe istiyoruz” talebiyle basın toplantısı düzenledi.
Bütçe sürecine girilen bu dönemde halkın temel gündeminin hayat pahalılığı, yoksulluk, işsizlik ve barınamamak olduğu belirtilen basın açıklamasında “İçinde bulunduğumuz kriz koşulları emekten, halktan yana bir bütçeyi yakıcı bir ihtiyaç haline getirmiştir” denildi.
Türkiye’de bütçelerin giderek emekçilerden daha fazla koptuğu, kaynakların patronlara ve savaş politikalarına aktarıldığı ifade edilen açıklamada şu tespitlere yer verildi:
- Halkın, emekçilerin bütçe hakkı ortadan kaldırılmıştır.
- Hayat pahalılığı ve işsizlik kronik bir hale gelmiştir. Türkiye Asgari Ücretliler Ülkesine dönüştürülmüş, emeğin milli gelirden aldığı pay gittikçe düşürülmüştür.
- Kamu hizmetleri alanı piyasalaştırma, özelleştirme, yatırımların kısılması yolu ile alabildiğine daraltılmıştır.
- Vergi adaletsizliği derinleştirilmiştir. Aslan payı sermayeye, patronlara, savunma ve güvenlik adı altında çatışma ve savaşa ayrılmıştır.
- Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme göz ardı edilmiştir.
- Dinsel referanslar ile yönetilen bir toplum inşa etme hedefine ayrılan kaynaklar artırılmıştır.
İktidarın pandemi ve ardından gelişen Ukrayna-Rusya savaşı ile enerji maliyetlerinin artmasını gerekçe gösterip “tüm dünyada enflasyon arttı” diyerek hayat pahalılığını geçiştirdiği ifade edilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
OECD Ağustos verilerine göre;
- 36 üyeli OECD içinde enflasyonu hem de gerçekte yaşananın yarısı olarak gösterilen resmi enflasyonu, en yüksek olan ülke açık ara Türkiye’dir. OECD enflasyon ortalaması 10,3 iken Türkiye bu oranı sekize katlamıştır.
- Türkiye’den sonra enflasyonu en yüksek olan ülke yüzde 24,8 ile Estonya’dır. Gıda enflasyonunda OECD ortalaması yüzde 15 iken Türkiye’de bunun altı katını aşan bir gıda enflasyonu yaşanmaktadır.
- OECD enerji enflasyonu ortalaması yüzde 30 iken Türkiye’de enerji enflasyonu yüzde 133 ile OECD ortalamasının yaklaşık 4,5 katına ulaşmıştır.
- Enerji ve gıdanın etkisinden arındırılmış çekirdek enflasyonun OECD ortalaması yüzde 7 iken Türkiye’de yüzde 68’dir.
Türkiye’de bütçelerdeki kara deliklerden birisinin de silahlanmaya, çatışmaya ve savaşlara ayrılan kaynaklar olduğu belirtilirken “Söz konusu kara delik Suriye’den, Libya’ya, Afrika’ya uzanan emperyal arayışlara, Kürt sorununda benimsenen çözümsüzlük politikalarına, iç ve dış politikada izlenen gerginlik stratejisine paralel olarak büyümeye devam etmiştir. 2017-2021 yılları arasında iki kat artan savunma ve güvenlik harcamaları 2021 yılı itibari ile 140 Milyar TL’ye ulaşmıştır” denildi.
Siyasal iktidarın tüm büyüme hamasetlerine rağmen hem kişi başına milli gelirin hem de emeğin milli gelirden aldığı payın düştüğü ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleştiği vurgulanarak, “Kişi başına milli gelir 2020 yılında 12 yıl öncesinin, 2009 yılı seviyesinin altına inmiştir. 2023 yılı hedefi dahi on yıl önce ulaşılan rakamın altında kalmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Emekçilerin derin bir yoksulluğa, işsizliğe ve güvencesizliğe itildiği belirtilerek şunlar söylendi:
Halkın, emekçilerin onların örgütlü yapılarının bütçe süreçlerine etkin katılımının sağlanmasını istiyoruz. Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz. Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını istiyoruz. Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Emeğe kölelik dayatan politika ve uygulamalara son verilmesini istiyoruz. Bu talepler sadece bizim değil milyonların talepleridir. Bu nedenle sadece mevcut iktidarı değil, yaklaşan seçimin soncuna göre olası iktidar adaylarını da emekçilerin, halkın sesine kulak vermeye davet ediyoruz. Sömürü, yoksulluk, talan düzeninin emek, barış, toplumsal cinsiyet karşıtı sermaye yanlısı bütçelerine karşı toplumun yüzde 99’unu oluşturan başta kamu emekçileri olmak üzere emeğin tüm renklerini, dar gelirli vatandaşlarımızı kadınları, gençleri ‘Halktan, emekten yana bütçe’ için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Sendika.Org