Dereyi HES ile kuruttuktan sonra başka bir dereyi ekosistemiyle yaratabilir misin? Böceklerini, bitkisini ithal mi edeceksin? Doğaya bir fiyat vermek olanaklı mı? Her doğa takasa konu olabilir mi? Doğa nefestir, doğa görsel şölendir. Fiyatlandıramazsın. Takas ne kadar geçerlidir ve başarılı mıdır? Takas gerçekten var mıdır? Tahrip edilen doğa ile yaratılan doğa aynı mıdır? Kim karar verecektir?
Yazımıza konuya açıklık getirmek amacıyla birkaç örnekle başlayalım. Son 30 yılda değişik ülkelerde uygulamaya giren ekolojik denkleştirme ya da takas ve bankaları doğanın özelleştirilmesi ya da piyasanın emrine sunulmasının yollarından biridir.
Yatırımcı (özel ya da kamu) kendine mekân arar. Doğadan bir parça almaya çalışır. Doğayı değiştirmek istemektedir.
Deniz kenarında liman yapacaksınız. Taş ocağı gerekli. Bunun için gerekli incelemeleri yapıp İkizdere’ye gidiyor ve yerini saptıyorsunuz. Liman projesi için deniz yaşamına müdahale ederken taş ocağı için de doğaya, ekosisteme, yaşam alanlarına müdahale ediyorsunuz.
Altın arama peşindesiniz. Uzmanlar Kaz dağlarında bolca altın var dediler. Gidip ağaçları kesip, var olan ekosistemi tahrip edip altın peşine düşüyorsunuz. Hangi canlılar burada yaşıyor, yıkımla başlarına ne gelecek, nereye gidecekler umurunuzda değil. Ekosistemi yıkıp ortadan kaldırdığınızda yenisini yaratmak çok zor. Binlerce canlı kepçelerin altında ölüyor.
Otoyol projesinde, sanayi tesisi kurulmasında, yeni konut alanları yaratılmasında, yat limanı yapılmasında, otel ya da hastane yapımında durum aynı. Doğadan bir parça koparıyorsunuz. Bu parçanın içinde ise yaşayan yerel canlılar, türler, bitkiler kısacası bir biyoçeşitlilik var. Yaşamımızın temeli. Doğa ile uyum içinde yaşayan yerel topluluklar da var.
Siyasi iktidar da düşünüp taşınıp izin veriyor ya da vermiyor. Doğanın savunucuları da projenin peşinde.
Bizde ÇED yani Çevresel Etki Değerlendirme gerekli. Olumlu ya da olumsuz. ÇED gerekli ya da değil kararını yönetim veriyor. Doğaya verilecek zararı güya önlemeye çalışıyor.
Yves Paccalet’in dediği gibi külhanbeyi, hayta devletler, alçak, hergele çok uluslu şirketler dünyayı soyuyor, güzelliğini pazarlıyor, satıyor. Doğanın savunulması her şeyden önce siyasidir. İnsanlığın yaşamda kalma savaşıdır. Doğa özel bir çıkara, şu ya da bu kişiye vereceğine göre değil kendisi için savunulmalıdır.
Özel çıkarda kendini savunmak için ekolojik denkleştirme kavramını piyasaya sunar ve yanına da takas bankalarını koyar.
Tanımlar ve kısa geçmiş
Kapitalist ülkeler ise ÇED dışında ekolojik denkleştirme kavramını ve bununla ilgilenen takas bankalarını icat etmişler. Daha doğrusu piyasa icat etmiş. Otoyol yapacağım, altın arayacağım. Tamam, doğayı tahrip edeceğim ama söz, başka yerde denkleştirme yapıp aynı doğayı yaratacağım demiş ve sistem devreye girmiş. Doğadaki tür ve ekosistemlerde net kaybı önlemek amacıyla. Denkleştirme kavramı bir mekân kaybını başka bir mekân kazanarak telafi etmedir. Doğa nasıl telafi edilecekse!
Tahrip edilen doğayı, kaybolan biyoçeşitliliği kurtarmak söz konusudur. Yaşam alanlarını, türleri kurtarmaktır ama piyasa kuralları içinde, arz ve talep düşüncesiyle. Kısacası doğanın finansallaşması, piyasa aracı olmasıdır.
Çevreden hareketle piyasa için yeni bir mal, emtia yaratılır. Ekosistem özel mülkiyete konu olur, kişiselleştirilir, bölünür, bütünlüğü kaybedilir ki buna David Harvey “gaspla birikim” adını verir.
Ekolojik denkleştirmenin ana çerçevesi SAT(D)‘dır yani Sakınmak, Azaltmak ve Telafi (denkleştirmek). Bir girişimcinin bir mekânda yapacağı değişiklik için önce bu değişiklikten sakınmak olanaklı mıdır diye sorulur. Olmazsa etkileri azaltılmaya çalışılır. En son olarak da doğada gerçekleşecek değişiklik, tahribat için denkleştirme, takas yolu kullanılır. Tahribatın süresi, genişliği, yoğunluğu dikkate alınır. Kimi kez de yeni yaşam alanı yaratmak olanaksızdır. Doğa kolayca taklit edilemez.
İlk uygulamalar piyasa düzeneğinde hep öncü olan ABD’de H.W.Bush başkanlığı sırasında nemli alanlar için başlar. Sonra biyoçeşitlilikte gerçekleşen kayıpları önlemeye çalışır. Sonra Avrupa ülkelerinde, Avustralya’da uygulamalar sınırlı da olsa başlar. ABD 1000 kadar takas bankası 480 bin hektar alana sahip olup nemli alan ve kaybolan türlerin takası için kullanır.
Bugün dünyada 70’e yakın takas programı bulunmakta. Bir kısmı aktif takas, bir kısmı ise gelişmekte olan takastır.
Doğaya yapılan tahribatı telafi etmek düşüncesi yeni değildir yeni olan takas ve bankalarıdır. Ama genelde bu tür tahribatlarda kurbanlar vatandaştır ve gerekirse tazminat ödenir. Örneğin petrol taşıyan geminin batması sonucu deniz yaşamı zehirlenir. Balıkçılara tazminat ödenir, turizm şirketlerine, kıyıyı temizleyecek kurumlara para desteği yapılır. Peki tahrip olan deniz yaşamı için ne yapılır? Doğaya verilen zararın parasal karşılığı nedir? Bugün kirleten öder mantığıyla sadece parasal ceza uygulanır. Kirletilen doğa nasıl ve kim tarafından temizlenecektir ve doğaya yeniden nefes vermek mümkün müdür?
Kaldor-Hicks ilkesi (1939) de işi finansal açıdan ele alır. Eğer toplam kazanç toplam maliyetten fazla ise değişiklik mümkün olabilir. Taş ocağının kazancı ve kimin cebine gideceği bellidir ama doğaya verilen zararın parasal karşılığı nedir? Kim ölçebilir? Kaybolan doğayı eski haline getirmek mümkün müdür?
1992 yılında Birleşmiş Milletler Rio zirvesinde biyoçeşitlilik ilgili ilk sözleşme imzalanır.
2010 yılı Nagoya protokolü de biyoçeşitliliğin kullanımında adaletli ve hakkaniyetli paylaşımı savunur.
İlk takas bankası 1995 yılında ABD’de Kaliforniya eyaletinde kurulur ve US Fish and Wildlife service adını alır.
2003 yılında Ekvator ilkeleri de proje finansmanında çevresel ve toplumsal riskleri belirlemek, değerlendirmek ve yönetmek için finans kuruluşlarının benimsediği risk yönetimini ele alır.
2004 yılında Business and Biodiversity Offsets Program (BBOP) 70 şirket, yönetim kurumları, finansal kurumlar ve sivil toplum örgütleri tarafından kurulur. Amacı şirketlerin ekolojik ve iktisadi açıdan etkili bir yolla biyoçeşitliliği korumalarında yardımcı olmaktır.
2010 yılında Japonya’nın Aichi kentinde yapılan toplantı sonucu Aichi ilkeleri biyoçeşitlilik üzerinde baskıların azaltılması, sürdürülebilirliğinin korunması, biyoçeşitlilik hizmetlerinde faydanın artırılması amacıyla 2011-2020 stratejik planı hazırlanır.
2020 yılında Avrupa biyoçeşitlilik stratejisi çerçevesi içinde doğanın korunması ve düzenlemesi ele alınır.
Biyoçeşitlilik, türlerin, genetik çeşitliliğin, ekosistemlerin korunması giderek önem kazanmaya başlasa da piyasa doğaya vereceği tahribatı yine piyasa mantığı içinde çözmeye çalışmaktadır.
Denkleştirme yolları, takas bankaları
Biyoçeşitlilik, doğa bankaları aracılığıyla koruma altına alınmaya çalışılır. Doğanın kendisinin teşvik, takasa alınması geleceğin piyasası olarak sunulur. Doğa tahrip olmaktadır. Tahribatı önleyecek gerekli adımlar atılmamakta ve yatırım yapılmamaktadır. Koruma için mülkiyet hakkında da değişiklik yapılmalıdır ve özel mülkiyete doğanın korunmasında yer verilmelidir. Takas bankası tehlike altında olan tür, yaşam alanlarının yıkımını telafi etmek amacıyla kurulur. Temelinde ise no net less kavramı yani doğada net kayıp olmasın kavramı vardır. Bu kavrama kimi kez ekolojik eşdeğer (ya da karşılık) ve ekolojik katkı kavramları da eşlik eder. Tahrip olan doğanın denkleştirilmesi ya da takası için yaratılacak yeni alan ekolojik eşdeğere sahip olmalı ve gerekirse yeni ekolojik değerler eklenmelidir. Kayıp ve kazanç eşdeğerliği ya da katkı hem niteliksel hem de niceliksel olmalıdır. Ayrıca bölgesel ekosistemi göz önüne almak gerekir. Her bölgenin sistemi kendine özgüdür.
Eşdeğer konusunda kullanılan kimi deyimlerde yaratılmıştır. Net kayıp olmasın dışında like for like (benzeri olsun), like for unlike (benzerden farklı olsun), like for like you better (benzeri ve daha iyisi olsun) deyimleri de kullanılır.
ABD’de iki tür banka vardır. Birincisi Mitigation bank (Azaltma- yani zararı hafifletme) olup nemli alanların takasıyla ilgilenir. İkincisi ise Conservation bank (Koruma) olup bir türün yaşam alanına ilgi gösterir ve takas sunar. Türler ve yaşam alanlarıyla ilgili proje söz konusu olduğunda korumaya çalışır, eylemi yönetir.
Bu tür bankaların olduğu bir diğer ülke olan Avustralya’ da da iki tür banka vardır. Birincisi 2006 yılında kurulmuş olup Bush Broker adını alır ve yerel bitkileri korumaya çalışır. Yüklenici ile koruyucu mülk sahibi arasındaki ilişkiyi ve takası düzenler. İkincisi ise 2009 yılında kurulan Biobanking olup biyobanka-alan yaratır. Mülk sahibi toprağının ekolojik değerini belirler ya da onaylatır. Yüklenici ise kredisini satın alır.
Bugün 70 kadar ülkede takas vardır. 28 ülke takası yönetirken, 30 kadar ülke de geliştirme aşamasındadır. Kimi ülkelerde ise bazı yasaklar vardır. Örneğin İsviçre’de 200 yıllık bir biyotop söz konusu ise doğaya dokunulmaz. İtalya, Belçika, Lüksemburg’da takas yoktur.
Almanya’da doğanın canlandırılması çok zor ise takas konusu olamaz. Ancak takas ajansı ya da bir doğa koruma vakfı orman, nadasa bırakılan toprak, göl, eski bir sanayi alanını satın alır yani arazi varlığı edinebilir (pools fonciers) ve bu alanlar takas için satılır. Fransa’da yüklenicinin kendisi takası yönetir. G.Afrika, Avustralya’da biyoçeşitlilik çok önemli ise takasa girmez.
Madagaskar, Namibya, Meksika, Moğolistan, Kolombiya, Hindistan, Hollanda, İsveç’te maden ve petrol arama konularında takas söz konusu olabilmektedir.
Kredi tutarı uzman bir kuruluş tarafından saptanır ama çok zor olduğunu belirtmek gerekir. Takası yapacak olan ya da 3. kişiye devreden orman yaratabilir (Paraguay, Brezilya), yerel bitki örtüsü yaratır (Avustralya), korumalı alanlara finansal destek sağlar (Uganda, Mozambik), yerel toplulukların projelerine (hastane, yol, su gibi) destek sağlayabilir (Şili, Brezilya). Paranın nasıl kullanıldığı ise dikkatle izlenmelidir. Orman yaratacağız diye okalüptüs diker ve sonra da satabilir.
Eşdeğer yaratmada bir diğer önemli konu süredir. Yaratacağınız ya da katkıda bulunacağınız biyoçeşitlilik, yeni ekosistem için sonuçları görüp incelemek gerekir. Bu işi de uzmanlar yapacaktır ve karara varmak son derece karmaşık ve uzundur.
Takas bankaları nasıl bir rol oynar? Ekolojik denkleştirme ya da takas da üç yol vardır:
Bir başka sınıflama ise şöyledir:
Bugünkü uygulamada nemli alanlar ve biyoçeşitliliğin korunması ön düzlemdedir ve ormanlar, tarım alanları, deniz yaşamı gibi yerler de dahil edilmelidir.
Kısacası kredi isteyenler özel ya da kamu yüklenicisi (yol, konut, taş ocağı, altın arayıcısı, HES, liman, kıyı doldurma, su arıtma tesisi) olup yapacağı yatırımın doğaya zarar verip vermeyeceği konusunda kredi peşinde koşarlar. Kredi satanlar ise çevreye olumlu katkı yapan projeler geliştiren ve bankalarca uygun bulunan mülk sahipleri, yönetim, koruma ajansları ya da kurumları olabilir. Organik tarım yapan çiftçiler de takas içinde görev alabilirler. Sahip oldukları doğayı (orman, yeşil alan, mera) kiralar ya da satarlar ve ekolojik eşdeğeri sağlamaya çalışırlar. Uzmanlar, bilim adamları, vatandaş, STÖ takasta yardımcı olmalıdırlar.
Takasın başarılı olması için daha önce söylediğimiz gibi net kaybın olmaması gerekir. Katkısı, hakkaniyetli olup olmadığı, kimlere yararının olduğu, uygulanabilirliği, şeffaflığı, tüzük, kanun ve yönetmeliklere uygunluğu, uzun vadede sonuçları, riskleri, bağlamı gözden geçirilmelidir.
Takasın süresi vardır. Fransa’da 30 yıl, İngiltere’de 15 yıldır. Banka krediden kazanç sağlamaya çalışacaktır ama kredi maliyetini hesaplamak zordur. Bir kredi neye karşılık olacaktır? Bir hektara mı? Birkaç türe mi? ABD’de nemli alan kredisi 3.000-653.000 dolar arasında değişmektedir.
Takas işlemlerinde genelde nemli alanlar, biyoçeşitlilik öne çıksa da yoğun ya da sanayi tarımıyla toprağa, yer altı suyuna ve biyoçeşitliliğe verilen zarar da önemli olup tarım alanında da takasın öngörülmesini isteyenler vardır. Tarım önce kendisinin doğaya verdiği etkiler nedeniyle takas yapabilir ve örneğin organik tarıma yönelebilir. Ayrıca başkaları adına takas yapabilir ve toprağını, ekimini doğa koruması ya da denkleştirme, güçlendirme adına kiralayabilir. Çiftçi için bu ek gelir olabilir. Nadas toprağı ya da verimi düşük olan topraklar takas konusu olabilir. Ancak bir yerde takas yaparken diğer yerde kimyasal girdi ve ilaçlarla üretim artırılırsa sonuç eksiye dönüşebilir.
Kuzu postuna bürünmüş kurt olan yeşil kapitalizmin hızı karşısında tarım ne derece doğayı kurtarabilir?
Kavramın olumlu ve olumsuz yönleri:
İktisadi kalkınma ile doğa korumasını piyasa yolu ve araçlarıyla uyumlu hale getirerek yeni bir araç sunulur. Özel sektöre, kimi yollarla ikna edilerek “çevreni, doğayı korur ve kurtarmaya çalışırsan sen de kazançlı çıkabilirsin” denir. Esnek davranılır. Kimi çevreciler takas yoluyla en azından doğanın kısmen de olsa korunmasından yana olurlar. Vergi, destek, izin, ceza kesme, sertifika gibi araçlara benzer.
Önce sakın, azalt olmazsa denkleştirme ve takas (SAT(D)) yoluyla kısmen doğa korunmaya çalışılır.
Az da olsa doğanın korunması sağlanır. Devlet ve kimi sivil toplum örgütlerinin desteğiyle kimi doğal alanlar korunur ya da doğayı tahrip edecek projeler ya da mekân değişikliklerinin etkileri azaltılmaya çalışılır.
Çevre politikasından çok takas ya da denkleştirme bir mekân düzenlemesidir.
Sayıları sınırlıdır, etkileri de. Değerlendirme kaba olup, global bir şema yoktur.
İkinci, yapay bir doğa üretilmeye çalışılır. Millet bahçesi de böyledir.
Kısacası belki de zararın en az kötü olanıdır. Denkleştirme, güçlendirme hiç yoktan iyidir.
Piyasa hep bizi avutarak zaman kazanır.
Yeşil kapitalizm işte böyle ilerler. Projelerinin yeşile boyayarak başarılı olmaya çalışır ve olur da. Kimilerine göre takas doğayı yıkma hakkıdır.
Her şeyden önce takas ya da denkleştirme için doğa, biyoçeşitlilik, türler, yaşam alanları, ekosistem ve karşılıklı etkileşimi hesaplanabilir mi? Projen ile doğaya müdahale ediyorsun. O halde “başka yerde karşılığını yarat” derken eşdeğer doğa yaratılabilir mi? Milyonlarca yılda oluşan doğanın eşdeğeri yaratılabilir mi? Buna doğadaki kargalar bile güler!
Ekosistem bir makine değildir ve parçaların yerini değiştirerek yeniden çalıştıramayız.
Doğanın sağladığı iaşe (su, elyaf), düzenleme (iklim, hava), destek ve hizmetler (kültürel, su evresi, turizm) nasıl hesaplanabilir?
Dereyi HES ile kuruttuktan sonra başka bir dereyi ekosistemiyle yaratabilir misin? Böceklerini, bitkisini ithal mi edeceksin?
Doğaya bir fiyat vermek olanaklı mı? Her doğa takasa konu olabilir mi?
Doğa nefestir, doğa görsel şölendir. Fiyatlandıramazsın.
Takas ne kadar geçerlidir ve başarılı mıdır? Takas gerçekten var mıdır? Tahrip edilen doğa ile yaratılan doğa aynı mıdır? Kim karar verecektir?
Her ekosistem, biyoçeşitlilik farklıdır ve karşılaştırılamaz. Ekosistem devingendir ve nasıl gelişecektir bilemeyiz. Doğayı başka yerde canlandırma ya da güçlendirme nasıl sonuçlanır bilemeyiz. Uzun vade gerekir. Doğa ile toplumsal-kültürel ilişkiler iç içedir. Piyasa doğa odaklı olamaz.
Uygulama zordur. Projeler için doğada yapılacak sayım yeterli olabilir mi? Kim yapacaktır? İyi yapılmış mıdır? Uzun vadede kim izleyecek ve doğada eşdeğer yaratıldığına kim, nasıl karar verecektir?
Değişik ülkelerde uygulanan takas sisteminin başarılı olduğuna dair bilgiler yoktur, eksiktir, çarpıtılmıştır.
Çünkü;
Öncelikle ne kadar tür olduğunu (2-10 milyon, 50-60 milyon?) bilmiyoruz, türlerin ekosistemdeki yerlerini tam olarak bilmiyoruz, türler kaybolursa sonuç ne olur, tam olarak bilmiyoruz. Dolayısıyla: iki önemli gerilim söz konusudur. Birincisi ekolojik değer saptama konusudur. İkincisi ise pratik, teknik değerlendirmedir.
Doğaya fiyat verilemez, doğa finansallaşamaz. Gilles Martin’in dediği gibi “Sorumluluğu kabaca üstlenilen utanç verici bir kanunsuzluk” tur.
Alınacak kredi nasıl doğaya ve işlevlerine tekabül edebilir?
Mekânda yapılacak her değişiklik eğer doğaya zarar verecekse ve özellikle biyoçeşitliliği ortadan kaldıracaksa kesinlikle izin verilmemelidir.
Piyasa doğa yıkımının kaynağında iken çözümü olamaz. Takas özünde özelleştirmedir. Ortak malın mülkiyetini devretmektir.
Şeyleştirmedir, nesneyi doğasından koparmaktır.
Soyutlamadır, Doğayı ortak boyuta indirgemektir, karşılaştırmadır. Devingenlikten yoksundur.
Yüklenici ya da girişimcinin değişiklik yapacağı alan çok geniş ise takas zordur ve ekolojik eşdeğer yaratmak olanaklı olamaz.
İstanbul havalimanının güzergâhında olan göçmen kuşlarının yollarını başka yerde yaratabilir misiniz?
Takas bankası uzun vadede ayakta kalacak mıdır? Sorun çıktığında krediler nasıl düzenlenecektir?
Nuh’un gemisi yeniden gerekli mi olacak ve kimi türleri kurtarmaya mı çalışacak?
Gördüğümüz gibi takas sistemiyle ilgili sorunlar önemli boyutta olup doğaya yapacağı ya da yapacağı varsayılan katkı ise pek önemli değildir. Sadece belirli çıkarlara hizmet edecektir.
Önemli olan insan-toplum-doğa ilişkisini bozmadan ve doğayı piyasanın aracı yapmadan birlikte yaşamayı sürdürmektir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.