Bu haliyle İşsizlik Sigorta Fonu işverenlere ucuz işgücü ve sıcak para kaynağı olurken yoksulluğun kalıcılaştırılmasını sağlıyor ve iktidarın yoksul kitleler üzerindeki bir propaganda aygıtına dönüşüyor
Temel amacı işsizlere gelir kaynağı sağlaması gereken İşsizlik Sigorta Fonu’nun, işsizlerden çok sermayeye kaynak olarak aktarımı devam ediyor. Fondan verilen teşvikler, sermayeye sıcak para kaynağı olarak sunulmasının yanı sıra güvencesiz ve ucuz işgücüne dayalı emek sömürüsünün de en önemli finansal kaynağı oldu. Bir başka deyişle işsizlik sigorta fonu işçinin emeği üzerinden sermayeyi destekleme fonuna evirilmiş durumda.
İşsize değil, işverene destek fonu
İşsizlik Sigorta Fonu’nun bu yılın ilk sekiz ayındaki görünümüne göz atalım. Bu yılın ilk sekiz ayında fondan işsizlik ödeneği olarak işsizlere ödenen toplam tutar 7 milyar 888 milyon TL. İşverenlere sadece teşvik ve destek adı altında fondan yapılan ödeme ise ilk 8 ayda 15 milyar 813 milyon TL. Bir başka deyişle, bir avuç sermaye grubuna milyonlarca işsize göre fondan yaklaşık iki kat daha fazla kaynak aktarılmış durumda.
Öte yandan Türkiye’de işsiz kalanların ve işsiz kaldıkları için işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı artarken fondan ödenek alanların sayısı da azalmaya devam ediyor. Resmi işsiz sayısının bile 3,5 milyona yakın seyrettiği bir dönemde, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizlik ödeneği alanların sayısı ise ağustosta önceki aya göre 6 bin kişiye yakın azalarak 420 bine gerilemiş durumda. Bu yılın ilk sekiz ayında ise toplam 1,1 milyon kişi işten çıkarıldığı için işsizlik ödeneğine başvuruda bulunurken geçmiş ödemeler ile birlikte fondan işsizlik ödeneği alan sayıların toplam sayısı ise 535 bin kişi ile sınırlı kaldı.
2021 yılının genelinde işsizlere fondan toplam verilen destek miktarı ise 5 milyar 560 milyon TL olarak kayıtlara geçti. Öte yandan işverenlere geçtiğimiz yıl içinde ödenen “teşvik ve destek” ödemeleri ise 21 milyar 677 milyon TL’ye ulaştı. İşverenler fondan geçtiğimiz yıl işsizlerden 3,8 kat daha fazla kaynak kullanmış oldu.
YIL | İŞSİZLİK ÖDENEĞİ | DESTEK VE TEŞVİK ÖDEMELERİ |
2020 | 8.384.775 | 18.088.597 |
2021 | 5.560.998 | 21.677.664 |
Kaynak: İşsizlik Sigorta Fonu Bülteni
Teşvikler, ucuz ve güvencesiz emeğin yasal finansmanını oldu
Fondan işverenlere aktarılan teşvikler, güvencesiz yeni tip emek rejiminin kalıcı hale getirilmesinde önemli işlevler üstlenmektedir. İŞKUR tarafından finanse edilen aktif işgücü ve işbaşı eğitim programları iktidarın emek üzerindeki sömürüsünün önemli bir sacayağı haline gelmiştir.
Bahsi geçen bu programlar sermayeye karşılıksız ücret desteği sunarken aynı zamanda işverenlere ücretsiz işçi çalıştırma imkânı sağlamaktadır. Yine tipik bir güvencesiz istihdam şekli olan “toplum yararına çalıştırma” programları da İşsizlik Sigorta Fonu’ndan finanse edilmektedir.
Sermaye sahipleri tarafından velinimet olarak görülen bu programlar, işçilerin sosyal güvenlik hakkından mahrum, iş güvencesinin ve sendikalaşma hakkının olmadığı, kıdem ve ihbar hakkından yoksun bir şekilde çalıştırılması anlamına geliyor. Böylece Türkiye’de emek piyasasında “sözde istihdam edilebilirlik adı altında” hiçbir güvencesi olmayan ikinci sınıf bir işgücü ordusu yaratılıyor. Bu bağlamda İŞKUR tarafından bu programlara milyarlarca TL kaynak aktarılabiliyor.
YIL | Aktif İşgücü Programları | İşbaşı Eğitim Programları |
2019 | 6.579.273 | 3.039.028 |
2020 | 2.955.297 | 2.690.180 |
2021 | 3.737.828 | 3.605.548 |
2022 ilk 8 ay | 2.259.851 | 5.406.749 |
TOPLAM | 15.532.249 | 14.741.505 |
Kaynak: İşsizlik Sigorta Fonu verileri
2019-2022 ilk sekiz ay arası işbaşı eğitim ve aktif işgücü eğitim programları için işverenlere ayrılan toplam 30,2 milyar TL’dir. İşverenler fondan “teşvik ve destek” ödemelerinin yanı sıra aldıkları bu kaynakla da kendisine ait ucuz ve güvencesiz bir işgücü elde edebiliyor, bu sayede toplam kârlarını hiçbir işçi maliyeti olmadan daha da fazla arttırabiliyor. Kısacası fon, işverenler için ucuz emeğin finansal kaynağını oluştururken işçinin emeği ve geliri üzerinden işsizlik sigorta fonu aracılığıyla sermaye birikimi oluşmuş oluyor.
Emek hareketi İşsizlik Sigorta Fonu’ndaki yağmaya dur demeli
Vergi teşvikleri, hazine garantili ihaleler, kamu özel iş birliği adı altında mali transferler vb. başta olmak üzere kamu maliyesinin tüm kaynakları neredeyse büyük sermayeye aktarılmış durumdadır. İşsizlik Sigorta Fonu, kamu maliyesinin büyük şirketler ve işverenler lehine yağmalanmasının tipik bir örneği konumundadır. Özellikle kriz dönemlerinde fon mali yapısıyla hem iktidarın hem de büyük sermaye gruplarının imdadına yetişmektedir.
Sürekli olarak fondan verilen teşviklerin istihdamı artırmak amacıyla kullanıldığı söylenedursun resmi veriler bu söylemi boşa çıkarmaktadır. Örnek vermek gerekirse Türkiye’de geniş tanımlı işsizlik oranı 2019 yılı sonu itibariyle 6 milyon 411 kişiyken 2022 Temmuz ayı itibariyle geniş tanımlı işsiz sayısı verileri 8,4 milyonu aşmıştır. Bu veriler ışığında işverenlere bol kepçeden verilen teşviklerin istihdamı değil arttırması, aksine işsizlik oranlarının yükseldiği görülmektedir. Bir başka örnek ise salgın süresince verilen sosyal yardımların büyük bir bölümünün ise İşsizlik Sigorta Fonu’ndan ödenmesidir. DİSK-AR araştırmasına göre Türkiye’de salgın süresi boyunca verilen yardımların yaklaşık yüzde 60’lık dilimi İşsizlik Sigorta Fonu’ndan karşılanmıştır. Bir diğer deyişle fon, iktidarın yardımlarının bir propaganda aracına dönüştürülmüştür.
Fonun mali yapısı ile bir diğer dikkat çekici detay ise iktidarın fonu her daim ucuz borçlanma aracı olarak görmesidir. 2021 Aralık ayı verilerine göre fonun maddi ve mali varlığının yüzde 88,55’i tahvil, yüzde 11,45’i ise mevduattan oluşmaktadır. Sonuç olarak işsizlik sigorta fonu iktidarın denetiminde “sermayeyi kurtarma veya destekleme” fonuna dönüşmüş durumda. Bu durum iktidarın sınıfsal bakış açısının en basit örneğidir. Öyle ki her kriz esnasında iktidarın kaynak sağlama adına ilk başvurduğu kurum İşsizlik Sigorta Fonu olmaktadır.
Fonun, iktidarın tipik bir yağma politika araçlarından ziyade planlı ve programlı bir sömürü aracının işleyen bir parçası olarak görülmesi gerekmektedir. İşçilerin fondan yararlanabilmesi için var olan son üç yıl 600 gün prim şartı ve son 120 gün kesintisiz çalışma şartı, işçilerin zaten fondan yararlanabilmesini imkânsız hale getiriyor. Yararlanabilenler ise fondan 6, 8 veya en fazla 10 aylık sürelerle destek alabiliyor. Türkiye’de neredeyse her iki işçiden birinin asgari ücretle çalıştığını düşündüğümüzde fondan işsizlere verilen desteklerin büyük bir bölümü asgari ücretin neredeyse yarısı ile sınırlı kalıyor. Tabii işverenlerin önüne çoğu zaman böyle katı kuralların konulmadığını da ayrıca belirtmemiz gerekir. Bu haliyle fon işverenlere ucuz işgücü ve sıcak para kaynağı olurken yoksulluğun kalıcılaştırılmasını sağlıyor ve iktidarın yoksul kitleler üzerindeki bir propaganda aygıtına dönüşüyor. Türkiye’de emek hareketinin İşsizlik Sigorta Fonu üzerinden yürütülen bu kapsamlı ve planlı saldırıya karşı mücadele etmesi, bu konunun sınıf mücadelesinin güncel mücadele başlıklarının arasında en ön sıralarda yer alması gerekmektedir.