Sonra baktım Erdoğan dünya kupası topuna kafa atıyor. Kafayı biz burnumuzun direğinden yemişiz asıl. Sızısını hissetmemek elde değil
Geçen gün nispeten ucuz sayılan, sık ziyaret ettiğim marketlerden birine gittim. Sadece sebze alışverişi yaptım. 1,5 kg patates dışında bir kilogramı bulan hiçbir şey yoktu. Patlıcan, domates, salatalık, havuç, kıvırcık, maydanoz, soğan vs. aldım. Bazıları 2 veya 3 adetten ibaretti. Manav reyonu dışında hiçbir şey almadan kasaya gittim. Ödediğim hesap 135 TL idi.
Eskiden annemle pazara giderdik. Poşet poşet, kilo kilo alışveriş yapardık. Öyle ki; iki turda eve taşırdım. Çok da sevmezdim beni pazara götürmesini. Sırf çok fazla taşıdığım için. Her şeyden 2’şer 3’er kg alırdık. Emekli maaşı alan bir aile idik biz. Şimdi bu pazar alışverişinin yüzde 30’unu bile yapmıyorum, yapamıyorum ama cebimden çıkan para onun 7 katı neredeyse. Ha bir de 2 damacana suya da 64 TL ödedim. Sonra baktım Erdoğan dünya kupası topuna kafa atıyor. Kafayı biz burnumuzun direğinden yemişiz asıl. Sızısını hissetmemek elde değil.
Reis mutlu. Reisin keyfi gıcır. Faizler 100’er baz aşağı çekiliyor. Merkezde bir yere konan bir bankanın tırsak başkanı, Reis onu haşlamasın diye milleti per perişan ediyor. Alım gücü dedikleri var ya hani, artık ben dışarı çıkmıyorum ki ay sonunda hesap üstüne hesap yapmayayım. Şahap Bey, Reis’i mutlu ediyor. Ben eskisi kadar yemiyorum, biz yemiyoruz. Reis mutlu! Reis toplara kafa atıyor. Reis dünyayı 1 hafta geziyor. Ben 1 hafta aynı şehirde dışarı çıkamıyorum.
Bu sabah da uyanınca ABD’nin parasına bağlı yoksulluğumuz bakıyorum yine artmış. 1 ay önce ertelediğim bir tamirata yüzde 20 fazlasını istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti anı yakalama memleketi. Burada hayatı erteleyemezsiniz. Ertelediğiniz her şey katlı tarifeyle önünüze geliyor. Elzem işleri hemen yapıyoruz. Başka yerden kısıyoruz. Karın tokluğuna vatandaşlık ediyoruz anlayacağınız. Kimliğimizin ederi de budur. Ne bir tiyatro ne bir sinema ne bir konser. Aç kalmamak için kültür açlığına eyvallah diyoruz. Şimdi baktım. Bir tiyatro bileti en ucuz sahnede 40 TL. En ucuz sinema bileti 60 TL. En ucuz konser 150 TL. Gitmiyoruz. Duruyoruz öyle. Takip ettiğimiz bir yazarın yeni kitabı dün çıktı. 158 TL, 400 sayfalık bir eser. Almadık, alamıyoruz. Alsak bir yerden kısıyoruz. Kıstığımız yer okumamıza engel oluyor. Zihnimiz daralıyor. Bir yandan dişlerimizi sıkarak öfkeleniyoruz ama ne edersin. Bir işe yaramıyor. Şimdilik.
Reis mutlu, Reis’in keyfi gıcır. Tarım Kredi Kooperatifi Marketi’nden bize yüzde 30 indirimle et vermiş. Gidin yiyin. Bir de ev yapacak. Başımıza yağmur yağmasın, aç açıkta kalmayalım diye. Asgari ücretimizin yarısını 20 sene oraya verelim diye. E tamam işte. Et yedin, evin de oldu, daha ne istersin. Otur aç TV’ni. İzle bak Reis çok mutlu. Ocakta et, TOKİ’de çatımız, TV’de Reis’imiz. Çok mutluyuz!
Reis New York’a gitmiş. Ondan önce de 5’li bir Şangay toplantısı yapmış. Böyle toplamış ne kadar tek başına adam, tek adam varsa, onlara konuşmuş. Fotoğrafa bak hele, herkes Reis’i dinliyor. Oradaki herkes çok mühim! Pakistan Cumhurbaşkanı’nı da herkes ayakta dinliyor. Sıradan insanlar değil bunlar. Çerez alırken bile millet seni izler. Karnımız gurul gurul gurur duyuyoruz Reis ilen.
Birleşmiş Miletler Genel Merkezi’nin karşısına bir tane Türk Evi yapmışlar. Nasıl insan iftihar ediyor. Çok da yakınında. Reis Türk Evi’nden çıkıyor, oraya yürüyerek gidiyor. Böyle herkese selam veriyor. Yüzünde gülücükler. Reis çok mutlu. Diyorum hep New York’ta kalsa. Burada suratı sirke satıyor. En azından orada gülüyor filan. TV hep açık. Bakıyoruz Reis etrafına ne kadar derinlikli araştırmacı gazeteci varsa toplamış. Sorular yağıyor Reis’e. O da pat pat cevap. Bu ne şeffaflık maşallah. TV başında çayı hızla içiyoruz. Bayatlamasın. Hemen doyalım ki, yenisini demlemek zorunda kalmayalım. En ucuz çay 78 TL, bir de doğalgaz ile elektriğe de yine yüzde bilmem kaç zam gelmiş. Çok da zorlamayalım. Ama bir bak hele Reis nasıl mutlu! ABD için fırsatlar, özgürlükler ülkesi diyorlar. Demek ki, iklim Reis’i de etkiledi. O da burada bizimleyken mutsuz! Özgürlük ona da yaramış.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.