Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çanakkale’deki Lapseki Altın Madeni’nde yaptığı açıklamada bölgedeki yaklaşık 100 milyar dolarlık değere sahip altın madeninin yer altında bırakılamayacağını ve milli madencilik politikası izleyeceklerini belirtti. Varank’ı sömürge madenciliği yerine halktan yana, ekosistemi gözeten kamusal bir madencilik politikası uygulaması için çağrıda bulunan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, “Şirketlerin karına kar katan ve riski halka yıkan bu madenciliğe karşı çıkıyoruz” dedi
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çanakkale’yi ziyaretinde Nurol Holding ve Tümad Madencilik tarafından işletilen Lapseki Altın Madeni’nde incelemelerde bulundu.
Ziyaret sonrasında açıklama yapan Varank, Çanakkale bölgesinde yaklaşık 100 milyar dolarlık değere sahip altın madeninin yer altında bırakılamayacağını belirterek, “Milli madencilik politikası izleteceğiz. ABD’de, Kanada’da madencilik nasıl yapılıyorsa biz de aynı şekilde madencilik yapacağız. Maden alanları rehabilite ediliyor ve eski haline getiriliyor. Madenlere karşı çıkış siyasi saiklerle yapılıyor” ifadelerini kullandı.
Varank’ın sözlerine karşı Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından yapılan açıklamada AKP döneminde yürürlüğe geçen “Maden Yasası Değişikliği” ile birlikte kamusal madencilikten tamamen çıkılıp onun yerine özel sektör madenciliğine geçildiği belirtildi.
Varank’ı sömürge madenciliği yerine halktan yana, ekosistemi gözeten kamusal bir madencilik politikası uygulamaya çağrıda bulunulan açıklamada, “Ülkemizdeki sömürge madenciliğine, halkı hiçe sayan, halkı evinden, barkından, tarlasından, ormanından, havası, suyundan eden, çevreyi kirleten, orman ekosistemlerini tarumar eden, şirketlerin karına kâr katan ve riski halka yıkan bu madenciliğe karşı çıkıyoruz” denildi.
Ülkenin her tarafının maden alanı olarak parsellendiği ve kamunun elindeki her türlü kaynakların özel sektörün hizmetine sunulduğu vurgulanan açıklamada, “Maden alanları hızla ihale edilerek yabancı ve yerli şirketlere satıldı. Ülke adeta işgal edildi. Madenciliğe kapalı çok az alan kaldı. Ülkenin yüzölçümünün en az yüzde 60’ı, Kazdağları’nın yüzde 79’u maden ruhsatları ile kapatıldı. Yabancı ve yerli şirketler dağlarımızı delik deşik etmeye başladı. Halihazırda 20’ye yakın çalışan altın madeni projesi var” ifadelerine yer verildi.
Siyanür liçi uygulanarak yapılan altın madenciliğiyle ülkede ciddi çevre felaketlerinin yaşandığına dikkat çekilen açıklamada şunlar söylendi:
Romanya’daki büyük maden kazasından sonra Avrupa Birliği Parlamentosu siyanür liçinin yasaklanmasına dair tavsiye kadarı aldı ve çoğu ülke bu karara uyarak Siyanür liçli altın madenciliğini yasakladı. Altın spekülatif bir maden. Yaşamsal ihtiyaçlar için elzem değil. Dünya üzerinde bugüne kadar çıkartılmış olan altın madeni miktarı yaşamsal ihtiyaçlar için gereğinden fazla: Yeni altın madeni çıkarmaya ve doğaya çok ciddi zarar veren bu madenciliğe ihtiyaç yok. Özel sektör tarafından çıkartılan altın madenlerinin tamamı çıkartan şirketin oluyor ve yalnızca ocak başı bedelinin yüzde 2.25-4.5 arasında devlet payı alınıyor. Çıkartılan altın devlet tarafından satın alınıyor ve bankaların kasalarına, yer altına saklanıyor. Devlet, halkın, kamunun olması gereken madeni yeniden özel sektörden satın alıyor. Mevcut maden yasası ile gerçekleştirilen ve karı şirketlere, zararı ve riski halka yıkan bu madenciliğin de hiçbir kamu yararı yok.
Talana karşı bilimsel, ahlaki ve etik temeli olan politikaların uygulanması gerektiğini belirten Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, “Sömürge madenciliğine karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
Sendika.Org