Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan ek ödeme yönetmeliğini protesto ederek, “Ek ödeme, teşvik, taban ek ödeme, performans gibi ücretlendirme biçimlerini kabul etmiyoruz. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret belirlenmesini talep ediyoruz” dedi
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, ek ödeme, taban ve teşvik ücretlendirmesine karşı Hacettepe Üniversitesi Merkez Yemekhanesi önünde eylem düzenledi. “Teşvik ile sağlık sistemi yürümez” pankartını taşıyan sağlık emekçileri, polisin engelleme girişimlerine rağmen basın açıklamasını yaptı.
Açıklamada üniversite hastanelerinin nitelikli sağlık hizmeti üretiminin en belirleyici unsurlarından olmasına rağmen sağlık sistemi içerisinde yok sayıldığı belirtildi.
Üniversite hastanelerinin mali, idari ve bilimsel özerkliğinin Sağlık Bakanlığı tarafından kuşatıldığı ve üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığına bağlanması için her türlü yasal zeminin oluşturulmaya başlandığı ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Devlet üniversite hastanelerimizin yeniden, ülkemizde yaşamakta olan herkese, parasız sağlık hizmeti sunabilecek duruma gelmesi için kaynağı genel bütçe olmak üzere, tüm borçlarının ödenmesi ve daha fazla gecikmeden bütün gereksinimlerinin karşılanması gerekirken bu durum Devlet üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığına bağlanması için bir fırsat olarak görülüyor. Sağlık Bakanlığı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi örneğinde olduğu gibi Üniversite Hastanesinin borcunu kapatıp bir işbirliği protokolü ile üniversitenin özerkliğine kayyum atamıştı. Sağlık hizmet sunumu doğrudan hasta başvurusu ile değil üçüncü basamak sağlık hizmet sunumu şeklinde olması, hastaların 1. ve 2. basamaktan gelmesi gereken ve temel görevi eğitim, öğretim ve araştırma olan devlet üniversite hastanelerimiz bu kimliğinden çoktan çıkarılmış ve devlet hastanesi kimliğine sokulmuştur
Açıklamada sendikal güvencelerin ve çalışma hakkına ilişkin kazanılmış hakların yok sayılarak sağlık emekçilerinin köle gibi sömürülmek istendiği vurgulanırken devamında şunlar söylendi:
Asistan hekimler hasta, iş yükü ve angaryalar nedeniyle eğitim için yeterli zaman bulamazken, öğretim üyeleri de finansal baskılar nedeniyle hizmet ağırlıklı çalışmaya zorlanıyorlar. Ek ödeme, performans ve ücret baskısı nedeniyle alanında isim yapmış tıp insanları kamusal alandan çekilerek özel sektöre yöneliyor. Bir kısmı da yurtdışına gidiyor. Oysa tüm ülkenin vatandaşlarının sağlığa erişim hakkı kapsamında bu hekimlere ihtiyacı varken sadece parası olanlar şifa buluyorlar. Üniversite hastaneleri borç batağından çıkmanın yolu olarak daha az maliyetle hizmet üretip daha fazla gelir elde etmek için etik dışı yollarla döner sermayeyi arttırmaya çalışıyorlar. Yeterince personel olmadığı için asistan hekimler kırtasiye işi, büro memurluğu gibi ekstra işleri yapmak zorunda bırakılıyorlar. Üniversite hastanelerinde çalışan emekçiler halen tayin hakkına sahip değiller.
Geçen hafta Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan ek ödeme yönetmeliğinin üniversite hastanelerinde çalışan emekçileri kapsamadığı belirtilen açıklamada yönetmeliğe yönelik eleştiriler şöyle sıralandı:
- Bu yönetmelikle çalışırken elde edilen ücretler, emekli olunca tamamen ortadan kalkmakta ve oldukça düşük emekli aylığına mahkûm edilmek istenmekteyiz. Bu tarz ücretlendirme politikaları ile hekimler 72 yaşına kadar, hekim dışı sağlık emekçileri de 65 yaşına kadar çalışmaya zorlanacaklardır.
- Bu yönetmelikle “performans” kavramı yerine “teşvik” kavramı getirilmiştir. Böylece yıllardır eleştirdiğimiz ve “sağlıkta performansa dayalı ücret olmaz” görüşümüz doğrulanmıştır. Ancak bu görüşümüz doğrulanmasına rağmen buna uygun bir düzenleme yapılmak yerine kelimeler ile oynanarak “teşvik” adı altında performansı gizleyen ve sorunu çözmekten uzak bir yaklaşım sergilenmiştir.
- Sağlık personelinin ek ödemesi üç başlık altında toplanmıştır: Bunlardan ilki 375 Sayılı KHK’nin ek 9. Maddesi emsal alınarak 209 sayılı kanunun 5. Maddesine göre sabit ödenen ek ödeme, ikincisi bu yönetmelikle ilk defa getirilen taban katsayıya göre ödenecek olan taban ek ödeme, üçüncüsü ise bu yönetmelik ile getirilen teşvik adı altında esasında fazla çalışma ve fazla girişimsel işlemlere dayalı teşvik ek ödemesidir.
- Sabit ek ödemeden gelir vergisi alınmamaktadır. Ancak taban ve teşvik ek ödemesinden gelir vergisi alınmaktadır. Her üç ek ödeme de hiçbir şekilde emekliliğe yansımamaktadır. Emekliliğe yansımak yerine sadece hekimler için ilave emekli aylığı düzenlemesi getirilmiş ve hekim dışı personel kapsamda yer almamıştır.
- Ek ödeme yönetmeliği ile sağlık çalışanları arasındaki gelir uçurumu daha da açılmıştır. Her ne kadar bu yönetmelikle taban ödeme altında hekim dışı personele cüzi bir ödeme getirilmişse de bunun yeterli olmadığını taban ödeme katsayılarının hekim dışı personel bakımından daha yüksek olması gerektiğini vurgulamak isteriz. Yine izin kullanımlarında ek ödemenin kesilecek olması, disiplin cezalarında ikinci bir cezalandırma olarak ek ödemelerin kesilecek olması kabul edilebilir değildir.
Üniversite hastaneleri için çıkarılacak yönetmelikte itirazlarının dikkate alınması istenilen açıklamada, “Sağlık Bakanlığı ek ödeme yönetmeliği için yürüteceğimiz hukuksal ve demokratik, “Ek ödeme, teşvik, taban ek ödeme, performans gibi ücretlendirme biçimlerini kabul etmiyoruz. Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret belirlenmesi ve bu ücretlerin eğitim düzeyi, yapılan işin niteliği ve riski, hizmet yılı gibi kriterler ile giydirilecek bir ücret sisteminin oluşturulmasını üniversite hastanelerinde çalışan tüm emekçiler içinde talep ediyor ve mücadelesini yürütmeye devam edeceğimizi ifade etmek istiyoruz” denildi.
Sendika.Org