Berhan Şimşek’in MHP’ye yakın bir isim olan ÖSYM Başkanı Aygün’ün bakan ile yıldızı barışmadığı için görevden alındığını söylemesi, hemen ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın bu bilginin kaynağının kendileri olduğunu belirtip Habertürk TV’yi tehdit etmesi arka planda iktidar içi bir kavganın da olduğunu ortaya çıkardı
KPSS’de çıkan bazı sorularının daha önce Yediiklim Yayınevi’nin test kitaplarında yer aldığının açığa çıkması üzerine görevden alınan ÖSYM Başkanı Halis Aygün’ün Cumhur İttifakı içi çekişmeye kurban gittiği açığa çıktı. Aygün’ün hızla görevden alınması dikkat çekmiş, bu konuda çeşitli spekülasyonlar dile getirilmişti.
Ancak dün (3 Ağustos) akşam Habertürk TV’de bir programda Berhan Şimşek’in MHP’ye yakın bir isim olan Aygün’ün Milli Eğitim Bakanı ile yıldızı barışmadığı için görevden alındığını söylemesi, hemen ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın bu bilginin kaynağının kendileri olduğunu belirtip bu konuda Berhan Şimşek konuşturulduğu için Habertürk TV’yi ve sahibi Turgay Ciner’i tehdit etmesi arka planda iktidar içi bir kavganın da olduğunu ortaya çıkardı.
“MHP tandanslı bir arkadaş”
Berhan Şimşek’in konuşmasındaki ilgili bölüm şöyle: “Halis Aygün, bu görevi yapmaya muktesebatı yeterli bir arkadaş. Ve MHP tandanslı bir arkadaş. Fakat bazı tarikat ve cemaatlerin bazı bakanlıklarda yer tutmuşluğu var. Sayın bakanla bu arkadaşın yıldızının barışmadığı söylenir. Ve bu arkadaşın buradan tasfiye edilmesi gerektiği için de bir mücadele de verilir. Bu arkadaş MHP tandanslı ve bu arkadaşın bir an önce yok edilmesi için tezgâh da hazırlanmış olabilir. Bunların altında böyle bir plan olabilir. Burada Halis Aygün’ü yeme meselesi var.”
Gazetecileri hedef göstermesi ve hedef gösterdikleri saldırıya uğradığı halde iktidar korumasında yoluna devam etmesi ile bilinen MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın, Şimşek’in konuşmasının ardından Twitter hesabından yaptığı paylaşımların ilgili bölümü ise şöyle:
“Habertürk’ün MHP aleyhindeki yayınlarını ısrarla devam ettirmesi üzerine zaman zaman partimizce verilen sert tepkilere televizyon yönetiminden pişkin ve cüretkâr bir üslupla cevap verilmiş, ‘olgulara dayanmayan ve hakkaniyetli olmayan iddialarda bulunduğumuz’ öne sürülmüştü.
Bu örneklerden birisi de şu anda yayınlanmakta olan Habertürk Gündem’de Kürşat Oğuz’a gönderdiğimiz ÖSYM Başkanı ile bilgilerin Berhan Şimşek gibi yazısı turası silinmiş birisinin insafsızlığına teslim edilmesidir.”
Semih Yalçın’ın Twitter mesajları:
Habertürk yönetiminin, uzunca bir süredir doğrudan partimiz aleyhinde tavır içine girdiği ve şiddeti adım adım artan bir tonla MHP muarızlığını sahnelediği gözlerden kaçmamaktadır.
Habertürk’ün MHP aleyhindeki yayınlarını ısrarla devam ettirmesi üzerine zaman zaman partimizce verilen sert tepkilere televizyon yönetiminden pişkin ve cüretkâr bir üslupla cevap verilmiş, “olgulara dayanmayan ve hakkaniyetli olmayan iddialarda bulunduğumuz” öne sürülmüştü.
Bu örneklerden birisi de şu anda yayınlanmakta olan Habertürk Gündem’de Kürşat Oğuz’a gönderdiğimiz ÖSYM başkanı ile bilgilerin Berhan Şimşek gibi yazısı turası silinmiş birisinin insafsızlığına teslim edilmesidir.
Habertürk’ün bu davranış tarzında ele alınacak taraf bulunmayan programlarında dikkati çeken yanlışlardan en büyüğü; Mecliste temsil edilen ve maşeri vicdanı aksettiren MHP’nin kurumsal kimliğinin, medya kuruluşu sıfatıyla hedef alınmasıdır.
Gazeteciliğin temel normları arasındaki tarafsızlık ilkesine aykırı olan bu tutum, Türkiye’de yerleşik demokratik teamüllere de mugayir ve hukuksuzdur.
Ayrıca Habertürk’ün hakikatleri setreden densiz ve volümü patronu tarafından ayarlanmış cevaplarında yer alan ifadeler, çalışanların veya televizyonu yöneten maaşlı kadroların kullanmaya yeltenebileceği bir üslup değildir.
MHP’nin kurumsal kimliğini ve siyaset anlayışını eleştiren söz konusu kinayeli ve göndermeli ifadeler, düpedüz patronaj aklı ve şark kurnazlığı numunesidir.
Haddini bilmez MHP aleyhtarı yayınların arkasında patronunun teşvik ve dayanağı olmasa hiçbir Habertürk çalışanının bu kadar cüretkâr olması mümkün değildir.
Halkın sesi, Hakk’ın savunucusu olması gereken Habertürk; sahibinin sesine dönüşmüştür.
Milletin birlik ve bütünlüğü, devletimizin bekası için mücadele eden MHP aleyhinde bilinçli ve programlı surette hayata geçirilen yayın politikalarının arkasındaki patronajı görüyoruz.
Habertürk’ün partimiz aleyhindeki yayınlarının arkasında bu kara kanalın sahibi olan Turgay Ciner’in MHP’ye husumeti yatmaktadır.
Uyarılarımızın kulağına küpe olmadığını gördüğümüz Turgay Ciner, geçmişteki siyasi tartışmalar üzerinden Habertürk çalışanlarını MHP’ye ve Cumhur İttifakına maksatlı olarak saldırtmaktadır. Ciner, neyine ve kimlere güvenmektedir?
Görünen o ki Habertürk ince ince safını tayin etmiş, kendine yeni bir misyon belirlemiştir. Habertürk; Cumhur İttifakı aleyhtarlığı, felaket tellallığı ve haysiyet cellatlığı taşan yayın politikalarında Amerikancı Fox TV’yi ve Oda TV’yi yalnız bırakmamaya karar vermiştir.
Son yerel seçimlerden beri Habertürk’ün yayın politikalarında terazinin miyarı şaşmış, sol kefesi ağır basmaya başlamıştır. Bu tür yanlı yayınlar, Cumhur İttifakına muhalif politikacılar ve nevzuhur partilerin temsilcileri ekranlara çıkarılarak hâlen ısrarla sürdürülmektedir.
Habertürk’ün sahibi olan Ciner’in, ABD’de giriştiği yatırımlar malumdur. Milletin sırtından kazandığı milyarları yatırım bahanesiyle ABD’ye taşıyan ve kendine New York’ta saray yavrusu malikâne satın alan Ciner, sıkışınca Okyanus Ötesine sığınanların yolundan gitmeye adaydır.
Ciner’in, Türkiye’de Amerikan yönetimi tarafından el altından desteklenen zillet cephesine siyasi yatırım yapmasının da tesadüf olmadığı kanaatindeyiz.
Turgay Ciner, millet düşmanlarına Azrail kesilen MHP’nin ve vazgeçilmez millî çıkarlarımızın karşısında yer almış, zilletçiliğe soyunup PKK’nın siyasi kanadının ve terör sevicilerin yanında saf tutmuştur.
Bu televizyon kanalının, son günlerde zillet ittifakının sözcülerinin ağzından zaman zaman darbe çığırtkanlığı yaptığı da gözümüzden kaçmamaktadır.
Hukuksuzluk ve Jakobenizmi davet eden siyaset zangoçlarının, uğursuz çanlarını bu ekrandan çalmaya başlaması da pek manidardır.
Gezi’ci ve darbeci mahfillerin çevirdiği dümenler, yeni bir kirli oyunun hazırlıklarına benzemekte, burnumuza kötü kokular gelmektedir.
Malum ekranlarda CHP ve yoldaşlarının milleti ve millî iradeyi ağızlarına almaması ve sürekli tribünlere oynaması hayra alamet değildir.
Görünen o ki CHP’nin, demokrasi ve hukuk düzenine müdahale hastalığı nüksetmiştir.
Eskiden beri CHP’nin pek mahir olduğu millî irade cellatlığı, yeni bir kisveye bürünmüştür.
Hükümeti demokratik yollardan düşüremeyeceklerini ve Cumhur İttifakını yıpratamayacaklarını anlayanlar, cuntacı kodlarına yaslanarak antidemokratik yollara başvurma niyetlerini açık etmektedir.
Anlaşıldığı üzere CHP’nin asıl gayesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini ortadan kaldırmak ve cumhurbaşkanını iş başından uzaklaştırmaya yönelik Amerikan merkezli bir planı hayata geçirebilmektir.
Zilletçilerin basın ayağındaki payandaları; planlı bir kalkışma için söz birliği etmiş gibi, iktidarı yıpratma Zilletçilerin basın ayağındaki payandaları; planlı bir kalkışma ve için söz birliği etmiş gibi, iktidarı yıpratma ve karalama politikalarına hız vermiştir.
Zillet cephesinde olup bitenler, bir yerli komedi filminin nakaratında söylendiği gibi, “Organize işler bunlar.” dedirtmektedir. Oysa bu şer işbirliğinin işlemlerinden zarar gören ne iktidar, ne MHP ne de Cumhur İttifakıdır; asıl zarara uğrayan, doğrudan Türk devletidir.
Habertürk; yazılı gazetecilikte havlu attıktan sonra TV kanalından MHP ve Cumhur İttifakı ile kavgayı ve darbe sevdalılarının safını seçerek en büyük yayın hatasını işlemiş, böylece görsel alandaki hedeflerinden sapıp siyaset ringine çıkmakla nakavt olmayı peşinen kabullenmiştir
Habertürk’ün Türk milletinin siyasetteki sesi olan MHP’ye düşmanca yayınlarını sevk ve idare etmek, Turgay Ciner’in yanına kâr kalmayacaktır. Elbet bir gün kendisiyle hesaplaşılacaktır.
Ciner, milletten kazandıklarıyla millete tuzak kurmanın faturasını ödeyecektir.
Kendisinin ve el altından destek verdiği CHP ile ayakçılarının hesap etmediği bir husus vardır ki o da millet gerçeğidir.
Millet iradesinin üstünde hiçbir beşeri kuvvet ve kudret yoktur. Siyasetin alternatifi, millî siyasettir. İktidarın gerçek sahibi partiler değil, millettir
Çözüm sandıkta, çare millettedir. Şimdiden uyarıyoruz: MHP, her türlü kirli oyunu milletiyle birlik olup bozacaktır. MHP ve Ülkücü Hareket, müteyakkız ve dimdik ayaktadır. MHP kadroları, sahada 7/24 vatan ve demokrasi nöbetindedir.
Sendika.Org