Kıbrıslı devrimciler Bağımsızlık Yolu, Anonim Gençlik, Baraka Kültür Merkezi’nin çağrısıyla İngiliz Yüksek Komiserliği, Amerikan Temsilciliği ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliğine yürüyerek Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünü ve emperyalist kuşatmayı protesto etti
2012 yılından bu yana ‘Bağımsız Kıbrıs’ sloganıyla yapılan eylemler bu yıl da Bağımsızlık Yolu, Anonim Gençlik, Baraka Kültür Merkezi’nin çağrısıyla gerçekleştirildi.
Lefkoşa’da Pronto Çemberi olarak bilinen çemberde toplanan eylemciler, sırasıyla İngiliz Yüksek Komiserliği, Amerikan Temsilciliği ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliğine yürüyerek Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünü ve emperyalist kuşatmayı protesto etti. Eylem sırasında, “Bağımsız Kıbrıs, bütün halklar hardeştir!”, “Son son son! İşgallere son!”, “One solution, revolution”, “Out out out! British bases out!”, “Ankara elini yakamızdan çek!”, “Yankee go home!” sloganları atıldı.
Yürüyüş ve açıklamalarda emperyalistler arası rekabetin ve Türkiye’nin kendi iktidar dinamikleriyle dahil olması sonucu derinleştirdiği çatışmanın ada halkı üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekildi. Adadaki ilk sömürgeci olan İngiltere’nin, bölgedeki emperyalist politikadaki hakim güç olan ABD’nin ve 1974’ten beri adada işgalci güç olarak konumlanan Türkiye’nin Kıbrıs halkına sorunlarına çare olamayacağına vurgu yapıldı.
Türkiye Büyükelçiliği önünde yaptığı konuşmada Kıbrıslı Türk halkı açısından söz yetki karar iktidar sorununun çözümü birleşik, bağımsız bir Kıbrıs’tan geçtiğini vurgulayan Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, “Bize egemen eşitlik masalları okuyanlar, Kıbrıslı Türklerin tanınmış bir özne olarak, bir irade olarak, siyasi eşit bir özne olarak, belediye sorunundan, öğretmen yasasına, cumhurbaşkanı sarayı ihtiyacı olup olmadığına, yol sorununa, orman sorununa, yangın helikopteri sorununa hiçbir sorununda Kıbrıs’ta yaşayan insanların çıkarlarını gözetmiyorlar. Onların iradesine, onların kararına saygı duymuyorlar” dedi.
Kıbrıslı devrimcilerin karşısına sadece Türkiye Büyükelçiliği önünde polis çıktı.
Ortak basın açıklamasının tamamı şöyle:
2012 yılından beri her 14 Ağustos’ta “Bağımsız Kıbrıs” sloganı sokaklarda yankılanmaktadır. Tam 10 yıldır dökülüyor Bağımsız Kıbrıs özlemi ağızlarımızdan. Bağımsız bir Kıbrıs özleminin kökleri 1920’lere, Kıbrıslı Elen devrimcilerin kurduğu Kıbrıs Komünist Partisi’ne dayanır. Tam 100 yıldır yankılanmaktadır Bağımsız bir Kıbrıs özlemi.
Bir talebin kanıksanması ya da bir sloganın normalleşmesi bir bakıma iyidir. Taleplerimiz, sloganlarımız, özlemlerimiz ve mücadelemiz ne kadar çok taşınırsa siyasetin merkezine, ne kadar çok sindirilirse toplum nezdinde, o kadar iyi… bir bakıma ise tehlikelidir: o talebin, o sloganın altı boşalabileceğinden. Bir talebin, bir sloganın altını en önce dolduran şey, samimi ve örgütlü mücadeledir. Çeşitli örgütlerin, partilerin, derneklerin ve yapıların ortaya koyduğu bu samimi ve örgütlü mücadele sayesindedir ki 10 yıl sonra dahi, ilk günkü coşkuya ve kararlılığa sahibiz.
Bağımsızlık, sadece ideolojik bir duruş ya da siyasi bir görüş değildir. Bağımsızlık bir ihtiyaçtır. Bağımsızlık, bir halkın kendi bugünü ve geleceği üzerinde söz sahibi olması, kendi çıkarlarını gözetmesi, kendi refahını her şeyden üstün tutmasıdır. Bağımsızlık, bir toprağa kimin ayakları her gün basıyorsa, o ayaklar üzerine yükselen akılların ve kalplerin ihtiyaçlarının gözetilmesidir. Kökü dışarıda olan işbirlikçi siyasetlerin de, serpilebilmeyi ancak ayakları Kıbrıs’a basmayanların güdümüne girmekte bulabilmiş siyasetlerin de bizi bugün getirdiği nokta ortadadır: Yersizlik, yurtsuzluk, yokluk, yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik. Kıbrıslı Türk halkı, uluslararası platformlarda kendi kimliğiyle yer alan her türden millete imrenerek bakmaktadır; Kıbrıslı Türk halkı, bugün artık sıradan market raflarına ve en temel gıda ürünlerine bile içi sıkıla sıkıla bakmaktadır; Kıbrıslı Türk halkı, göç etmiş evlatlarının hasretinin acısıyla geride kalan evlatlarının güvencesizliğinin ve geleceksizliğinin acısı arasında savrulmaktadır.
Kıbrıslı Türk halkı, hem işbirlikçi siyasilerin ve siyasetlerin, hem de Kıbrıs adasını kendi stratejik amaçlarının, jeopolitik hesaplarının ve mafyatik işlerinin bir oyun alanı olarak gören Türkiye devletinin yetkililerinin boyunduruğu altındadır. Kıbrıslı Türk halkı, bu kara parçasıyla tek bağı onun beşeri ve doğal zenginliğini durmaksızın sömürmek ve geriye yoksulluk, sefalet, ekolojik yıkım ve güvencesizlik dışında başka hiçbir şey bırakmamak olan ultrazenginlerin ve büyük sermaye sınıfının boyunduruğu altındadır. Zenginliğin kaynağı Kıbrıslı Türk halkı ve bu kara parçası iken, zenginliğin kaymağı ultrazengin sınıfınının boyunduruğu altındadır.
Kıbrıslı Elen halkı da benzer bir süreçten geçmektedir. Bir yanda gittikçe yükselen Elen milliyetçiliği ile birlikte kökleri Kıbrıs’tan iyice kopan siyasetler, diğer yanda ise artık Kıbrıs adasının yarısını vatan olarak görmeye gönül indirmiş, birleşik bir Kıbrıs özleminden vazgeçmiş, bunu da sırf Kıbrıslı Türklere siyasi eşitlik tanımamakta ısrar ettiği için yapmış merkez siyasetler. Dahası, tıpkı Kıbrıs’ın kuzeyinde olduğu gibi, doğayı talan edip yabancı büyük sermayeye ruhunu satmış Kıbrıslı Elen sermayesi.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, her türden emperyalizmin boyunduruğu altındadır Kıbrıs. Hangi taşı kaldırsanız altından bir emperyalistin çıktığı bir coğrafyadır burası. Yaklaşık 100 yıl boyunca adayı sömürgeleştirdiği yetmemiş gibi hala daha iki askeri üssüyle Kıbrıs’ı Ortadoğu’ya dönük bir operasyon merkezi olarak kullanan Britanya emperyalizminin; adayı bölmek ve NATO’nun güvenli limanına dönüştürmek için Türkiye’yi ve Yunanistan’ı bir taşeron gibi sahaya sürmekten geri durmamış Amerikan emperyalizminin; doğalgazın kokusunu alır almaz başımıza üşüşmek için sıraya girmiş Fransız emperyalizminin ve Akdeniz’de etki alanını büyütmek için Kıbrıs’ı hoyratça kullanmaktan geri durmayan Rusya ve Çin emperyalizminin boyunduruğu altındadır Kıbrıs.
Kıbrıs adası, pek çok şeye tanıklık etmiş yaşlı ve tecrübeli bir kara parçasıdır. Kıbrıs adası, nesiller ve yüz yıllar boyunca üzerinde yaşayıp da ısrarla kökünü içeriye değil dışarıya serpenleri de görmüştür; başka bir kara parçasından koparak gelip de kısa bir sürede artık hiç kopmamacasına içeride köklenenleri de görmüştür. Bağımsız Kıbrıs, çıkarı ve özlemi Kıbrıs’ın bağımsızlığında yatanların vatanıdır. Bağımsız Kıbrıs, Kıbrıs’tan başka hayatını kuracak isteği ya da lüksü olmayanların ellerinde ve omuzlarında yükselecektir. Bağımsız Kıbrıs, bağsız bir Kıbrıs değildir. Türkiye halkları ile en güçlü bağlar, ancak bağımsız ve birleşik bir Kıbrıs ile birlikte kurulabilecektir. Bağımsız bir Kıbrıs, Ortadoğu, Akdeniz, Kuzey Afrika ve Balkan coğrafyalarına sıkı sıkıya bağlı kalarak gerçekleştirilebilecek bir hedeftir. Bizleri bağımlı kılmak için tüm dünya ile bağımızı koparanlara inat; tüm dünya ile bağlarımızı bağımsızlık ile inşa edeceğiz. Bağımsız Kıbrıs, bütün halklar kardeştir!
Sendika.Org