Bolu’nun Çaydurt ilçesinde sudan zehirlenenlerin sayısı 112’ye çıktı. Yaşanılan salgının Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sonucu olduğunu belirten TTB, “Su kaynaklı salgınların önüne geçebilmek için şeffaf ve bilimsel salgın yönetimi talebimizde ısrar ediyoruz” dedi
Fotoğraf: Sözcü
Bolu’nun Çaydurt ilçesindeki Yuva Köyü’nde sudan zehirlenenlerin sayısı 112’ye çıktı. Konuya dair açıklama yapan Bolu Valisi Erkan Kılıç, hastalardan 52’inin şu anda hastanelerde tedavi altında olduğunu, 60 hastanın da taburcu edildiğini söyledi.
Köylüler ise hastaların tedavisi sürerken köyde bulunanların Kurban Bayramı’ndaki kurban atıklarının dereye bırakıldığını ve bu nedenle atıkların içme suyuna karıştığını söyledi.
Yöre halkının, köydeki zehirlenmelerin kurban atıklarından kaynaklandığını iddia etmelerine dikkat çeken Türk Tabipleri Birliği (TTB), yaşanılan salgının Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sonucu olduğunu belirtti. Açıklamada Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla birlikte bölge tabanlı çalışma, koruyucu sağlık hizmetleri ve ekip anlayışının zayıflatıldığı vurgulanarak, “Toplum sağlığı yerine kâr öncelenen bir sağlık sistemi oluşturulduğu ortadadır. Bu sağlık sisteminin; COVID-19 salgınında net biçimde görüldüğü gibi Bolu’daki su kaynaklı olduğu düşünülen mevcut salgında, salgını önleme; salgın başladıktan sonra ise anında güçlü cevap verme konularında etkili olamayacağı açıktır. Salgında Erken Uyarı-Cevap Sistemi işlememesi, tıp fakültesi olan bir ilden farklı bir ile sevk gerçekleşmesi gibi konular da sağlık sistemindeki tıkanmanın bulgularından oldu” denildi.
Bölgede temiz ve güvenli su içilmesinin ve atık su sorununun çözülmesinin Bolu İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürlüğü’nün sorumluluğunda olduğunu belirten TTB açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Bolu’da salgının yaşandığı bölgede su kaynaklı salgınlarda ilk bakılması gereken noktalarından biri, su depolarıdır. Salgınlar için en önemli konulardan biri salgına neden olan koşulları ortadan kaldırmaktır. Su kaynaklı olası salgınların önüne geçebilmek için su depoları belirli periyotlarla denetlenmelidir. Denetlendiğinde; su deposunun koruma alanının yeterli olup olmadığına, su ile temas eden yüzeyin uygunluğuna, sabit merdivene, depo içinin temizliğine, havalandırma bacasının varlığına, haşere ve kemirgen girişini engelleme durumuna, kapı-pencere güvenliğinin yeterliliğine, klorlama cihazının uygun çalışıp çalışmadığına bakılmalıdır. Belirttiğimiz bu hususlarda saptanan eksikliklerin ne olduğu ve bunlarla ilgili ne gibi işlemlerin yapıldığı, günlük bakiye klor ölümünün yapılıp yapılmadığı, depodaki su için son iki yılda kaç sefer biyolojik ve kimyasal analiz yapıldığı konularında Bolu İl Özel İdaresi ve Sağlık Bakanlığı tarafından ivedilikle kamuoyuna bir açıklama yapılmalı ve denetim raporları sunulmalıdır.
Salgın geliştikten sonra ise salgına ani cevap vererek sönümlendirmek gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı, 2019 yılından “Ani Gelişen Halk Sağlığı Tehditlerine Yönelik Erken Uyarı Cevap Sistemi Uygulama Yönergesi’ni hayata geçirmiştir. Buna göre gıda, su yoluyla bulaşan hastalıklar için Bulaşıcı Hastalık Sürveyans ve Erken Uyarı Sistemi “İzci” devreye girecek ve sağlık kuruluşu başvuruları ile bulaşıcı hastalık tanıları 7 gün 24 saat takip edilecekti. Ancak Bolu salgınındaki vaka sayıları da Erken Uyarı-Cevap ve Saha Epidemiyolojisi uygulamasının başarısızlığını göstermektedir.
“Su kaynaklı salgınların önüne geçebilmek Şeffaf ve bilimsel salgın yönetimi talebimizde ısrar ediyoruz” diyen TTB, Sağlık Bakanlığı’nın cevaplaması talebiyle şu soruları sordu:
Sendika.Org