Gezi Direnişi’nin 9. yıldönümü nedeniyle Türkiye’nin dört bir yanında eylemler dün (1 Haziran) de devam etti. Antakya, Mersin ve Bodrum’da eylemler yapıldı
Gezi Direnişi’nin 9. yıldönümü nedeniyle Türkiye’nin dört bir yanında eylemler dün (1 Haziran) de devam etti. Antakya, Mersin ve Bodrum’da eylemler yapıldı.
Antakya’da polis müdahalesine rağmen Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert katledildiği yerde anıldı.
Antakya halkı, Antakya Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Gezi Direnişi’nin 9.yılında Uğur Mumcu Meydanı’nda bir araya geldi.
Antakya Emek ve Demokrasi Güçleri adına Hasan Özgün açıklama metnini okudu. Yapılan konuşmaların ardından, kitle Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert’in vurulduğu yere yürüdü.
Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan’ın katledildiği yere karanfil bırakmak isteyen kitleye polis saldırdı. Polis müdahalesine ve provokasyonlara rağmen kitle sloganlarla, alkışlarla Ahmet’le Abdullah’ın katledildiği yere karanfillerini bıraktı.
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Özgecan Barış Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi. “Karanlık Gider Gezi kalır, Hepimiz oradaydık, Gezi onurdur”, “Gezi Şehitleri Onurumuzdur, Susmayacağız, Sinmeyeceğiz, Boyun eğmeyeceğiz” pankartları açıldı.
Platform adına basın açıklamasını okuyan DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Başkanı Kemal Göksoy, Gezi Direnişi’nin anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, geçtiğimiz ay içerisinde mahkumiyetle sonuçlandığını söyledi. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve taleplerinin suç unsuru gibi gösterildiğini ifade eden Göksoy, “Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz! Çünkü Gezi’yi yaşadık, biliyoruz! Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır” ifadelerini kullandı.
“Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan işte bu ölümlere ve yaralanmalara neden olanlardır” diyen Göksoy, ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından gücünü alacağını vurgulayan Göksoy 2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, terör, darbe, dış güçlerin oyuncağı gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırdıklarını söyleyerek, şöyle devam etti:
Çünkü zeytinlerin, derelerin, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, kadın hareketinin, LGBTİ+ların yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor. Biliyor ve inanıyoruz ki; Gezi eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur.
Gezi’nin 9. yıldönümü nedeniyle Bodrum’da yüzlerce kişinin katılımı ile etkinlik düzenlendi. Barış Meydanı’nda gerçekleşen etkinlikte ilk konuşmacı Ayşe Düzkan oldu.
Düzkan konuşmasında, “Bundan dokuz yıl önce, bu topraklar tarihinin en büyük toplumsal hareketlerinden birine tanıklık etti. İktidarın, İstanbul, Gezi Parkı’ndaki ağaçları kesip Topçu Kışlası yapma kararı bir bardağı taşıran damla, bir kıvılcım oldu ve Türkiye’nin dört bir yanında halk sokağa çıktı. İstanbul’da Gezi Parkı, Ankara’da, İzmir’de laiklik için, Antakya’da cihatçılara verilen desteğe karşı ama her yerde iktidarı protesto etmek amacıyla yürüdük, direndik, barikatlar kurduk, şarkılar söyledik, yeni eylem biçimleri bulduk, mücadele ettik. Dokuz canımızı toprağa verdik” diyerek Gezi’de yaşamını yitirenleri dile getirdi.
Düzkan konuşmasını, “Onları unutmadık, o aylardaki coşkumuzu, kararlılığımızı, yaratıcılığımızı, kısaca mücadelemizi unutmadık. O sırada penguen belgeseli gösteren medyayı da unutmadık. Ama en önemlisi, mücadele ettiğimiz karanlığı unutmadık. Ülke parklarını, ormanlarını arsa olarak gören rantçı zihniyeti, kız çocuklarını eve, evlenmeye mahkum eden, eğitimdeki 4+4+4 düzenlemesini, kürtajı yasaklama girişimini, yayılmacı, işgalci politikaları, laikliğe yönelik saldırıları unutmadık. O yıldan bu yana, biz yoksullaştık, hukuk rehin alındı, yayılmacı politika yine canlara mal oldu, laiklik yara aldı, baskı arttı. Gezi direnişinden öğrendiklerimiz buna verilecek en önemli karşılık oldu. O yüzden diyoruz ki, Gezi bu ülkenin aydınlık, mutlu, özgür geleceğidir. Gezi geleneğimiz ve geleceğimizdir” sözleri ile sonlandırdı.
Avukat Feyha Karslı da Gezi Davası’ndan 18 yıl hapse mahkum edilen ve Silivri Cezaevi’nde bulunan meslektaşı Can Atalay’ın Bodrum’daki Gezi eylemine gönderdiği mesajı okudu.
Konuşmaların ardından gezi sürecinde kullanılan, simgeleşmiş müzikler, türküler çalındı. Kalabalık sıkça, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Gezi onurumuzdur”, “Gün gelecek, devran dönecek. AKP halka hesap verecek”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları attı.
Sendika.Org