Cumartesi Anneleri: “Kayıplarımız için adalet istemekten, 196 haftadır bize yasaklanan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”

Cumartesi Anneleri 895. haftadaki adalet nöbetinde Gözaltında Kayıplar Haftası'na dair açıklama yaparak "Hakikatin taşıyıcısı olmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi

Cumartesi Anneleri: “Kayıplarımız için adalet istemekten, 196 haftadır bize yasaklanan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz”

Cumartesi Anneleri 895. haftadaki adalet nöbetinde Gözaltında Kayıplar Haftası’na dair açıklama yaptı. Gözaltında kaybetmelere karşı mücadelede simgeleşmiş olan Cumartesi Anneleri, “Hakikatin taşıyıcısı olmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon olarak yapılan online basın açıklamasında Cumartesi Anneleri’nin yaşadığı hukuksuzluklar ve Galatasaray Meydanı’nın engellenmesinin de mevcut baskı politikalarının bir parçası olduğuna dikkat çekildi.

Yapılan açıklamada şunlar söylendi:

Kolluk güçleri tarafından gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen sevdiklerimize ne olduğunu sorduğumuz için suçlanıyoruz. Kolluk güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen, işkence izleriyle dolu bedenleri kimsesizler mezarlıklarına gömülen, ormanlara, uçurumlara atılan sevdiklerimizin faillerinden hesap sorulsun dediğimiz için suçlanıyoruz.

Türkiye’de bilinçli ve sistemli bir devlet politikası olarak uygulanan cezasızlığa karşı “Suçun cezalandırılmaması suçu normalleştirir, faili cesaretlendirir. Bu yüzden cezasız bırakılan suç geri döner.” diyerek itiraz ettiğimiz için suçlanıyoruz.

Delillere, tanıklara, AİHM mahkumiyetlerine, suçu ve suçluyu kayıt altına alan TBMM raporlarına rağmen kayıp dosyaları neden cezasız bırakılıyor? Sorusunu gündemde tuttuğumuz için suçlanıyoruz.

Yaşadığımız topraklarda yüzlerce insan gözaltında kaybedildiği halde nasıl oluyor da hiç kimse bu suçlar nedeniyle cezalandırılmıyor?” diye sorduğumuz için suçlanıyoruz.

Özetle devletin hikmetini sual ettiğimiz için; “devletin işleyişi evrensel hukuka göre belirlenmeli, denetlenmeli ve şeffaf olmalıdır.” diye haykırdığımız için suçlanıyoruz.

İnsanlık onurunun korunduğu, şiddetten uzak, demokratik ve adil bir Türkiye talebimizde ısrar ettiğimiz için suçlanıyoruz.

Devleti yönetenler bizi suçluyor ama esas suçlu, onlar! Tüm başvurularımızı karşılıksız bırakanlar, gözaltında kaybetmelerin üstünü örtenler, failleri ve suçun arkasındaki güçleri ortaya çıkartmayanlar, adaletin sağlanmasına yönelik hak arama özgürlüğümüzü engeleyenler, hukuku, anayasayı yok sayanlar, asıl suçlu onlar…

Kayıp davaların her zaman “politik” olduğunu, karar mercilerinin yargıçlarla sınırlı kalmadığını biliyoruz. Türkiye’de demokratik, adil ve eşitlikçi bir yapısal dönüşüm gerçekleşmeden bu durumun devam edeceğinin de farkındayız.

Bu dönüşümün başlayabilmesi için önce yakın ve uzak tarihte yaşanan başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere her türden insan hakları ihlalleri ile yüzleşmek, cezasızlığı sonlandırmak ve sorumluların yargı önünde hesap vermesini sağlamak gerekiyor.

Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, umutsuzluğa kapılmadan bunun için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. İnkarın ve siyasal şiddetin binbir halinin yaşandığı bu coğrafyada hakikatin taşıyıcısı olmaya; inkarın, unutuşun ve cezasızlığın duvarında gedikler açmaya devam edeceğiz.

Kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 196 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.

Sendika.Org

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur