Yaşamımızın her alanında yer alan plastik ve nesnelerinden hangi oranda vazgeçebiliriz? Hangilerini yasaklayabiliriz? Plastik taneciklerinin kanımıza kadar girmesine nasıl engel olabiliriz?
Her üç saniyede 1 ton plastik denizlere giderken Birleşmiş Milletler Çevre Birimi (UNEP) plastik çöplerin çevre ve insan sağlığını tehlikeye atan kirliliği nedeniyle tarihi bir zirve düzenlemek ve 2024 yılında hukuksal olarak zorunlu olacak uluslararası bir antlaşmayla zirveyi sonlandırmak istiyor. Amaç önce tek kullanımlık plastik nesnelerle ilgili. Çok kullanılan plastikler zaten kirletmiyor(!)
Mickael Correia’nın dediği gibi “Bu plastik çok fantastik!” 2024 yılına kadar şenliğini sürdürebilir. Giderek kirlenen o güzelim deniz ve okyanuslarla buluşarak buradaki canlılarla birlikte güzel günler geçirebilir.
Neden plastikle ilgili bir zirve? Birkaç soru soralım:
Birincisi şu: İklim zirvelerinin sonuçlarını gördük. Kimse salımları azaltmaya niyetli değil. İkincisi ise neden plastik? Çöp zirvesi olsa daha iyi olmaz mıydı? Ağacı saklayan orman gibi katı çöp diğer çöpleri (sıvı, gaz) ya da evsel çöp sanayii ve tarım çöplerini saklarken şimdi de plastik çöp tüm çöpleri saklıyor. Üçüncüsü çevre ve insan sağlığı zirvesi olsa ve konu bütün olarak ele alınsa daha iyi olmaz mı? Aşırı çöp üreten ve bunları gelişmekte olan ülkelere yollayan Kuzey’in kapitalist ülkelerine yaptırım uygulayacak bir anlaşma olamaz mı? Plastik çöpüne sınır ya da yasak getirerek sorunun sadece bir kısmını çözebileceğiz (anlaşır ve çözebilirsek).
Bu arada Greenpeace öncülüğünde İngiltere’den Türkiye’ye plastik çöp gönderilmesinin yasaklanması isteğiyle yaklaşık 500.000 imza toplanıyor. Avrupa’nın plastik çöplüğü olan ülkemiz 2016-2020 yılları arasında büyük plastik çöp üreticisi olan İngiltere’den 120.000 ton olan çöp ithalatı miktarını 210.000 tona yükseldi. 210.000 tonun ne kadarı, içerdiği kimyasallarla birlikte doğaya gidiyor bilmiyoruz. İngiliz sanayicisi rahat, bizim doğamız ise berbat.
Uluslararası çevre dergisi Environment International, 2022 yılı mart ayında yayımladığı bir makalede plastik taneciklerinin kanımıza kadar girdiğini gösteriyor. İnsan kanı plastikle zehirleniyor.
Aynı şekilde Amsterdam Özgür Üniversitesi 22 kişinin kanını inceliyor ve 17 kişide plastik tanecikleri bulunuyor. Uzun vadede beyne, bağışıklık sistemine ne zararlar vereceği ve hastalıklara karşı olan dirence nasıl etki yapacağı bilinmiyor ve araştırılıyor.
Bu iki araştırma sonuçlarını özetlersek:
Bir yılda yaklaşık, yaş ve cinsiyete göre, 39.000 ilâ 52.000 tanecik yutuyoruz. Tanecikler pet şişelerden (pet şişe su içince 90.000 tanecik, şehir suyu içince 4000 tanecik), deniz tuzu ve şeker, balık ve deniz ürünleri (ton balığında fazla ama hamside az), bira, meyve suyu, soda ve gıda ambalajlarından (polietilen) kaynaklanıyor. Besinler ve ambalaj yoluyla kanımıza kadar geliyorlar.
Dorothée Moisan plastik üreticileriyle ilgili yazdığı kitapta plastik sanayiini “sessiz katil” olarak betimliyor. 7. kıta olarak adlandırılan okyanuslardaki plastiklere medya önemli yer verirken bir plastik çay poşetinin 95 derecedeki su içine demlenmesi için bırakıldığında 11,6 milyar mikro taneciğe ve 3,1 milyar nanoplastiğe dönüştüğünü unutuyoruz. Sadece denizlere gitmiyor plastik. Toprağa da giriyor ve sebze ve meyve yoluyla ciğerlerimize kadar geliyor.
Plastik sanayi bisfenol A’nın sağlığa zararlı olduğunu kanıtlayan bilimsel çalışmalar karşısında (kanser, şeker, şişmanlık, erken ergenlik, doğurganlıkta düşüş) bisfenol S’yi piyasaya sürüyor. Bu sanayiinin tehlikesiz diye sunduğu yeni ürün hakkında bilimsel çalışmaların yürütülmesi yıllar alacağından kâr hanesi de kabarıyor.
Yüz kadar çok uluslu şirket sera gazı salımının, kirliliğin %70’inden sorumlu. Yirmibeşi ise %50’sinden sorumlu. Bunların başında ise üç büyük şirket var: Rus Gazprom (gaz), Suudi Arabistanlı Aramco (petrol) ve Çinli China Energy (kömür). Plastik çöpünü azaltmakla dünyamız rahatlamayacak!
1907 yılında Leo Bakeland’ın bakalit’i bulmasıyla plastik serüveni başlar ve planktonlarla komşu olmaya kadar gider. 1950 yılında Tupperware ile plastik kap devri başlar. Hafiftir, kullanışlıdır ve her yere girer. Plastik su şişesi 35 gram PET’ten yapılır ama 1,5 litre su içerir. Cam şişeden çok daha kârlıdır. Plastik kap içindeki yoğurdu 2-3 hafta korur ama aynı plastik doğaya gittiğinde 500 yılda çözünür.
1950 yılından beri üretimi 200 kat artan ve hammaddesi petrol olan plastiğin dörtte üçü çöp oldu. 2019 yılında plastiğin çöp olarak yakılması sonucu 850 milyon ton sera gazı atmosfere yollanırken 2030 yılında yakılacak 1,4 milyar ton plastik çöp ise 295 kömür santraline eşit sera gazını atmosfere yollayacak. Kömür, bakır, çimento fırınlarında bolca yakılıyor. Plastik üretimi için petrolün %14’ü ve gazın da %8’i kullanılır. 2020-2030 yılları arası petrokimya sanayinin %30 büyüyeceği söyleniyor, yani plastik çöp artmaya devam edecek. Zehirlemeye de. Plastik petrol kullanır ve geri dönüşümü çok az olup petrolden üretimi daha ucuzdur.
Bir Hindistan vatandaşı bir ABD vatandaşına göre 20 kat daha az plastik kullanır.
2019 yılında üretilen plastik 460 milyon ton. %10’un biraz altında geri dönüşümü var ama kimi plastiklerin geri dönüşümü olanaksız. %22’si ise çöplüklerde. Kalan kısım yakılıyor ya da doğaya gidiyor. Okyanus canlılarına arkadaşlık yapıyorlar. Örneğin Fransa’da 2018 yılında 3,6 milyon ton plastik çöpün 887.000 tonu geri dönüşüme giderken, 1,5 milyon ton yakılmış ve 1,2 milyon ton gömülmüştür.
Geri dönüşümü zor. PET dışında geri dönüşümlü plastiği gıda ambalajında kullanamazsınız. Çok katlı ya da karışık plastiklerin ya da kirli plastiğin geri dönüşümü pahalı.
Son zamanlarda plastiğin geri dönüşümünde kimyasal geri dönüşümden söz ediliyor ve bu yöntemle daha fazla çöp plastiğin geri dönüşümü sağlanacak deniliyor. Kimyasal geri dönüşümde çözücülerde eritme, depolimerizasyon ve ısısal yöntemlerle (piroliz ve gazlama) plastik geri kazanılmaya çalışılıyor. Enzimlerle polimer zinciri kırmak yoluyla geri dönüşüm de düşünülüyor. Ancak bu yöntemler için önemli yatırımlar gerekiyor yani şu an çok pahalı. Devreye girince de hep plastikle beslemek gerek yani tüketin denecek. Enerji tüketimi fazla ve çevre ve insan sağlığına etkileri şimdilik belirsiz.
Önemli olan ise plastiğin kaynağına gidip daha az kullanılmasını sağlamak ama sanayici istemiyor. Ne kadar çok satarım ne kadar çok plastik ürün üretirim diye düşünüyor.
Birleşmiş Milletler’in plastik zirvesi girişimi gibi Avrupa Birliği de 2022 yılı mart ayında Green Deal kapsamında tekstil çöplerinin çevreye saygılı, geri dönüşümü kolay ve enerjide daha tasarruflu olması için harekete geçti. Fast Food gibi Fast Fashion’a yani aşırı tekstil tüketimi ve giy at alışkanlığına karşı önlem almak istiyor. Bunun için de 2030 yılına kadar bu sektörün iklimsel açıdan nötr olması için çaba sarf edecek. Koleksiyonlarını kısa zamanda yenileyen ve ucuza satan sektöre seslendiği gibi çöplerine, satılmayan ürünlere ve yeniden kullanıma da dikkat çekmek istiyor.
Bir Avrupalı yılda 26 kilo tekstil ürünü kullanır. %81’i giysi, geri kalanı ev tekstilidir. Avrupalı bir yılda 11 kilo tekstili çöpe yollar. Avrupa tekstilin %78’ini ithal eder.
İşte bu nedenlerle moda sektörü dahil olmak üzere tekstil sektörü ve çöplerine karşı önlem almak istiyor.
Tüm çöpler için önlemler alınsa ve özellikle çöpün kaynağına gidilse daha iyi olur. Umarız niyetler gerçeğe dönüşür.
Tekstil çöpleri hazır giyimin piyasaya egemen olmasıyla artar. Tek kullanımlık nesneler gibi giyim kuşam ürünleri de giy ve at alışkanlığına piyasa tarafından itilir.
2000-2015 yılları arasında giysi üretimi iki kat arttı. 15 yıl öncesine göre %60 daha fazla giysi satın alıyoruz. Her yıl hazır giyim sanayii her mevsimde 50 çeşit ürün sunar.
Dünyada yaklaşık her yıl 100 milyar tekstil ürünü satılır. Markalar her gün yeni ürün yaratır ve piyasaya sunar. Gençlere yönelik ürünler daha çok ön plandadır.
Tekstil sektörü sera gazı salımlarının %8-10’undan sorumludur ve enerji ve tarım sektöründen sonra üçüncü sıradadır. Bir kot pantolonu üretmek için 7500 litre su kullanılır. Akarsuları ve yeraltı sularını kirletir.
Tekstil sektörünün ana maddesi sentetik elyaftır ve polimerden üretilir yani petrol kökenlidir. Ancak petrolün önemli kısmı yakıt olarak kullanılır ve çok az bir kısmı plastik ve sentetik elyaf üretmek için kullanılır. En çok kullanılanlar polyester, poliamit, akrilik, poliüretan, elastandır. 2012 yılında üretilen sentetik elyaf 54,2 milyon tondur yani tekstil piyasasının %61’i. 2017 yılında ise üretilen miktar 71,6 milyon ton olup tekstil sektörü yaklaşık %75’ini kullanır. En çok satılan polyesterdir.
Polyester ve akrilik giysiler mikro plastiklerin %35’inden sorumludur.
Üretilen plastiğin %45’i ambalajda, %19’u inşaatta, %10’u otomobil sektöründe kullanılır.
Pamuk, keten, kenevir yerine sentetik elyaf kullanılınca çöp de artar.
Tekstilin ikinci el kullanımı oldukça yaygındır. İnternet sitelerinde ikinci el giysi satışları epeyce müşteri çeker. Dörtte biri geri dönüşüme gider. Bir kısmı beze dönüşür ve sanayide, temizlik sektöründe kullanılır. Diğer çöplere karıştırılarak bir kısmı yakılır. Ne kadarının çöpe gittiği ya da yakıldığı konusunda kesin sayılar yoktur.
Tekstil çöplerinin önemli mezarlığından birisi Şili’de Atacama mezarlığıdır. Satılmayan, hâlâ üzerinde etiketi olan ve geri dönüşüme gitmeyen ürünler ABD, Avrupa, Kanada, Asya’dan bu çöplüğe gelir. Bir kısmı da Afrika’ya gider, Gana sahillerinde gezerler.
Aynı plastikte olduğu gibi, Güney ülkeleri Kuzey’in çöplüğüdür. “Geri dönüşümle istihdam yaratıyor” özrüne sığınarak ülke insanları ve doğası zehirlenmektedir.
Her yıl Atacama çöplüğüne yaklaşık 60.000 ton çöp gelir.
Vahşi depolama ya da yasa dışı çöplüğün en güzel örneğidir. Her dakikada bir kamyon tekstil çöpü yakılır ya da gömülür.
Şili 40 yıldır ikinci el giysi ticaretinde önemli pay almıştır ancak Asya’dan daha ucuz hazır giyim ürünleri gelince işi zorlaşmıştır ve çöplük ticaretin yerini almıştır. Şilili Ecopfibra firması ancak her ay 40 ton tekstil ürününün geri dönüşümünü sağlar.
Geriye kalanlar ise çölde uçuşur, kimi kez yangına neden olur. Yeraltı sularını zehirler. Bu çevrede su kirliliğinin %20’i bu tekstil çöplerinden kaynaklanır.
Giysilerimizde plastik yerine keten, kenevir ve pamuk kullansak hem geri dönüşümü önemli ölçüde sağlarız hem de daha sağlıklı giysilere sahip oluruz. Avrupa keten üretiminin %85’i sağlamaktadır. Keten %100 geri dönüşümlüdür ve karbonu saklar.
1 hektar keten ile 6,4 brüt saman, 1300 kg uzun elyaf, 650 kg kısa elyaf (giysi, çarşaf, perde üretimi gibi), 640 kg tohum üretilir.
Tohumunu tüketebiliriz. Omega yağı içerir. Tavuk yapay yemle ve antibiyotiklerle besleneceğine keten tohumu ile beslenebilir ve yumurtası sağlığa daha faydalı olur. Yağını üretebiliriz. Sanayide boyada kullanılır. Isıyı iyi tuttuğundan giysi sektöründe kullanılır.
Aynı şekilde kenevir de giysi sektörüne destek vermektedir. Sert plastik yerine geçebilir. İnşaatta betonun yerini alabilir. Arabalarda yalıtım malzemesi olarak kullanılır.
Pamuk üretimi ise çok su ister. Organik pamuk üretimi de yaygınlaşmaya başlamıştır. Pamuk giysiler ise sentetik ürünlü giysilere göre sağlıklıdır.
Kenevir ekmek toprağı verimli kılar.
Söylemek istediğimiz şu: Sentetik ürünlerden, ambalajlardan, plastik poşetten vazgeçebiliriz. Giy at alışkanlığımızı değiştirebiliriz. Geri dönüşümü kolay olan tekstil ürünlerini tercih edebiliriz. Mısır ve buğday nişastası ile biyoplastik üretebiliriz. Avrupa’da her yıl 7-8 milyar tavuk tüketilir. Tavuk tüylerinden keratin elyafı sağlayarak bunları rüzgâr türbini, hidrojen tankında ve çatı öğesi olarak kullanabiliriz.
Pamuk tabanlı termoplastik olan parkezin üretebiliriz.
Süt üretimiyle kazein (protein) üretebiliriz. Kazein tutkalı mobilyacılıkta kullanılmaktadır.
Çözüm bulmak yerine nedense önce sorun yaratıp sonra da çözüm aramaktayız. “Biz çöp üretelim siz ayrıştırın ve bize verin” demek sürekli çöp yığınları yaratan piyasa sisteminin sloganıdır.
Doğaya ve canlılara zarar vererek virüsleri yaratmaktayız sonra da aşı ile çözüm aramaktayız.
Tekstil ürünleri biyoçözünür olabilir. Kirliliğin bir kısmını önleyebiliriz.
Yaşamımızın her alanında yer alan plastik ve nesnelerinden hangi oranda vazgeçebiliriz? Hangilerini yasaklayabiliriz? Plastik taneciklerinin kanımıza kadar girmesine nasıl engel olabiliriz?
Almaşık çözümler vardır ama çok uluslu şirketlerin ön düzleme çıkardığı tüketimden bir türlü vazgeçemiyoruz. Kullan-at, giy-at yaşamımızı kolaylaştırmıyor, aksine zehirliyor.
Soruları çoğaltabiliriz, çoğaltabilirsiniz. Düşünmemizi de sağlayacaktır, sağlıklı yaşamımızı da doğayla birlikte.
Kaynaklar
Werner Boote ve Gerhard Bretting: Plastic planet, Actes sud, 2010.
Mickael Corria: Le plastique, c’est fantastique., Le monde diplomatique, Şubat 2022.
Dorothée Moisan: Les plastiqueurs, Enquete sur ces industriqls qui nous empoisonnent, Ed.Kero, Mart, 2021.
Marie Monique Robin: Notre poison quotidien, Decouverte, 2011.
Les lignes qui bougent; Le lin, 8.03.2022.
Libération, 28.02.2022.
Environnemental İnternational dergisi, sayı:161, Mart 2022 (Aktaran: Alternatif bien-être, 3.4.2022)
lemonde.fr; wingsofthe.ocean.com; textileaddict.me; rtbf.be; novethic.com; courrierinternatinal.fr; tv5monde.fr; fehap.fr; zerowastefrance.fr; sozcu.com.tr; tameteo.com; reporterre.fr
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.