Eylül ayında Moda Sahil’de barınma problemine dikkat çekerek nöbet tutan ve bu hafta boyunca kütüphanede hayat pahalılığına karşı sabahlayan Yurtsuzlar’dan Yasemin Aladağ ve Cihan Çiçek sorularımızı yanıtladı
Yurtsuzlar, 850 TL ile “Geçinemiyoruz, barınamıyoruz, ödeyemiyoruz” diyerek Kadıköy’de bulunan Müze Gazhane içerisindeki Afife Batur Kütüphanesi’nde başlattıkları nöbeti dördüncü gününde sonlandırdı. İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde ödeyemedikleri faturaları ile eylem yapan ve gözaltına alınan Yurtsuzlar, 1 Mart itibariyle dört gece boyunca 850 TL kredi/bursla geçinemediklerini söyleyerek kütüphanelerde sabahladı. Bir gün ellerinde mumlarla diğer gün üstlerinde battaniyelerle kütüphanede sabahlayan üniversiteliler her gün bir başka problemi öne çıkarttı. Daha önce de Moda Sahil’de sabahlayan Yurtsuzlar, dört günün ardından kütüphane nöbetlerini sonlandırdı. Yurtsuzlar’dan Yasemin Aladağ ve Cihan Çiçek sorularımızı yanıtladı.
Yurtsuzlar’ın Moda Sahil’de tuttuğu nöbetlerde neler oldu?
Yasemin Aladağ: Neoliberal kapitalizmin ve iktidarın çoklu krizi, toplumun bütün gözeneklerine sirayet etmiş durumdayken; Yurtsuzlar olarak başlangıçta üniversite öğrencilerinin barınma sorununa, mecbur bırakıldığımız cemaat-tarikat yurtlarına ve derinleşen ekonomik krizle artan ev ve yurt kiraları sebebiyle yurtsuz’uz diyerek 2021’in Eylül ayında İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük illerde gerçekleştirdiğimiz gece nöbetlerinde yan yana gelmiştik. Yetersiz ve niteliksiz bir şekilde var olan KYK yurtlarına 4. 5. yatağı atmayı teklif eden Saray rejimine itirazın adıdır yurtsuzlar. ‘Nitelikli ve yeterli sayıda yurt istiyoruz’ diyerek çıktığımız yolda Moda Sahil’de 8 günlük bir nöbet tuttuk. Nöbetin ardından Cumhurbaşkanı tarafından ‘sözde öğrenci’ ilan edilerek provakasyonlar aracılığıyla bir gece polis saldırısıyla gözaltına alındık. Gözaltının ardından “Nöbeti dağıtıyoruz” diyerek bir bildiri yayımladık. Moda Sahil’de gerçekleştirdiğimiz nöbeti şehirlerde metro, vapur gibi insanların yoğunluklu kullandığı toplu taşıma araçlarında veya İstiklal Caddesi gibi merkezi yerlerde battaniyelerle yürüyerek bir süre daha gerçekleştirmeye devam ettik.
Kütüphanede tuttuğunuz nöbetleri anlatır mısın? Neler yaptınız orada?
Yasemin Aladağ: İktidar tarafından gün geçtikçe derinleştirilen, büyük sermayedarların, beşli çetenin zenginleştiği; kadınların, işçilerin LGBTİQ+’ların yoksullaştığı ekonomik kriz koşullarına; 850 lira KYK burs ve kredisiyle geçinemeyen, niteliksiz ve fahiş fiyatlı yurtlarda barınamayan faturalarını ödeyemeyen üniversiteliler olarak sessiz kalmıyoruz diyerek Müze Gazhane’de 4 günlük kütüphane nöbetine başladık.
Taleplerimiz şunlar: Fatura zamları geri çekilsin ve insani kullanım kotası getirilsin! Gıda zamları geri çekilsin ve öğrencilere gıda desteği sağlansın! İnternet kullanımında öğrenci yurtlarında sınırsız kota, öğrenci evlerinde kullanım hakkı tanınsın!
Birinci gün, elektrik zamlarına karşı mum ışığında kitap okunmuyor diyerek mum ışığında açıklamamızı yapıp kitaplarımızı kütüphanede okuyarak nöbetimize başladık. İkinci gün, doğalgazı açamıyoruz kütüphanede ısınıyoruz diyerek 2. Günümüzü battaniyelerimizle devam ettirdik. Üçüncü gün, gıda fiyatlarına yapılan zamlarla artan vergilerle geçinemiyoruz diyerek başlattığımız nöbetimizi çayımızla çorbamızla dayanışarak sürdürdük. Dördüncü gün, 850 lira KYK ile sosyalleşemeyen üniversiteliler olarak tuttuğumuz nöbeti üniversiteli bilgi üretimiyle sanatla tiyatroyla harmanlayarak nöbetimizi bitirdiğimizi duyurduk.
Sahildeki nöbeti ‘dağıtıyoruz’ diyerek bitirmiştiniz. Bu sefer nedir önünüzdeki plan? Taleplerinizi tekrar edebilir misiniz?
Cihan Çiçek: Dönemin başlamasıyla birlikte bulunduğumuz üniversitelerde, yurtlarda sıra arkadaşlarımızla ilişkiler kurmaya çalışarak barınma krizine dair konuşup birlikte çözüm yolları üretebileceğimiz düzlemler yaratmaya çalıştık. Tabi bu süreç içerisinde barınma krizi yerini niteliksiz barınmanın krizlerine bırakmıştı. Çünkü okulların açılmasıyla üniversiteliler bir şekilde ya niteliksiz KYK yurtlarına ya fahiş fiyata özel yurtlara veya evlere ya da tarikat-cemaat yurtlarına yerleşmiş, yerleşemeyenler ise memleketlerine geri dönmüşlerdi. Dönemin başından itibaren memleketin dört bir yanındaki KYK yurt isyanları krizin derinleşeceğini çoktan belli etmişti. Ardından bir tarikat yurdunda kalan Mehmet Sami Tuğrul arkadaşımızın vahşice katledilmesi ve yine bir diğer sıra arkadaşımız olan Enes Kara’nın bulunduğu cemaat yurdunda arkasında bıraktığı intihar mektubuyla yaşamına son vermesi krizin derinleşen bir başka boyutunu da en net ifadesiyle gözler önüne serdi. Bu olanlar karşısında bir şekilde yapılan refleks eylemlerle hep birlikte bir tepki gösterildi. Fakat bu sadece bir tepkiyle sınırlı kaldı. Sıraladığımız bir dizi problem bugün hala daha çözülmüş değil ve günden güne artarak devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde, İzmir’de Karşıyaka Çarşı’da ekonomik krize ve yapılan fahiş zamlara karşı fatura zinciri adını verdiğimiz bir eylem gerçekleştirdik. Bu eylemle birlikte aslında zaten var olan ekonomik krizi bir kez daha teşhir ettik. Ardından “Geçinemiyoruz, barınamıyoruz, ödeyemiyoruz” diyerek 4 günlük kütüphane nöbetlerimize başladık. Kütüphane ve AVM’lerde gerçekleştirdiğimiz bir dizi eylemler son dönemde gelen fahiş zamlara ve üniversitelilerin yaşamını git gide zorlaştıran temel ihtiyaçlara dahi erişememe problemine karşı başlattığımız uzun soluklu mücadelenin ilk adımlarından biri oldu.
Önümüzdeki süreçte üniversitelilerin taleplerini görmezden gelip kulak tıkayanlara karşı bize bu yaşamı yaşamak zorunda bırakanların muhataplarını göstermek sokaklardan, yurtlara, kampüslere eylem deneyimlerimizi taşımak geçinemeyen milyonların sesini gençliğin eylemiyle sözüyle daha da görünür hale getirmek için daha da bir inatla yola koyulacağız. Bulunduğumuz koşullarda ne iktidarın vaat edebileceği bir şey ne de kötünün iyisi iktidar alternatiflerinin vaat edebileceği bir şey kalmamıştır. Sesimizi sokakta, kampüste bulunduğumuz her yerde duyurmak taleplerimizi gerçekleştirene kadar eylemlerimize devam edeceğimizin sözünü veriyoruz. Sanmasınlar ki gençliğin tüm halkın sorunlarına ön açıcı eylemleri, sloganları tozlu raflarda kalmıştır. Esas şimdi o raflardan deneyimlerimizi tekrar çıkartıp heybemizdekileri sokaktan kampüse dökme zamandır.
Sendika.Org (Derya Saadet)