Kadın Savunması, İzmir Adliyesi önünde bir araya gelerek Yargıtay’ın Hatice Kaçmaz dosyasında verdiği kararı kabul etmediklerini açıkladı
33 yaşındaki TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz, 13 Eylül 2014’te Orhan Munis isimli erkek tarafından Ankara’da bir parkta katledildi. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme failin “tutkulu sevgisi nedeniyle” Hatice’yi katlettiğini belirterek tasarlayarak öldürme suçundan ceza vermemiş ve indirim uygulamıştı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise yerel mahkemenin verdiği bu akıl dışı karara bir yenisini daha ekleyerek cinayetin “tasarlayarak” değil, “duygusal çöküntü ve anlık hiddet işlendiği”ni ifade etti. Bunun üzerine kadın örgütleri sosyal medyada tepkilerini dile getirdi. Kadın Savunması da İzmir Adliyesi önünde “Hayır, hayır demektir” diyerek açıklamalarda bulundu.
Açıklamayı Gizem Coşkun okudu. Coşkun şunları söyledi:
Biz bu erkek adaleti faillere verilen iyi hal indirimlerinden, AKP’nin sırtını sıvazladığı kadın düşmanlarından biliyoruz.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu nun bu kararı biz kadınların yaşam hakkına saldırıdır. Evlenmek istemediğimizde “Hayır” dediğimiz de öldürülmemizi meşrulaştıran bu kararı tanımıyoruz. faillere her gün cezasızlık ile güç veren yargının, kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidarın karşısına isyanımızla, öfkemizle, dayanışmamızla dikilmeye devam edeceğiz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na buradan bir kez daha sesleniyoruz, failleri aklamaktan vazgeçin. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın.
Hatice Kaçmaz için adalet, kadınların yaşam hakkı için güvencedir. O yüzden buradayız ve tüm kadınları bu davanın takipçisi olmaya, Hatice’nin sesi olmaya çağırıyoruz. Bizler bir kişi daha eksilmeyeceğimiz bir dünya için, birbirimizi yaşatma mücadelemizden, haklarımızdan, İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmeyeceğiz.
Açıklamadan sonra avukat Zerrin Şenyıl söz alarak şunları söyledi:
Genelgeler yayımlanıyor, yargı paketlerine boğuluyor ülke yeni düzenlemeler ile. Ancak değişen bir şey olmuyor. Çünkü sorun yasalarda değil. Yasalarımız yeterli. Sorun cezasızlık ve teşvik politikalarında. Yargıtay Genel Ceza Kurulu’nun almış olduğu bu son karar ataerkil şiddetin bir teşvik politikasına dönüştüğünü de gösteriyor. Tolstoy’un dediği gibi ‘Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.’ İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir kişinin kararıyla hukuksuz olarak çekilmesinden başlayarak kadına yönelik her türlü şiddet ve kadın cinayetlerine karşı adaleti sosyal medyada, sokaklarda, eylemlerde mi aramak zorundayız? Hukuk devletinde olması gereken bu mudur?
İlgili haber:
Sendika.Org