İyileşmeye giderken kanser riskiyle yüz yüze kalmak

Göztepe SSK için şöyle düşünebiliriz. Nezle ya da grip olduğu için hastaneye giden biri çok yakınında gerçekleşen yıkım sebebiyle ileride akciğer kanseri v.b hastalıklara yakalanma riskiyle oldukça yakın. Türkiye’de asbest kontrolü gerçeğini düşündüğümüzde Göztepe SSK için oldukça umutsuzum

İyileşmeye giderken kanser riskiyle yüz yüze kalmak

Göztepe SSK, İstanbul’un Anadolu Yakası’nın uzun bir dönem ziyaret ettiği meşhur ve köklü bir hastane idi. Şimdilerde yıkımına başlanmış, hemen yanına yeni bir şehir hastanesi iliştirilen, artık hizmet vermeyen bir hastane Göztepe SSK. Peki neden yazımın konusu bu hastane? Ya da başlığımda da belirttiğim iyileşiyorken kanser olma tehdidiyle yüzleşmek ne demek? Ve bu ikisinin bağı nerede kuruluyor? İşte yazım tam da bu sebeple var. Yıkılmaya başlanan bir hastane için; yıkım aşamalarında gerekli önlemlerin, ölçümlerin yapılıp yapılmadığı ya da göz ardı edilip edilmediğine dair bir bellek oluşturma çabası benimki. Öncelikle Göztepe SSK’nın tarihine biraz bakalım.

Yarım asırlık hastane Göztepe SSK

Göztepe SSK 4 Haziran 1972’de hizmete açılmış bir hastane. Köklü bir hastane tanıtımlarıyla karşımıza çıkan koskaca yapı neredeyse 50 yıllık. Hemen komşusu olan şehir hastanesi ise Göztepe SSK yıkımı gerçekleştirilmeden hasta kabulüne başlayan bir şehir hastanesi. Ve ismi Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi olan hastane, 5 Eylül 2020 tarihinden bugüne yüzlerce hastaya hizmet veriyor. Göztepe SSK’nın yıkımı ise 18 Eylül 2021 tarihinde başladı. Can alıcı nokta burada başlıyor. Her gün iyileşmek için, derdine çözüm bulmak için, özellikle de Covid-19 pandemi servisi bulunan bir hastaneye akın akın giden insanların olduğu bir dönemde yıkımına başlanan Göztepe SSK. Elbette risk oluşturan, üzerine düşünülmesi ve çalışılması gereken bir konu bu. Örneğin; bina yıkım öncesinde, yıkımı sırasında ve yıkım sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar Göztepe SSK için ne kadar uygulandı ya da uygulanıyor mu soruları ilk olarak akla gelenler.

Toz emisyonu, asbest ve kansere giden yolculuk

Hizmete açılma tarihini düşündüğümüzde aklımdaki ilk soru asbest kontrolü. Peki neden asbest? Ufak bir bilgiyle asbest nedir açıklamaya çalışayım. Isıya, basınca, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı, lifli bir yapıda olan silikat (magnezyum silikat, kalsiyum-magnezyum silikat, demir-magnezyum silikat) bileşimindeki mineralin ortak adı olan asbest, çimentoya karıştırılarak pek çok harcın içine giren bir madde. Aslında güzel bir tanıtımı var asbestin. Ama asbest 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Dünya Sağlık Örgütü tarafından kanserojen maddeler listesine alındı. 1990 yılında pek çok ülkede kullanımı yasaklandı. Ülkemize bu yasak epey geç bir tarih olan 2010’da geldi. Mikro ölçekli bir yapı olan asbest, havaya çok kolay yayılabiliyor ve asbesti gözle görmemiz imkansız. Ve bizler için her nefes alışımızda kolayca soluduğumuz, akciğerlerimize kadar inebilecek ve hasar bırakabilecek bir madde asbest. Asbestli yapı malzemelerinin yıkım öncesinde usulüne uygun olarak sökülerek yıkım mahallinden uzaklaştırılması gerekiyor. Göztepe SSK için şöyle düşünebiliriz. Nezle ya da grip olduğu için hastaneye giden biri çok yakınında gerçekleşen yıkım sebebiyle ileride akciğer kanseri v.b hastalıklara yakalanma riskiyle oldukça yakın. Türkiye’de asbest kontrolü gerçeğini düşündüğümüzde Göztepe SSK için oldukça umutsuzum.  Göztepe SSK özelinde asbest riski dışında dikkat edilmesi gereken çok husus var. Bir binanın yıkımı sırasında yapılması gereken noktalar neredeyse yok. Halbuki canlılar ve çevre sağlığı için yapılması gerekenler yönetmelikte çok açık belirtiliyor. Yönetmeliğe ve yapılanlara! bir bakalım.

Yönetmelik 2, uygulama belki 1, denetim 0

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 13.10.2021 tarih ve 31627 nolu Binaların Yıkılması Hakkındaki Yönetmelikte şöyle diyor: ” Yıkım faaliyetlerinde; insan sağlığını, can ve mal güvenliğini korumak esastır.” Esas ne kadar yazılsa da yönetmelik göstermelikte kalıyor çünkü 100 m içinde yeni hastane (Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi) ve yerleşim yerleri mevcut olan Göztepe SSK’nın yıkımına hiçbir önlem alınmadan başlandı.

Aynı yönetmelik “Yapılardaki, asbest ve benzeri tehlikeli kimyasal içeren imalatlar sökülüp uzaklaştırılmadan ve Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’ne göre seçici yıkım yapılmadan ana yıkıma geçilemez.” diyor ama kontrol yapıldı mı hiçbir bilgimiz yok.

Yönetmelik “Emniyet şartlarının sağlanması ve toz emisyonunun azaltılmasıyla, yıkım yapılacak binaların dış cephesi, yıkım tekniğine ve kullanılacak ekipmana uygun koruyucu iskele, yırtılmaz ve tutucu özelliğe sahip file ve benzeri malzeme ile koruma altına alınır.” diyor ama fotoğraflarını paylaşacağım yıkımda asla böyle bir önlem yok.

Yönetmelikten bir madde daha paylaşmak isterim. Yıkımlar sırasında en çok göz ardı edilen noktalardan biri. Kentsel dönüşüm ile tuz buz edilen binalarda da pek çok kez gözlemlediğimiz etrafa yayılan toz. Yönetmelik bu noktada da şöyle diyor. “Toz emisyonunun kontrolü amacıyla TS 13883 Toz Bastırma Sistemleri-Mekanik Özellikleri Standardına uygun toz bastırma sistemlerinin kullanılması zorunludur”. Yine bu maddeyle de yönetmeliğin uygulamaya geçilemediğini ya da geçilmediğini görüyoruz Göztepe SSK yıkımında.

Yönetmeliklerden konuşmaktan genel itibariyle kimse hoşlanmıyor ama yönetmelikler; hepimiz için, sağlıklı bir kentte yaşayabilmek adına uygulanması gereken noktaları adım adım anlatıyor bizlere. Yönetmeliklerle ilgili esas sorun denetimin sağlanmaması. Bu da ilgili bakanlıklara düşüyor ve görüyoruz ki 2020 itibariyle ülkemizde mücadele ettiğimiz Covid -19 pandemisi ile sınavı çoktan kaybetmiş bakanlıklar elbette sağlıklı bir yaşam için bir adım dahi atmıyor.

İklim kriziyle ilgili mücadelede Paris Anlaşması’nı yeni onaylayan ama daha fazla atık üreteceği beyanını veren Türkiye’nin; kentsel dönüşüm, binaların yıkımı ve temiz havaya erişimde sınıfta kalması beklenen acı bir gerçek.

Ufak bir fotoğraf çekmek isterim. Göztepe SSK bulunduğu konum itibariyle İstanbul’un hava kirliliğinin en çok görüldüğü yerlerden biri olan Fikirtepe ile komşu bir noktada. Hali hazırda hava kirliliğini önlemede, hepimizin temiz bir havaya erişimi için yapılmayan pek çok çalışma varken(başka bir yazının konusu olsun), bu kirliliği arttıracak ve insan ve çevre sağlığını düşünmeden hareket edilen bir yıkımı birlikte yorumlayıp bu fotoğrafı hafızalarımıza atalım.

Denetimin olmadığı yerde ne uygulamanın bir anlamı kalıyor ne de yönetmeliklerin. Bizlere de iyileşme umuduyla gitmeye çalıştığımız bir hastanede, çok uzak değil yakın bir zamanda akciğer kanseri teşhisi yapılabilmesi kalıyor. Oysaki sağlıklı, temiz, herkes için erişilebilir temiz bir hava, sağlıklı bir yaşam hepimizin hakkı.


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur