Cumartesi Anneleri 886. haftada Hasan Ocak için adalet istedi

886. haftada Cumartesi Anneleri'nin adalet istediği kişi Hasan Ocak'tı

Cumartesi Anneleri 886. haftada Hasan Ocak için adalet istedi

Gözaltındaki kayıpların akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nin adalet nöbeti 886. haftada devam ediyor. 886. haftada Cumartesi Anneleri’nin adalet istediği kişi Hasan Ocak’tı. Hasan Ocak, Cumartesi Anneleri nöbetlerinin de simge isimlerinden biriyid. 1995 yılında eve gelirken annesini telefonla arayan Ocak’tan bir daha haber alamadı.

Ocak’ın simge olmasının en önemli sebebi, ailenin yaptığı kampanyanın medyada geniş yer bulmasıyla gözaltındaki kayıpların da gündeme getirmesiydi. Kampanyanın ardından iki ay sonra Ocak’ın ağır işkence görmüş bedeni kimsesizler mezarlığında bulundu.

Cumartesi Anneleri, 886. haftada yaptıkları açıklamada süreci şöyle anlattı:

30 yaşındaki Hasan Ocak, atama bekleyen bir öğretmendi. Bu bekleme sırasında da Beyazıt’taki bir iş hanında çay ocağı işletiyordu. 21 Mart 1995 tarihinde akşamüzeri annesini telefonla arayarak “Balık alacağım, akşam yemek hazırlama” dedi. Avcılar’daki evine gitmek için işyerinden ayrılan Hasan’dan bir daha haber alınamadı.

Hasan’ın gözaltına alındığını ancak bu durumun inkar edildiğini kamuoyuna açıklayan ailesi, savcılığa başvurarak oğullarının akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu.

Bunun üzerine dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, suçlu olarak aranmadığını açıkladılar.

Oysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan iki kişi Hasan’ı şubede gördüklerini, iki kişi de Hasan’ın ismini emniyetteki parmak izi listesinde okuduklarını açıkladı. Newroz nedeniyle gözaltında tutulan başka bir tanık ise şubedeyken bir hareketlilik olduğunu ve polislerin “Hasan Ocak getirildi” diye aralarında konuştuklarını aktardı.

Büyük bir kampanya yürüten aile, Hasan’ın gözaltında kaybedilmek istendiğini kamuoyuna duyurdu. İlk kez bir kaybedilme iddiası yaygın medyanın gündemine girdi, ana haber bültenlerinde yer aldı. 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Hasan’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine “meçhul kişi” olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Olayla ilgili düzenlenen resmi rapor Hasan’ın işkence ile öldürüldüğüne işaret ediyordu. Olay yeri tutanağı ise bulunduğunda kimliğinin, kemerinin, saatinin, ayakkabı bağcıklarının olmadığını ve ellerinde parmak izi alınırken kullanılan mürekkep lekeleri olduğunu kayıt altına alarak, onun gözaltında bulunan kişilere uygulanan rutin işlemlerden geçtiğini kanıtlıyordu.

Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak Ocak’ın gözaltındayken uygulanan işkence ve darptan dolayı öldüğünü, Devletin Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini söyledi. Ve Ocak Ailesi’ni ziyaret ederek Emine Ocak’tan devlet adına özür diledi.

AİHM, Hasan Ocak’ın kaybedilmesi ve ölümüyle ilgili koşulların belirlenmesi için yeterli ve etkin bir soruşturma yürütülmediğini tespit ederek Türkiye hakkında ihlal kararı verse de, Ocak Ailesi’nin iç hukuktaki tüm girişimleri sonuçsuz bırakıldı. Dosya 27 yıldır Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın tozlu raflarında bekletilmeye devam ediyor. 27 yıldır Hasan’ı kaybedenler cezasızlık zırhıyla korunuyor.


Sendika.Org

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur