Özel okullardaki öğretmenlerin bir araya geldiği, sosyal medya kampanyaları yaptığı, sorunlarını gündemleştirdiği, yer yer velilerin de desteğini alabildiği süreci, öğretmenlerin bu süreçte başvurduğu, ortak toplantılar yaptığı Özel Sektör Öğretmenler Sendikası’nın Başkanı Eren Edebali’yle konuştuk. Edebali, öğretmenlerin taleplerini gündemleştirmesinin önemli olduğunu ifade ederken mücadele hattının sendika üyeliğinin ötesine geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor
Özel eğitim kurumlarındaki öğretmenlerin düşük ücret dayatması başta olmak üzere yaşadıkları çeşitli sorunlar gündeme geldi. Bahçeşehir Koleji öğretmenlerinin yaşadığı sorunlara karşı itirazlarını dile getirmesi gündem olunca çeşitli okullardan benzer durumların yaşandığı ortaya çıktı.
Özel okullardaki öğretmenlerin bir araya geldiği, sosyal medya kampanyaları yaptığı, sorunlarını gündemleştirdiği, yer yer velilerin de desteğini alabildiği süreci, öğretmenlerin bu süreçte başvurduğu, ortak toplantılar yaptığı Özel Sektör Öğretmenler Sendikası’nın Başkanı Eren Edebali’yle konuştuk.
Edebali, öğretmenlerin taleplerini gündemleştirmesinin önemli olduğunu ifade ederken mücadele hattının sendika üyeliğinin ötesine geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Özel sektörde çalışan öğretmenlerin gündeme gelen sorunları yeni sorunlar mı? Yeni değilse bu gündem neden bir anda patlak verdi?
Aslında sorunlar hep vardı. Ama pandemiyle beraber, her kesim gibi özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin sorunları da derinleşti. Özellikle son süreçte yaşanan yoksullaşmanın da bir etkisi oldu.
Bunun yanında bir süredir yürüttüğümüz örgütlenme mücadelemiz, sendikamızın kurulmasıyla yeni bir aşamaya da geldi. Özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin artık taleplerini dillendiren, eyleme geçebilen bir sendikası var. Bu örgütlülük de çeşitli yerlerdeki öğretmenlerin harekete geçmesini teşvik etti. Sendikamızın üyesi olmayan ya da bizden ayrı duran öğretmenler de mevcut hareketlilik içerisinde bir araya gelmeye başladı ve sendikamıza ulaştılar.
Bir diğer faktör ise son dönemde yaşanan işçi eylemlerinin yarattığı motivasyon. Öğretmenler sosyal medyada Trendyol işçilerini, eyleme geçen ve kazanım elde eden işçileri gördüler ve kendi taleplerini yükseltme cesareti gösterdiler.
Bu hareketliliğin başlangıç yerinin Bahçeşehir Koleji olmasının da bir etkisi oldu. Bahçeşehir Koleji nüyük bir kurum. Çok sayıda öğretmen çalışıyor kurumda. Kampanya başlatılınca aynı sorundan muzdarip çok öğretmen olunca da hızlı yaygınlaştı. Oradaki öğretmenler sendikamızla da temasa geçti. Hem sosyal medya kampanyası hem de sendikayla temasa geçmek bir model oluşturdu ve diğer okullara da örnek oldu. Bahçeşehir Koleji’nin ardından pek çok okulda da benzer süreçler işledi. Her okul, bir sonrakini tetikledi. Zaten sorunlar da hep benzer.
Öğretmenlerin sorunları ve taleplerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Okullarda öğretmenlerin sorunlarına ve taleplerine baktığımızda büyük bir ortaklık görünüyor. Yani sanki farklı okullardaki öğretmenlerin ayrı ayrı sorunları gibi görünüyor ama geniş kapsamlı bir sorun. Biz sendikamızı kurarken taban maaş kampanyası başlatmıştık. Özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin en büyük problemlerinden biri bu. Bugün yeni çıkarılan öğretmenlik meslek kanunu içerisinde özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlere yönelik bir düzenleme olsaydı ya da öğretmenlerin taban maaşı yasalarla belirlenmiş olsaydı böyle bir sorun zaten oluşmazdı. Bu yaşanan hareketlilik bizim taban maaş kampanyamızın ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor.
Bu sorun ayrı ayrı işyerlerinde yürütülecek mücadelelerle çözüme kavuşturulamaz. İşveren inisiyatifinin olduğu zaman böyle durumlar açığa çıkıyor. Ayrı ayrı okullarda yürütülecek mücadelenin yanı sıra bu sorunun önüne geçebilecek yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekir.
İşverenlerin tepkisi nasıl oldu?
Özel okullardan çıkan haberler olunca okul yönetimleri öğretmenler odasın sendika üyesi öğretmenleri aramaya başladı. Öğretmenlerin ağzını arayıp kimin sendikaya katıldığını öğrenmeye çalışıyorlar. Klasik işveren tepkisi.
Bunun yanı sıra öğretmenlerin üzerine yürüyen yöneticiler oldu. İşten atmakla tehdit ettiler. Bu sektörde iş bulamamasını sağlamakla tehdit eden yöneticiler de oldu.
Özgün örnek olarak özellikle küçük şehirlerdeki tehditleri verebilirim. Bu okullardan haberler çıkınca ya da sosyal medya paylaşımları yapılınca mafyatik ilişki ağlarından tehditler almaya başladık. Sendikamızın yönetim kurulu üyeleri telefonla tehdit edildi. “Kim olduğunuzu, ne yaptığınızı biliyoruz. Ayağınızı denk alın” gibi tehditler aldı arkadaşlarımız. Tabii ki bu tehditler karşısında da mücadelemizden vazgeçmedik.
Öğretmenlerin gündeme gelen sorunlarına karşı nasıl bir mücadele hattı şekilleniyor?
Öğretmenlerin bir araya gelip sorunlarını ve taleplerini dile getirmesi iyi bir şey. Bu süreçte sendikamız da bir çekim merkezi haline geldi. Ocak ayındaki istatistiklerde 600 civarında üyemiz vardı. Bahçeşehir’deki hareketlilik gündem olduktan sonra 180 öğretmen üye oldu. Bunun yanı sıra açtığımız Whatsapp ve Telegram gruplarına da çok sayıda öğretmen katıldı. Bu hareketlilikte önemli bir odak olduğumuzun da bir göstergesi.
Ama sendikaya üye olmanın yeterli olmadığını düşünüyorum. Sendika üyeliğinin ötesinde işyeri komisyonlarının kurulması gerekiyor. Şu anda bizimle temasa geçen okullarda buna dair adımlar atmaya başladık. İşyeri toplantıları yapıp işyeri temsilcileri seçiyoruz.
Bize şöyle mesajlar da geliyor: “Hep Bahçeşehir’e bakıyorsunuz. Bizimle de ilgilenin.” Buradaki öğretmen arkadaşlarımıza sendikanın buradaki varlığının kendileri olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Sendika ya da örgütlülüğümüz, oradaki arkadaşlarımızın faaliyetiyle anlam kazanacak. Bu anlayışın kazandırılması gerekiyor.
Söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
İşverenlere karşı mücadele elbette devam eder ama biz muhatap olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nı alıyoruz. Bakanlık konuya el atmalı çünkü şu anda ertelenemez, kaçılamaz sorunlar birikti bu alanda. Bakanın kendisi de bu sorunlardan kaçamayacağını biliyor.
İki çağrıyla sözlerimi bitireyim. Birinci eğitim hareketindeki tüm bileşenlere. Kamuda çalışan öğretmenlere de önemli bir rol düşüyor. Eğitim Sen’den de bu konuda beklentimiz var. Bakanlığı ve patronları sıkıştıracak, yasal düzenlemelerin çıkmasını sağlayacak kazanımlar için eğitim hareketinin tüm bileşenlerinin bu gündeme müdahil olması gerek.
İkinci çağrımız ise öğretmenlere. Kısa zamandaki çalışmamız ezberleri bozuyor. Öğretmenler örgütlenemez diyorlardı. Kısa zamanda sendikamızı kurduk, kampanyalar yaptık. Şimdi de bu hareketlilikte odak noktası olduk. Çabalarımızla yeni bir mücadele yolunu şekillendiriyoruz. Tüm öğretmen arkadaşlarımızı da örgütlenmeye çağırıyorum.
Sendika.Org (Söyleşi: Tankut Serttaş)