Kadınlar Birlikte Güçlü'nün çağrısıyla Kadıköy'de Khalkedon Meydan'da bir araya gelenler 14 Şubat dolayısıyla eylemdeydi
Kadınlar Birlikte Güçlü tarafından “Biz kadınları her geçen gün biraz daha yoksullaştıran, emeğini sömüren, dünyayı değiştireceğiz dedikçe bizi şiddetle kendi sınırlarına, kendi aşk anlayışına hapsetmeye çalışan heteropatriyarkaya karşı feminist isyandayız!” diyerek yapılan çağrı için 14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla öldüren sevgi istemeyen kadınlar yasak elmanın tadına beraber bakmak için Kadıköy Khalkedon Meydan’da buluştu.
Kadınlar eylemde “Aşk eski bir yalan, emeğimize el koyan” yazılı pankartı açarak sık sık “Gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, gelsin cop; inadina isyan, inadina isyan, inadina özgürlük”, “Hediye değil eşitlik, tek taş değil özgürlük”, “Eşitlik olmadan aşk olmaz”, “Kadinlar birlikte, birlikte güçlü” ve “Öldüren sevgi istemiyoruz” sloganlarını attı.
“Aşk eski bir yalan, Adem ve Havva’dan kalan, emeğimize el koyan diyoruz”
Basın metnini okuyan Bilen Sevda Könen şunları söyledi:
Aşk eski bir yalan, Adem ve Havva’dan kalan, emeğimize el koyan diyoruz; emeğimizi, bedenimizi sömüren, aşk adı altında bu şiddeti ve sömürüyü romantize eden, onlardan kâr eden heteropatriyarkal kapitalist düzeni protesto ediyoruz.
Şiddetin ve sömürünün “bahanesi” haline gelen normalleştirme çabalarını bir kez daha buradan teşhir ediyoruz. Alt tarafı bir elma yiyoruz beraber; sonra kara sevda diye, ölümüne aşk diye, çılgın aşık, gözü dönmüş aşık, kıskanan aşık diye hayatlarımıza ipotek koymaya kalkıyorlar. Yetmiyor, birtakım aşk masallarının ardından eşitsiz ev işi, bakım emeği çıkıyor. Ütüsüydü, çamaşırıydı, bulaşığıydı, yemeğiydi, çocuk bakımıydı derken her gün evde erkeklerden 4 saat fazla çalışan biz kadınların emeği görünmez, bedava, ‘aile’ denen yapıya içkin. Bu da yetmiyor, bu sömürü düzenine hayır dediğimiz için, ayrılmak istediğimiz için, barışma ya da arkadaşlık teklifini reddettiğimiz için öldürülüyoruz. Kendi hayatlarımıza dair karar vermek istediğimiz için öldürülüyoruz. Cinsel yönelimimizle, cinsiyet kimliğimizle, türlü aşklarımızla var olmak istediğimiz için şiddete uğruyoruz, öldürülüyoruz. Bu şiddetin karşısında hayatta kalmaya çalıştığımızda, ölmemek için öldürmek zorunda kalınca meşru müdafaa yok sayılıyor, sonumuz cezaevi oluyor. Cezaevinde de, pandemiyle gittikçe ağırlaşan izolasyon, yoksullaşma, yalnızlaştırma, keyfi uygulamalarla ölüme terk etme sistemi işliyor.
“Bize hediye diye aldıkları, aslında ev içindeki yerimizi bildiren o elektrikli ev aletleri bile artık çalıştırılamıyor”
Patriyarkal kapitalizmin ve heteronormativitenin dayattığı bu öldüren, sömüren “aşka” razı olmadıklarını söyleyen Könen şöyle devam etti:
Başka türlü bir aşk mümkün demek için, eşit ve özgür bir yaşam için mücadeleye devam ediyoruz. Bizler biliyoruz ki aşk eşitler arasında yaşanır. Yani eşitlik yoksa aşk da yok!
Yılın her günü şiddet ve sömürüye, eşitsizliğe karşılık yılın bir günü hediyeyle mutlu olun diyor bize heteropatriyarkal kapitalizm. Ama ne kalpli balonlar, ne tektaş yüzükler, ne elektrikli robotlar eşitliğin, özgürlüğün bedeli olabilir. Ayrıca, her 14 Şubat’ta olduğu gibi bu 14 Şubat’ta da bize “hediye” diye aldıkları, aslında ev içindeki yerimizi bildiren o elektrikli ev aletleri bile artık çalıştırılamıyor. Çünkü elektrik faturası yüksek, emeğiyle aradaki farkı kapatması beklenen yine biz kadınlarız. Artan ve derinleşen ekonomik krizin faturasını ödemeyi reddediyoruz!
Kadın emeğini ancak “aile bütçesine katkı” olarak gören ve böylece değersizleştiren, düşük ücret veren, güvencesiz kılan erkek sermaye ve patriyarkal düzen bizi barınabilmek için, geçinebilmek için aileye mahkum ediyor. Bir yandan da ücretsiz ev içi emeğimizi ve bakım emeğimizi gasp ederek sırtımızdan geçiniyor. Bizi yoksullaştırırken aşk masallarının öte yüzünde ilk yaptığı nafaka hakkımıza göz dikmek oluyor. Ama biz tüm kazanımlarımıza olduğu gibi nafaka hakkımıza da sahip çıkıyoruz, asla vazgeçmiyoruz.
“Lilith’in dinmeyen isyanı bugün hala ayakta ve burada”
Açıklamanın sonunda şunlar söylendi:
Hayatı sokaklarda, gecelerde, evlerde, işyerlerinde, okullara bize dar eden erkeklerin erkek devletten, erkek adaletten güç bulduğunu iyi biliyoruz. Erkek devlet, ona başkaldıran herkesi dil kopartma söylemiyle tehdit ederken hatırlatıyoruz: Lilith’in dinmeyen isyanı bugün hala ayakta ve burada!
Bu 14 Şubat’ta bir kez daha sesleniyoruz: Dünyayı değiştireceğiz dedikçe bizi şiddetle kendi sınırlarına, kendi aşk anlayışına hapsetmeye çalışan heteropatriyarkaya karşı feminist isyandayız! Birlikte güçlüyüz!
Aşkın kutsandığı 14 Şubat'ta Kadıköy Khalkedon Meydan'da bir araya gelenler: "Hayır, hayır demektir"https://t.co/aD3S0XwRDV pic.twitter.com/jx9o74AIuk
— sendika.org (@sendika_org) February 14, 2022
"Bize hediye diye aldıkları aslında ev içindeki yerimizi bildiren o elektrikli ev aletleri bile artık çalıştırılamıyor. Çünkü elektrik faturaları çok yüksek ve emeği ile aradaki farkı kapatması gereken yine biz kadınlarız."https://t.co/aD3S0XwRDV pic.twitter.com/H7Vo2W3xuw
— sendika.org (@sendika_org) February 14, 2022
"Seven erkek kıskanırmış, niyeti o değilmiş, seviyorsam saçımı süpürge etmeliymişim, aşk sadece kadınla erkek arasında yaşanırmış, lezbiyen mezbiyen öyle bir şey yokmuş, öyle bir adam değilmiş yapmazmış, kol kırılsa yen içinde kalırmış"
-Palavra, palavra!https://t.co/aD3S0XwRDV pic.twitter.com/kJDVYMC1cK— sendika.org (@sendika_org) February 14, 2022
Sendika.Org