“Güvenlik ve arşiv soruşturması” gerekçe gösterilerek işten çıkarılan Türkan Albayrak önce işine geri döndü, sonra da eylemlerinde hukuksuzca gözaltına alındığı için verdiği hukuk mücadelesini kazandı
Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde çalışan Türkan Albayrak 15 Ağustos 2018 sabahı “güvenlik ve arşiv soruşturması” bahanesiyle işten atılınca Sarıyer Kaymakamlığı’na yakın mesafedeki Öğretmenler Parkı’nda tek başına her gün oturma eylemine başladı. 200 eylemin 102’sinde gözaltına alındı. 22 ay direndi. Sonunda işe dönüş davasını kazandı.
KRT’nin haberine göre Albayrak verdiği ikinci hukuk mücadelesini de kazandı. İfade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının anayasal ve uluslararası güvenceleri bulunduğunu, barışçıl bir eylem yaptığını, kamu düzenini bozmadığın, herhangi bir şiddet olayı yaşanmadığını, kendisine uygulanan kolluk müdahalelerinin ve idari cezaların haksız olduğunu vurgulayarak ettiği itirazların tamamı reddedilince 2019 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme inceleme sonunda yaptığı değerlendirmede Albayrak’ı haklı buldu.
AYM kararında şu tespitlere yer verdi:
Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır.
Kamu otoritesinin ve bunun bir sonucu olan ceza verme yetkisinin keyfî ve hukuk dışı amaçlarla kullanılmasının önlenebilmesi, kanunilik ilkesinin katı bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olabilir.
Bir idari yaptırım kararının uygulanabilmesi için daha önceden ilan edilmiş bir emrin varlığı ve kişilerin bu emre aykırı davranışlarının tespiti gerekir.
Somut olayda ise başvurucunun eylemlerini gerçekleştirdiği tarihlerde usulüne uygun şekilde ilan edilmiş bir emrin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Buna karşın somut olaylarda hâkimliklerin oturma eylemi yapan başvurucunun eylemini sona erdirmesi için yapılan ihtarlara uymamasını 5326 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenen emre aykırılık kabahatinin oluşmasında yeterli kabul ettiği görülmektedir.
Sonuç olarak başvurucunun 5326 sayılı Kanun’da kabahat olarak öngörülen emre itaatsizlik fiilinin somut olayda unsurları oluşmaksızın kamu makamlarınca yoruma dayalı olarak idari para cezası ile cezalandırılması nedeniyle müdahalenin kanunilik şartını karşılamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi değerlendirme sonunda şu hükmü kurdu:
İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere derece mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
Toplam 8.875,20 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/12/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sendika.Org