İzmir Emniyeti’nin üniversitelilere yönelik taciz ve ajanlaştırma girişimlerine karşı Eğitim-Sen 3 Nolu Şube’de basın açıklamayı yapan Öğrenci Kolektifleri ve Üniversiteli Feminist Kolektif üyesi üniversiteliler, “Resmi-sivil faşist çetelerin bu ucuz hamlelerine karşı örgütlü gücümüzle alanlarda olmaya devam edeceğiz” dedi
İzmir’de Öğrenci Kolektifleri ve Üniversiteli Feminist Kolektif üyesi üniversitelilere yönelik polis tacizi ve ajanlaştırma girişimlerine karşı Eğitim-Sen 3 Nolu Şube’de basın açıklaması yapıldı.
Açıklamaya Halkevleri, Kadın Savunma Ağı, SGDF, Kaldıraç, Öğrenci İnisiyatifi, YDG, İHD, TİP, İMECEDER ve Eğitim-Sen 3 Nolu Şube üye ve yöneticileri destek verdi.
Açıklamayı okuyan Öğrenci Kolektifleri’nden Zehra Akbıyık, iktidarın içerisinden çıkamadığı, kendini meşrulaştıramadığı süreci geçici çözümlerle, ırkçı, gerici ve faşist saldırılarla aşmaya çalıştığını ifade ederek, “Fakat artık bu yöntemleri de işlemiyor. Oluşabilecek herhangi bir isyana dair derin bir korkusu olan iktidar, bu korkusunun sonucu olarak çözümün sokakta olduğunu gösteren, dillendiren feministlere, sosyalistlere saldırıyor” dedi.
İktidarın bu saldırılarından birinin geçtiğimiz günlerde üniversitelilere karşı yapıldığını ifade eden Akbıyık, yaşanan süreci şu şekilde aktardı:
Birkaç gün önce arkadaşlarımızın önü polis kimliği gösteren kişiler tarafından kesildi. Kendilerinin Akpli-faşist polis olmadığını söyleyen kişiler, arkadaşlarımıza ajanlaştırma girişiminde bulunmuştur. Daha sonra “sana son bir şans vermek istiyorum” mesajları ile arkadaşlarımızı taciz etmeye devam etmiştir. Aynı özel telefon numarası ile arkadaşlarımızın aileleri aranmış, ailelerimiz ile katıldığımız eylem görüntüleri paylaşılmış, “şu an nerede ne yaptığını biliyoruz” şeklinde ailelerimiz tehdit edilmiştir.
Mücadele tarihimiz boyunca sıkça karşılaştığımız ve şu anda da devam eden ajanlaştırma politikaları, devrimcileri sindirme, hedef gösterme ve türlü yıldırma politikaları, gençliğin faşizme karşı inatçı ve örgütlü mücadelesini büyütmekten başka bir duruma sonuç vermedi vermeyecek. Bizler devletin ve onun maşaları olan resmi-sivil faşist çetelerin bu ucuz hamlelerine karşı örgütlü gücümüzle alanlarda olmaya devam edeceğiz.
Üniversitelere atadıkları kayyumlarla, kadın ve LGBTİ+ kulüplerini kapatan, bizleri geleceksizlik ve işsizlik ile baş başa bırakan, pandemi sürecini yönetemeyen, İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek kadınların ve LGBTİ+ların yaşam haklarına saldıran AKP’nin bu politikalarına karşı sokakları, kampüsleri, meydanları dolduran ve hedef alınan üniversiteliler olarak; Özerk, demokratik ve feminist üniversiteyi savunan, kayyumlara, kadın ve LGBTİ+ düşmanlarına direnen, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan, nefrete inat yaşasın hayat diyen biz üniversiteliler buradayız.
Ayrıca, “İnsan Hakları Derneği’ne gidiyorlar, bize bir şey olmaz, onların başı yanar” cümlelerinden de biliyoruz sırtlarını dayadıkları faşist iktidardan aldıkları geçici güç ile böyle rahat olduklarını. Ancak gün geçtiğinde sığındıkları limanlar devrimciler tarafından alaşağı edildiğinde o zaman kimlere neler olacağını bizler biliyoruz
Buradan İçişleri Bakanlığı’na, İzmir Valiliği’ne ve bizleri bu ucuz yöntemlerle sindirebileceğini sanan polislere bir kez daha söylüyoruz; Bizleri takibe alarak, gözaltı veya tutuklamalarla, hedef göstermeye çalışarak sindiremezsiniz. Devrimci gençliğin sesini yükseltmesine türlü yöntemlerle mani olamadınız, olamayacaksınız da! Devlet karşımıza hangi politikayla çıkarsa çıksın, saldırılarını ne kadar artırırsa artırırsın karşısında tarihini geçmişten ve bitmeyen mücadelesinden alan örgütlü bir devrimci gençlik var.
İlgili haberler:
Sendika.Org