Bir gün, tam olarak 14 Haziran 2018’de, bir şey oldu ve Emine Hanım’ın hayatı altüst oldu, o zamandan beri büyük acılar çekmekte, ama ‘adalet’ istemekten vazgeçmiyor. Resimlerine dikkatle baktığınızda çektiği acılarla katılaşmış, sertleşmiş bakan ama görmüyormuş gibi gözleri olan bir yüzü var, sanki hayatı bir ana sabitlenip kalmış oradan öteye geçemiyor
Emine Şenyaşar 9 Mart 2021’den beri oğlu Ferit Şenyaşar ile Urfa Adliyesi’nin önünde adalet talep ederek oturuyor. Önce Adliye’nin önüne oturmasına müsaade edilmedi, bunun üzerine, başkalarının en az göreceği, Adliye ile ilişkilendirilmesi zor olan, en az farkına varılabileceği, ‘müştemilat’ denilen bir ek binanın önünü gösterdiler, orada oğluyla oturmaya devam etti, hâlâ da ediyor. Şimdiye kadar, uğradıkları çeşitli haksızlıklar yüzünden şehrin ortak mekânlarında, herkesin görebileceği yerde şikâyetini-talebini dillendiren, başkalarının duymasını sağlamaya çalışan mağdur edilmiş insanlar oldu. Emine Hanım, onlara benzemiyor, eminim kendisi de Urfa’nın ortasında haftalarca, aylarca eylem yapacağını aklından bile geçirmezdi.
Bir zamanlar eşi ve dört oğlu ile Urfa’nın Suruç ilçesinde yaşıyordu, bütün ailesi yanında, eşi ve çocuklarının işlettiği bir de dükkanları vardı. Muhtemelen hiç bitmeyen günlük işleriyle haşır neşir, hayatından genel olarak memnun (en önemlisi hepsinin bir arada olması değil miydi?) yaşıyordu. Sonra bir gün, tam olarak 14 Haziran 2018’de, bir şey oldu ve Emine Hanım’ın hayatı altüst oldu, o zamandan beri büyük acılar çekmekte, ama ‘adalet’ istemekten vazgeçmiyor. Resimlerine dikkatle baktığınızda çektiği acılarla katılaşmış, sertleşmiş (sanki aklı bambaşka bir yerdeymiş gibi olduğu için) bakan ama görmüyormuş gibi gözleri olan bir yüzü var, sanki hayatı bir ana sabitlenip kalmış oradan öteye geçemiyor.
O gün, zaten AKP Urfa Milletvekili olup, yaklaşmakta olan seçimlerde yeniden aday olan İbrahim Halil Yıldız esnaf ziyaretleri yapmaktaydı. Gerisini HDP’nin hazırladığı “Ön Rapor”dan[1] özetliyorum:
Esvet Şenyaşar Suruç’ta dükkânı olan bir esnaf ve dört oğlu var: Adil, Fadıl, Celal ve Ferit. İbrahim Halil Yıldız, AKP Urfa Milletvekili ve yapılacak seçimlerde yine aday, Mehmet Şah Yıldız adında bir kardeşi var. 12 Haziran 2018’de İbrahim Halil Yıldız ve yanındakiler dükkâna geldi, tartışma yaşandı ama bir şey olmadı. 14 Haziran 2018’de tekrar geldiler. Vekil adayı Yıldız, yanındaki heyet ve silahlı korumalarıyla birlikte sokakta esnaf ziyaretindeyken Esvet Şenyaşar’ın dükkânına tekrar girdi. Adil Şenyaşar, “Kadın müşteriler var, içeri girmeyin” dedi. Bunun üzerine İbrahim Halil Yıldız, “Biz namussuz muyuz?” diye cevapladı. Kardeşi Mehmet Şah Yıldız da Adil Şenyaşar’ı tokatladı. Bunun üzerine tartışma büyüdü, İbrahim Halil Yıldız’ın koruması Adil Şenyaşar’ı bacağından yaraladı. Fadıl Şenyaşar Yıldız’ın yakınlarına ve korumalarına ateş açtı. Mehmet Şah Yıldız, Celal Şenyaşar ve Fadıl Şenyaşar yaralandı.
Adil ve Celal Şenyaşar ile Mehmet Şah Yıldız, Suruç Devlet Hastanesi’ne, Fazıl Şenyaşar Urfa’daki Balıklıgöl Hastanesi’ne kaldırıldı. Vekil’in kardeşi Mehmet Şah Yıldız hastaneye vardıklarında öldü. Esvet Şenyaşar çocuklarını görmek için yürüyerek Suruç Devlet Hastanesi’ne gittiğinde Yıldız’ın yakınları oradaydı.
Yıldız’ın yakınları ve korumaları Celal Şenyaşar’ı tedavi odasında doktorların gözü önünde bıçakla, Adil Şenyaşar’ı hemşire ve doktorların gözü önünde tabancayla öldürdüler. Hastaneye gelen baba Esvet Şenyaşar linç edilmek üzere saldırıya uğradı, tüp ve benzeri metallerle kafasına vuruldu, kesici aletlerle üzerine saldırıldı, yaralı olarak Gaziantep’e hastaneye götürüldü. Oğulları Celal ve Adil defnedilirken o da hastanede hayatını kaybetti. Balıklıgöl Hastanesi’ne kaldırılan Fadıl Şenyaşar taburcu edilir edilmez “kasten adam öldürme, ruhsatsız silah ve mermi taşıma, yaralama” suçlarıyla tutuklandı.[2]
9 Eylül 2021’de, annesi Emine Şenyaşar ile adalet nöbeti tutmakta olan Ferit Şenyaşar, yasal durum hakkında şu bilgiyi verdi: “Tek olay ama iki ayrı dava var, dükkanımızda yaşanan olayda kardeşime 37 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Hastanede kardeşlerim, babam öldürüldü ama ortada dava yok. 8 savcı değişti, sadece bir savcı dava açmaya cesaret etti, ‘23 kişinin olaya karıştığını tespit ettim, birilerinin kellesi gidecek,’ dedi, davayı açmadan görev yeri değiştirildi. Hastanede göz göre göre katliam yapıldı. Organize eden AKP MV Halil Yıldız’ın abisiydi, Vekil de olayların içinde yer alıyordu. Sırf bu yüzden hiçbir savcı dava açmıyor, dosyaya atanmak istemiyor.”[3]
Emine Şenyaşar’ın tek bir isteği var, darmadağın olan hayatından ve sevdiklerinden kalanı kurtarabilmek ve onları yanına alarak, gözünü üstlerinden ayırmadan yaşamının geri kalanını sürdürmek. “Ben sadece adalet istiyorum. Bu nasıl adalet? Oğlum cezaevinde, 3 yıl 3 aydır tek kişilik hücrede tutuluyor. Ben oğlumun serbest bırakılmasını talep ediyorum. Bu katliamı yapanlar serbest geziyor. Bu nasıl devlet? Ailemdeki herkes öldürülmek istendi, ancak bunu yapan milletvekili yapıldı.” … “Gözlerim artık görmüyor, kalbim sıkışıyor. Ayağımdan ameliyat olmam gerek, ancak oğlum bırakılmadan hiçbir tedaviyi kabul etmiyorum… Bu nasıl zulüm? Bu zulüm nereye kadar sürecek?… Hastanedeki katliamın görüntülerini saklıyorlar. 6 aydır burada oturuyorum, oğlum serbest kalmadan gidip evde oturamam.”[4]
Şenyaşar ailesi, Kürdistan’daki iktidar blokunun egemenliğine itiraz edenlere karşı kullandığı, çoklu baskıyla karşı karşıya geldi. Bu iktidar blokunun içinde büyük toprak sahipliğine dayalı ağalık, ağalık ile ittifak halinde siyasal temsiliyet kazanabilen sağ partiler ve iktidarlar var. Elbette ideolojik ayağı da cemaatler, tarikatlar ve onlardan beslenen koyu dindarlık. HDP’nin yükselişi ile beraber, AKP iktidarının desteğiyle, Urfa’da bu bileşenlerin hepsi daha güçlenmiş ve daha agresif hale gelmiş. Bu ittifakın insanlar üzerinde yoğun çıplak şiddete dayalı, dinci ideoloji ve gelenekler tarafından meşrulaştırılan bir tahakkümü var. Bu tahakkümün çeşitli yanları var, tek bir alanı, sadece siyaset alanını ait değil, toplumsal yaşamın her yanını sarmalamış bir tahakküm. Farklı alanlardaki bu baskıların hepsini birden sürdürerek ve en ufak bir itirazla karşılaşırsa hiç tereddüt etmeden şiddet kullanarak hakimiyetini devam ettiriyor. Kürt egemen sınıflarının siyasal ve ideolojik olarak en gerici katmanlarıyla AKP-MHP iktidar bloku arasında sıkı bir ittifakı var. Yargı ve güvenlik başta olmak üzere kurumların zayıflaması, yasasızlığın artması bu katmanların işine yarıyor. İktidar blokunun seçim kaygıları çekirdek taraftarlarının bütün gayri nizami tutumlarına müsamaha gösterilmesine yol açtı. Muhalif olanlara karşı kullandıkları baskı ve şiddet daha pervasız hale geldi. HDP seçmeni olan dar gelirli Şenyaşar ailesinin Suruç’ta Yıldız’larla girdiği herhangi bir tartışmadan ve sonucunda ortaya çıkacak adalet arayışından bir sonuç elde etmesinin şansı yoktu.
2018’de AKP Milletvekili olan ve yaklaşan seçimlerde yine aday olan Halil İbrahim Yıldız’ın yanındaki silahlı adamlar ilk gün dükkâna girdiğinde baba Şenyaşar ile tartışıyor, çünkü onlardan AKP’ye oy verecekleri sözünü alamıyor, hatta ona açıkça HDP seçmeni olduklarını söylüyorlar. Elbette o bunu kabul edemez, Şenyaşar’lar kim ki, değil mi, küçük bir esnaf, nasıl olur da milletvekiline, hem de AKP milletvekiline, “Allah seni başımızdan eksik etmesin vekilim, istediğin oy olsun, sana canımız feda,” demez! Hem de HDP’ye oy verecekler ve bunu da açıkça söylüyorlar. Yıldız’ın muhtemelen buna canı çok sıkıldı, herkesin kime oy vereceğinin kendisinden sorulduğu bir yerde bunu ‘kendisine yediremedi’. Nitekim, o öfkeyle ertesi gün, hepimizin çatışmanın videosunda izlediğimiz gibi, silahlı adamları ve ağabeyi Mehmet Şah Yıldız ile tekrar Şenyaşar’ların dükkanına gitti. Adil Şenyaşar, belki tekrar bir olay çıkmasını engellemek için, “İçerde kadın müşteriler var, rahatsız oluyorlar, girmeyin” deyince, Halil İbrahim Yıldız, “Biz namussuz muyuz?” diyor ve ağabeyi de Adil Şenyaşar’ı tokatlıyor. Bunun üzerine dükkânda taraflar arasında silahlı çatışma yaşanıyor.
Mehmet Şah Yıldız hastaneye götürüldüğünde ölüyor. Baba Şenyaşar ve yaralı iki oğlu, AKP Milletvekili Halil İbrahim Yıldız’ın adamları tarafından hastanede, doktor ve hemşirelerin gözü önünde vahşice katlediliyorlar, otopsi raporları bu vahşeti doğruluyor. Yaralı üçüncü oğul Fadıl Şenyaşar, hastaneden çıkar çıkmaz tutuklanıyor, hemen mahkemesi görülüyor ve 37 yıl 9 ay ceza alıyor. Daha sonra Elazığ hapishanesine gönderiliyor ve 3 yıldır tek kişilik hücrede tutuluyor. Halil İbrahim Yıldız önce milletvekili seçiliyor, sonra da Aralık 2019’daki AKP 7. Olağan Kongresi’nde MKYK üyeliğine seçiliyor. Gelecek seçimleri kaybetme kaygısı taşıyan AKP iktidarının Şenyaşar’ların ölümüyle ilgili dava açtırmayacağını söylemek yanlış olmaz, zaten üç yıldır hiçbir şey yapılmamakta.
Emine Şenyaşar kimle baş etsin? O çatışmadan sağ çıkan oğlunun serbest bırakılmasını, eşini ve oğullarını öldürenlerin yargılanıp mahkûm edilmelerini istiyor. Ama dosyada gizlilik kararı var, hiç kimseye ne yapıldığı, soruşturmanın ne aşamada olduğu söylenmiyor. Kendisi on kez ‘kamu memuruna hakaretten’ ifadeye çağrıldı. “Annesinin aynı gerekçeyle 10’uncu kez ifadeye çağrılması ve adalet nöbeti boyunca karşılaştıkları engellemelere dair konuşan Ferit Şenyaşar, amacın kendilerini nöbetten vazgeçirme olduğunu söyledi.”[5] Emine Şenyaşar’ın oğullarına ve eşine yapılanın unutulmamasını sağlamak için yapabileceği tek şey kamuoyu baskısı yaratmak, çünkü güvenebileceği hiçbir kamu kurumu yok. Yargı ve güvenlik kurumu tam tersine Emine Şenyaşar ile uğraşıyor. Şu ana kadar aldığı en önemli destek demokrat/sol/sosyalist yayın organlarının bu davanın peşini bırakmamaları oldu. 9 Aralık’ta nöbetine devam ettiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından ziyaret edildi. Kılıçdaroğlu, “Anneye hepinizin önünde söz veriyorum, bu davanın takipçisi olduk, olmaya da devam edeceğiz,” dedi. KESK, DİSK ve Tabip Odaları’nın da aralarında olduğu pek çok sivil toplum örgütü ve siyasi parti tarafından ziyaret edildi. AKP-MHP bloku hariç hemen hemen herkes Emine Şenyaşar’ın ve ailesinin göz göre göre büyük bir haksızlığa uğratıldığının farkında ve onun ‘adalet’ talebini destekliyor.
Emine Şenyaşar kazanmalı. Yoksul, iktidarın Suruç’taki destekçi ve ortakları tarafından uğradıkları şiddet sonucunda en yakınları vahşice elinden alınmış, bir oğlu neredeyse 40 yıl hapse mahkûm edilmiş ve tek kişilik hücrede tutulan, hayatında daha önce belki politik bir eyleme katılmamış olan Emine Şenyaşar 326 gündür sıcak-soğuk demeden ‘nöbet’te. O kazanırsa biz de kazanacağız.
Dipnotlar:
[1] 18 Haziran 2018, BİA Haber Merkezi
[2] 9 Eylül 2021, BİA Haber Merkezi
[3] 7 Eylül 2021, BİA Haber Merkezi
[4] 7 Eylül 2021, BİA Haber Merkezi
[5] 6 Aralık 2021, Evrensel
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.