Avukatlar Sezen Aksu ile Sedef Kabaş’ın hedef alınması ve Av. Mürsel Ünder’in bekçi tarafından darp edilmesine yönelik Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin önünde 101’inci Adalet Nöbeti tuttu
2 yıllık aranın ardından bir kez daha avukatlar Sezen Aksu ile Sedef Kabaş’ın hedef alınması ve Av. Mürsel Ünder’in bekçi tarafından darp edilmesine yönelik Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin önünde 101’inci Adalet Nöbeti tuttu.
Basın açıklamasını okuyan Avukat Selin Nakıpoğlu, hukuksuzluklara karşı adliyede mücadele ettiklerini söyledi. Sezen Aksu, Sedef Kabaş ve Mürsel Ünder’in hedef alınmasının herkese yönelik olduğuna değinen Nakıpoğlu, “Çünkü hepimizin sesine, sözüne, özgürlüğüne, hukuk güvenliğine ve yasalar önünde eşitliğe, demokrasiye, halkın bilgilenme hakkına, toplumsal barışa yöneliktir” dedi.
Sedef Kabaş’ın avukatı Doğuşcan Aydın Aygün, “Sözün bittiği yerdeyiz. Kanun düzenlemeleri, AYM kararları dikkate alındığında suç olmadığını görüyoruz. Suç bile oluşturmayan bir ifade yüzünden bir gazeteci cezaevinde. Herkesin Sedef Kabaş’a özgürlük, demesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş ise adaletsizliklerin devam ettiğini vurguladı. Sanatçıların korkmadan üretmesi gerektiğini ifade eden Karakaş, “Bu hükümet kendisi gibi düşünmeyenleri yurttaş da sanatçı da saymıyor. Bu durum devam ettirilemez. Türkiye’de insan hakları ve demokrasi isteyen herkes adalet nöbetini sürdürmek zorunda” ifadelerini kullandı.
15 Ocak’ta kendisine kimlik soran bekçiler tarafından darp edilen Av. Mürsel Ünder “Bir avukata dahi bunun yapılıyor olması, Türkiye’deki özgürlük ve güvenlik sorununun ne kadar büyük boyutlara geldiği ve ne kadar dehşet verici olduğunu gözler önüne seren somut bir uygulama oldu. Size keyfi olarak, makul bir sebep bildirmeden, sizi durduran herkese ‘Hayır’ deyin. Size makul bir şüphe bildirmeden keyfi olarak GBT yapmak isteyen herkese ‘Hayır’ deyin, bu sizin en temel hukuki güvencenizdir” dedi.
Avukat Kemal Aytaç, İstanbul Adliyesi’ni işaret ederek “Biliyoruz savcılar bizi izliyorlar. Konuştuklarımızı dinliyorlar. Sevgili başsavcımız, değerli savcılar; burada gelip alçakça asmakla, kesmekle tehdit eden iktidara yakın unsurlarla ilgili ne yaptınız? Hangi soruşturmayı açtınız? Siz sanıyor musunuz ki bu yapılanlar unutulacak, hesabı sorulmayacak? Günü geldiğinde mutlaka hesabını soracağız” dedi.
Selin Nakıpoğlu’nun okuduğu basın metninin tamamı şöyle:
Sezen Aksu’nun “koparılmaya” çalışılan dili, Sedef Kabaş’ın sustutulmak istenen dili olmak, sesimizi, sözümüzü çoğaltmak için nöbetteyiz.
Bu meydanda “Adalet Nöbeti” olarak onlarca kez basın açıklaması yaptık. Arkamızdaki adına ‘Adalet Sarayı’ denilen binada kimi zaman meslektaşlarımız, kimi zaman müvekkillerimiz, kimi zaman tanımadığımız ve belki görüşlerini dahi paylaşmadığımız yurttaşların hak ve özgürlüklerini savunmak için onlarca kez adalet nöbeti tuttuk.
Bugün ise yıllar önce yazdığı bir şarkıdaki sözler nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Yeri geldiğinde o dili koparmak görevimizdir” sözleriyle tehdit edilen sanatçı Sezen Aksu’nun,
Yaptığı bir sosyal medya paylaşımı üzerine Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün “Bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır” açıklamasının ardından sabaha karşı evi basılarak gözaltına alınan ve demokratik hiçbir ülkede bulunmayan “cumhurbaşkanına hakaret” suçu gerekçesiyle tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş’ın ve bekçiler tarafından ters kelepçe uygulanarak, darp edilerek özgürlüğünden mahrum bırakılan meslektaşımız avukat Mürsel Ünder’in yalnız olmadığını söylemek ve dayanışmak için buradayız.Ama aynı zamanda mağdurun kimliğine bakmadan ve mağduriyetleri yarıştırmadan, siyasal görüşleri ve kişileri ayrıştırmadan, birini diğerinin karşısına koymadan herkes için amasız fakatsız adalet talep edeceğimize dair vurguyu daha güçlü bir şekilde ifade etmek için de bugün buradayız.
Bu saldırılar hepimize yöneliktir çünkü… Hepimizin sesine ve sözüne, özgürlüğüne, hukuk güvenliğine ve yasalar önünde eşitliğe, demokrasiye, halkın bilgilenme hakkına ve toplumsal barışa yöneliktir. Baskı, tehdit ve şiddet yoluyla demokratik toplumsal muhalefetin korkutulması ve sindirilmesi, sesinin susturulması, siyasal ve kamusal alandan uzaklaştırılması amaçlanmaktadır.
Şarkılarıyla yarım asırdır hepimize yol arkadaşlığı yapmış bir sanatçının ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından “dilini koparmakla” tehdit edebildiği, Adalet Bakanı’nın talimatıyla bir gazetecinin gece yarısı evi basılarak gözaltına alınabildiği ve bir avukatın artık halk için bir güvenlik tehdidi haline gelen bekçiler tarafından hukuk dışı ve keyfi bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakarak darp edebildiği bir ülkede hiç birimizin hukuk güvenliğinden ve özgürlüğünden söz edilemez.
“Özgürlük, başkasının özgürlüğüdür” ve bir kişiye yönelik haksızlık tüm topluma yönelik tehdittir. Bu nedenledir ki, Adalet Nöbeti olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşmanlaştırıcı, toplumsal barışı ve demokrasiyi tehdit eden tehlikeli nefret söylemlerinin, siyasal iktidarın talimatlarıyla verilen tutuklama kararlarının ve cezasızlık zırhıyla donatılan güvenlik güçlerinin hukuk dışı ve keyfi uygulamalarının muhatabı ve mağduru her kim olursa olsun sessiz kalmayacağımızı, sanatçıların, gazetecilerin, yurttaşların ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.
Sezen Aksu’nun “koparılmaya” çalışılan dili, Sedef Kabaş’ın susturulmaya çalışılan sesi olacak, sesimizi, sözümüzü çoğaltacağız…
Öte yandan Sezen Aksu’nun, Sedef Kabaş’ın ve Mürsel Ünder’in kendilerine yönelik saldırılar karşısındaki cesareti, direnci ve kararlılığı bize de güç ve cesaret veriyor.
Göründüğümüzden daha çoğuz ve daha güçlüyüz. Farklılıklarımızı koruyarak yan yana ve birlikte olmaya, bunu görmeye ve göstermeye, daha çok cesarete ve dayanışmaya ihtiyacımız var sadece.
Cesaretin bulaşıcı olduğunu biliyoruz. Her zamanki kararlılıkla buradayız… Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri ve hukuk devletini savunmak, halkın hak arama özgürlüğünün sesi ve güvencesi olmak için aynı kararlılık ve cesaretle burada olmaya devam edeceğiz. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!
Sendika.Org