EnerjiSa’da son bir ayda yaşanan işçi kıyımının ardından DİSK/Enerji-Sen, bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında işten atmaların yanı sıra işyerinde yaşanan diğer sorunlara da değinildi
Bir elektrik dağıtım şirketi olan EnerjiSa’da son bir ayda Başkent bölge, İstanbul Anadolu Yakası ve Toroslar bölgesi de dahil edildiğinde toplamda 50’yi aşkın işçi işten çıkarıldı. İşten çıkarmaların ardından DİSK/Enerji-Sen önce Başkent EnerjiSa Genel Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapmıştı.
Bugün de DİSK’e bağlı Enerji-Sen, Dev Sağlık-İş ve Basın-İş’in İç Anadolu Bölge Temsilciliği’nde bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında işten atmaların yanı sıra işyerinde yaşanan diğer sorunlara da değinildi.
Yapılan toplantıda DİSK/Enerji-Sen İç Anadolu Bölge Temsilcisi Osman Çokaman, işten atılan EnerjiSa işçisi Bekir Bayatlı konuşurken destek amaçlı gelen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şube Eşbaşkanı Nazan Karacabey, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası İç Anadolu Bölge Temsilcisi Özgür Bozkurt ve Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk de söz aldı.
İlk söz alan Çokaman, işten atılmaların arkasında yatan nedeni şöyle açıklıyor:
İşten çıkarma sebepleri genellikle 04 koduyla yapılıyor. İşverenin bir gerekçe göstermeden çıkarma kodu bu. 04 koduyla işten çıkarılanlar kıdem ve ihbar tazminatını alır. Şirket de bunu bir lütufmuş gibi sunuyor. Ancak işin başka bir boyutu daha var. O da fesih bildirimlerinde şirketin bizzat yer alan ifadelerinde saklı. İşten çıkartılan arkadaşlarımıza şirket tarafından verilen kağıtta, ‘Biz, performansa dayalı olarak yeni bir düzenlemeye gidiyoruz. Bu düzenlemeye göre de şirket elemanlarını yeniden gözden geçiriyoruz’… Bu ne demek? ‘Şirkette çalışan işçilerin performansını beğenmiyoruz. Bize daha çok çalışacak, daha çok kar getirecek işçi lazım’ demek. İşten çıkartılan arkadaşlar, sağlıklı olarak işe başlamalarına rağmen, bu şirkette gerek fiziksel gerek manevi olarak yıpranıp şirketin doktorları tarafından çeşitli yerlere gönderilerek rapor alınması sağlanmış. Kimisi düz taban, kimisinin bel fıtığı, kimisinin kalp rahatsızlığı var. Kimisinin de psikolojik rahatsızlıkları var.
Yani şirket işçiyi alıyor, kullanıyor, yıpratıyor, hasta ediyor. Sonra da bu rapora dayanarak işten çıkartıyor. Yeni yıpratacağı elemanları bu sefer işe başlatıyor. Böylelikle de bir sirkülasyon oluşuyor. Bu şirkete 10-15 yılını vermiş işçiler kapının önüne konulabiliyor. Bu şirket bu bölgede 7 ili kapsıyor ve tek enerji dağıtım firması. ‘Buradan çıktım, başka enerji dağıtım firmasında işe başladım’ durumu da söz konusu değil.
Çokaman, sözlerine çalışma yaşamında yaşadıkları diğer sorunları anlatarak devam etti. Çokaman’ın ifadeleri şöyle:
Çalışma şartlarımızla ilgili kamuoyunu bilgilendirmek istiyoruz. Hem ücret olarak hem de çalışma koşulları olarak zor şartlar altındayız. Toplu sözleşmeyle çalışıyoruz ancak aldığımız ücret son asgari ücret zammıyla birlikte asgari ücret seviyesinde eşitlendi. Yemek ücreti gibi yan ödemelerle ücretlerimiz dört bin lira düzeyine çıkabiliyor.
Ücretlere asgari ücret oranında zam yapılmasını istedik. Şirketten bir adım atılmadı.
Bir iş tanımı olması gerekirken bütün çalışanlara “operatör” sıfatı takılmış vaziyette. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. Maddesinde belirtilen “Esaslı iş tanımı” durumunu ihlal eden durumlar yaşanmaktadır. Üstelik bunlar Toplu Sözleşmede işçinin yazılı talimat isteme hakkı olmasına rağmen yazılı talimatsız gerçekleşmekte, talimat isteyen işçilere ise mobbing uygulanmaktadır. Mobbing uygulayan ya da görev tanımı dışında iş yaptıran yöneticilerle alakalı olarak yine toplu sözleşmede var olan bireysel şikâyet hakkını kullanmak isteyen işçiler ise yine işten çıkarılmakla tehdit edilmektedir.
Çokaman’ın ardından işten atılan işçilerden Bekir Bayatlı söz alarak on yıldır aynı şirkette çalıştığını ve on yıl boyunca da defalarca psikolojik baskı, birim değişikliği gibi uygulamalara maruz kaldığını ifade etti. Bu süreçte baskılardan dolayı çok sayıda işçinin ayrılmak zorunda kaldığını ifade eden Bayatlı, EnerjiSa için “Dışarıdan bakıldığı kadar şeffaf bir şirket değil” dedi.
Bayatlı’nın ardından söz alan Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, işten atılan işçilere geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra şunları söyledi:
Halkevleri olarak yoksul mahallelerde, kentlerde mücadele yürüten bir örgütüz. Aynı zamanda işçilerin haklarını aradığı bir yerdir Halkevleri. Tek bir işçi bile işten çıkarılıyorsa, mobbinge uğruyorsa, haksızlığa uğruyorsa bütün işçilere karşı yapılmış bir haksızlıktır. O yüzden bugün sadece işten çıkarılmış arkadaşlarımız için değil, bütün işçilerle dayanışmak için geldik.
Yoksul mahallelerde yoksul halkın sorunlarını örgütlüyoruz. Milyonlarca insan için çalışmak dışında hayatta kalmanın bir yolu yok. Buna rağmen insanlar, bir anda kapının önüne konulabiliyor. Elektrik faturasını, doğalgaz faturasını ödeyemeyen, evine alışveriş yapmakta zorluk çeken insanlarız. Asgari ücrete yapılan zamla övünüyorlar ama yoksulluk sınırının çok çok altında bir ücret bu. Buna rağmen bu ücret bile işten çıkarılma olarak karşımıza çıkıyor.
Halkevleri olarak hem işçi düşmanı politikalarına karşı mücadele edeceğiz hem de dayanışmayı sürdüreceğiz. Taleplerini de Halkevleri olarak destekliyoruz.
Merttürk’ün ardından söz alan SES Ankara Şube Eşbaşkanı Nazan Karacabey de enerji işçilerinin yaşadığı sorunların bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
Pandemi boyunca yaşamı devam ettiren meslek gruplarındanız. Bütün bunların hepsinin bir halk sağlığı sorunu olduğunu düşünüyoruz. Taleplerimiz ortak. Ortaklaştığımız şey, bütün işçiler için insana yakışır bir yaşamı sağlayacak bir ücrete sahip olmak ve mobbing, baskı ve kayırmadan uzak, liyakatin hakim olduğu bir çalışma ortamının sağlanması.
Dev Sağlık-İş İç Anadolu Bölge Temsilcisi Özgür Bozkurt ise sarı sendikaların imzaladığı kötü toplu sözleşmelerin enerji işçileriyle sağlık işçilerinin ortak sorunu olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
Pandemi süreci boyunca evine kapanamayan işçilerin ögütüyüz biz de. Böyle bir dönemde enerji işçilerinin mücadelesinde de onların yanında olmaya devam edeceğiz. Sarı sendikaların imzaladığı kötü toplu sözleşmeler bizim de sorunumuz. Dolayısıyla böyle bir ortak noktamız da var. Hem enerji iş kolunda hem sağlık işkolunda benzer mücadeleler veriliyor. İşçi sınıfının en gerçek sorunu bu belki de. Bu kriz koşullarında krizin bedeli, her zaman olduğu gibi emekçilerden çıkarılmaya çalışılıyor. Şirket bilançoları açıklandığında işçilerin sıkıntı yaşamasına rağmen şirketlerin yüzde 40-50 oranlarında kârlarını artırdığını gördük.
Biz dayanışmaya, yan yana olmaya devam edeceğiz.
Konuşmaların ardından toplantı sona erdi.
Sendika.Org/Ankara