SES Genel Merkezi, basın toplantısı düzenleyerek, sağlık emekçileri üzerinde artan baskı ve mobbinge karşı direniş çağrısı yaptı. “Sağlığımız, güvenliğimiz, geleceğimiz tehlikede, seyirci kalmayacağız” denilen açıklamada hayatını kaybeden sağlık emekçilerinin cinayete kurban gittikleri vurgulandı
Pandemi ile birlikte sağlık emekçilerine yönelik baskı ve mobbing de arttı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Merkez binasında yaptıkları basın açıklaması ile, nöbet çıkışı trafik kazasında hayatını kaybeden asistan hekim ve nöbet tutamaz raporu olmasına rağmen nöbete zorlanan hemşirenin kaybettiği bebeğinin cinayete kurban gittiği belirtildi.
SES Genel Merkezi’nde yapılan açıklama şu şekilde:
Dünyada ve ülkemizde yaklaşık iki yıldır Covid-19 salgını yaşanıyor. Tüm dünyada milyonlarca insan, ülkemizde de on binlerce yurttaşımız etkisi önlenebilir virüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Covid-19 salgını nedeniyle Türkiye’de hem vaka sayıları hem de ölümler halen devam etmektedir. Ülkemiz pandemi gidişatı bakımından da sağlık sistemi bakımından da alarm vermektedir. Covid-19 salgınında piyasa odaklı sağlık sistemleri iflas etmiş, salgının yıkıcı etkisi artarak çok daha fazla can kaybına neden olmaya devam etmektedir. Ne yazık ki salgınla mücadelede hem toplum sağlığını hem de sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sağlığını koruyacak planlama yapılmadığı gibi güvenlikleri de sağlanamamıştır. Bu dönem çalışma koşulları en fazla ağırlaşan yine sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olmuştur.
Dünya sağlık örgütü 2021 yılını sağlık emekçilerine adayarak ödüllendirirken, bizim ülkemizde ise Covid-19’un meslek hastalığı sayılması için sağlık ve sosyal hizmet emekçisinden illiyet bağını yani kısacası bu hastalığa nerde yakalandığını ve covid-19’dan dolayı ölüp ölmediğini ispatlamasını istemiştir. İktidar reklamdan, yalandan ve ranttan başka bir çözüm geliştirmemiştir. Her geçen gün ağırlaşan yaşam ve çalışma koşullarında hayatta kalmaya devam eden bizler ne yazık ki halen hem ölüyor hem de çok değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın doğumunu ve kucağımıza alacağımız günü görmeden onları kaybediyoruz. Oysaki risk gurubun da olan kronik hastalar, engelli olarak çalışanlar (engelli kadrosundan istihdam edilip edilmediğine bakılmaksızın), 60 yaş ve üzerinde olanlar, hamileler ve süt izninde olan sağlık ve sosyal hizmet emekçileri ayrı bir değerlendirmeye ya da amirlerin inisiyatifine bırakılmadan çalışma koşulları ve talepleri dikkate alınmalı.
Yakın zamanda insani olmayan 36 saatlik nöbet sonrası evine gitmeye çalışan asistan hekim, trafik kazası geçirerek vefat etmiştir. Buna rağmen Sağlık Bakanlığı kendi çalışma arkadaşını koruma adına herhangi bir adım atmamıştır. Halen sağlık emekçileri gün aşırı nöbet tutmakta ve hastane yöneticileri tarafından mobbinge maruz kalmaktadır. Bu çalışma şartlarına yönelik Sağlık Bakanlığı düzenleme yaptığını ifade etse de alanda sorunlara çözüm olmamıştır. Sağlıkta yaşanılan hak gaspları ve haksızlıklar bununla da bitmiyor. Diyarbakır Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi yoğun bakım biriminde çalışan sağlık emekçisi kadın üyemizin riskli gebeliği ve nöbet tutamaz raporu olmasına rağmen kendisine nöbet tutturulmuş. Yer değişikliği talebinde bulunmasına rağmen yer değişikliği gerçekleştirilmemiş ve maalesef sağlık emekçisi arkadaşımız çocuğunu kaybetmiştir. Hastane yöneticilerinin görevi kötüye kullanması, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuatını yok saymaları, arkadaşımızın çocuğunu kaybetmesine sebep olmuştur. Dün aynı hastanede benzer bir olayla ilgili bize ulaşan bilgi, 5 yaşında çocuğu olan sağlıkçı iki eşin itirazlarına rağmen çalışan sayısı yetersizliği gerekçe gösterilerek aynı gün nöbet tutmaya zorlanmışlar. 7/24 ücretsiz kreş açmayı mali külfet olarak görenler bu tutumlarıyla çocuklarımızın sağlığını, güvenliğini ve bakım hakkını tehlikeye atmaktadırlar. Edindiğimiz bilgilere göre muhakkik olarak atanan başka bir hastanenin başhekimi düşük yapan arkadaşımızı suçlayacak kadar vicdan ve meslek etiğinden uzaklaşmıştır. Oysa burada yapılması gereken sağlık sisteminin çarpık işleyişine müdahale etmek ve bunun için düzenlemelere gitmektir Biz sendika olarak sağlık sisteminin çarpık işleyişine müdahale etmeyenlere ve bunun için düzenlemelere gitmeyenlere görev ve sorumluluklarını bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Şu kesindir ki ortada bir cinayet vardır! Sağlık Bakanlığı’nın ve Çalışma Bakanlığı iş müfettişlerinin buna neden olan ve bu suça ortak olan hastane yönetimi hakkında etkin bir soruşturma yapmasını ve ihmali olanlarla ilgili işlemleri bir an önce başlatmasını talep ediyoruz. Bu sürecin takipçisi olacağımızı tüm basın ve kamuoyuna buradan ifade ediyoruz.
Sendika.Org