Bugün LGBTİ’ler homofobik, transfobik, bifobik yaklaşımlar/engellemeler/saldırılar ile baş edebilmek için örgütlü bir mücadele veriyorlar. Çeşitli derneklerde, ağlarda ve yapılarda bir araya gelerek uğradıkları ayrımcılık ve şiddetle mücadele edebilecekleri dayanışma ağları kuruyorlar
Eşcinsellik, biseksüellik ve transseksüellik gibi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine karşı olumsuz duygular, tutumlar, korku veya iğrenme hissetme ve şiddete varan davranış biçimleri heteroseksüel olmayan kişilere yönelik fobik yaklaşımlara işaret eder. Bu geniş tanıma bakarak, homofobi eşcinsellere ilişkin olumsuz duygu, tutum ve zaman zaman şiddet içeren davranışları anlatırken, bifobi biseksüellere yöneltilen, transfobi ise translara yöneltilen benzer olumsuz duygu ve tavırların nedeni olan önyargı ve nefretin ifadesi olarak tanımlanabilir.
Tek seferlik bir olay olabildiği gibi süreklilik arz eden taciz ve yıldırma süreçlerinin de bir parçası olan homofobi, kavram olarak ilk kez 1960’ların sonunda Amerikan klinik psikolog George Weinberg tarafından Toplum ve Sağlıklı Eşcinsel adlı kitapta kullanılmıştır (Göregenli ve Karakuş, 2011: 53). Fobi kelimesinin seçimi kafa karıştırıcı olabilmektedir. Çünkü kelime genel anlamıyla irrasyonel korkuları ifade etse de, homofobi eşcinsel duygulara, erotizme ve cinselliğe yönelik zorbaca, alaycı veya dışlayıcı pratiklere işaret eden bir tanımlamadır. Homofobi, yalnızca heteroseksüellerde görülmez, eşcinsellerde de kendi duygusuna ve bedenine yönelik olarak ortaya çıkabilir. Homofobinin ne olduğunu bütünsel olarak anlayabilmek için heteronormativite ve heteroseksizm kavramlarına bakmak gereklidir.
Heteroseksizm, ikili cinsiyet kabülünden yola çıkarak kadın ve erkek arasında gerçekleşen duygusal ve cinsel ilişkiler bütününü, yani heteroseksüelliği normal, üstün, doğal ve meşru cinsel yönelim olarak gören, heteroseksüellik dışındaki cinsel yönelim ve kimlikleri yok sayan ya da ikincilleştiren ve düşmanlaştıran bir ayrımcılık ideolojisidir. Heteronormative ise heteroseksüelliğin yegane cinsel yönelim olduğunda ısrar eden, zaman zaman kültürel ve dinsel yaklaşımları da arkasına alarak heteroseksüelliği zorunlu bir norm olarak dayatan iktidar sistemine işaret eder. Başka bir deyişle, heteronormativite heteroseksüel olmayan cinsellikleri marjinalleştiren, sapkın kategorisine yerleştiren, değersizleştiren, baskılayan ve farklı biçimlerde şiddet kullanarak ve hizaya çeken bir iktidar sisteminin ifadesidir (Çakırlar ve Delice, 2012; Altınpolat, 2017). Butler’a göre (2008) heteronormativenin belirgin istikrarı, kadın – erkek ikiliğine dayanan ikili cinsiyet kimliğini doğallaştırma başarısına bağlıdır. Bu şekilde heteroseksüellik kurumsallaşırken hiyerarşik bir üstünlük de kazanır. Böylece toplumsal cinsiyet normlarına uymayan cinsiyet kimlikleri “gelişimsel hatalar” ve “kültürel imkansızlıklar” olarak görülür.
Heteroseksizmin heteronormativeye muhtaçlığı açıktır; kendisini heteronormatif normlar temelinde belirler ve büyütür. Heteronormatif normlar da doğrudan bireylerin cinselliklerini, yaşantılarını ve duygularını heteroseksüellik baskısıyla denetler, heteroseksüelliği topluma nüfuz edecek şekilde biçimlendirir (Başar vd., 2010). Bu yaklaşımdan bakıldığında, bireysel düşmanlıklar ve nefretten doğan, politik bir arka planı olmayan tepkiler gibi gösterilmeye çalışılan homofobinin oluşmasında toplumsal yapının çoklu etkisi görülecektir.
Tüm bunların ışığında homofobi, bireysel bir tutum olmaktan çok bireylerce veya topluca uygulanan, kalıp yargılara dayanan, arzu ve cinsel kimliklerin eksenini heteroseksizmle belirleyen, mevcut toplumsal ve kültürel bağlamlar içinde oluşan, eşcinsel kişilere yönelik korku ve nefretin ifadesidir. Benzer biçimde ayrımcı bir ideoloji olan heteroseksizmle simbitoyik bir ilişki içinde olan homofobi, heteroseksüellik dışı cinsel yönelimlerin yok edilmesini veya iyi ihtimalle gizli kalmasını dayatan (Kaos GL, 2013), cinsiyetçilik ve ırkçılık gibi ideolojilerle de (Göregenli, 2012) işbirliği içinde olan kompleks bir yapının sonucudur.
Homofobinin bir çatı kavram olarak bifobiyi ve transfobiyi de içererek heteroseksüel olmayan ve ikili cinsiyet sistemine uymayan kişilerin tümüne karşı ayrımcılığı ifade etmek maksadıyla kullanılmasına karşın, ayrımcılık “geyfobi, lezfobi, bifobi ve transfobi” gibi farklı biçimlerde de ifade edilmektedir (Kaos GL, 2013: 13). Öte yandan ayrı tanımlamalara olan ihtiyaç, bu alanda kimlik mücadelesi veren biseksüel ve trans öznelerce hissedilmektedir.
Bifobi, biseksüel kişilere yönelik nefret ve korku duygularıyla zorbalık ve ayrımcılık uygulama, kimliklerinden utandırma, sindirme ve dışlama pratiğidir. Homofobi kavramında geçerli olan tüm dinamikler burada da geçerlidir. Elbette bifobiden bahsedebilmek için “biseksüel kimdir” sorusu gündeme gelir. Kişinin birden fazla cinsiyetten duygusal ve cinsel olarak hoşlanması anlamına gelen biseksüellik, heteroseksüellik veya eşcinsellik gibi bir cinsel yönelimdir. Adındaki “bi” iki cinsiyete işaret ediyor gibi görünse bile, biseksüel kişiler kendilerini çeşitli cinsiyetlerden hoşlanıyor olarak tanımlayabilirler (Kaos GL, 2013; Kaos GL, 2019; Tar, 2017). Bifobi ve biseksüel olumsuzlama, biseksüelliğe ve biseksüellere yönelik korkutucu ve baskı kurucu söylem ve tutum geliştirmedir.
Tanımı gereği homofibi ile benzer ayrımcılığa maruz kalındığı halde bifobinin farkı nedir? Biseksüellik ve dolayısı ile bifobi ilk olarak 70’lerin sonları, 80’lerin başlarında lezbiyen ve gey topluluklarında tartışılmaya başlanmış, dolaylı da olsa mesele edilmiştir (Jagose, 2015).
Eşcinsel kişiler de zaman zaman bifobiyi benimsediği için biseksüeller homofobik olan ve olmayan kişilerin bifobik yaklaşımlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Bifobik yaklaşımlar, biseksüelliğin geçerliliğini sorgulayacak zemin hazırlayarak biseksüellerin toplumda yaşadıkları ayrımcılıkları ve problemleri görünmezleştirirler. Dolayısı ile biseksüellerin gündelik yaşamda ve politik mücadelede dayanışmadan mahrum bırakılmasına neden olurlar.
Transfobi, transgender veya transseksüel kişilere ya da doğrudan transseksüelliğe karşı duyulan hoşnutsuzluğu ve olumsuz tutumu kapsamaktadır. Transfobi, biyolojik cinsiyetten beklenen seksüel ve toplumsal rollere uymayarak cinsiyet değiştirenlere karşı bir tür kaygı ve korku ifadesidir,[1] beraberinde tiksintiyi, nefreti veya rahatsızlığı ve bunlara bağlı olarak şiddeti kapsayabilir.
Homofobi gibi transfobi de sık sık bireysel veya kurumsal ayrımcılık, önyargı ve şiddet vakalarıyla sonuçlanır. Transfobi, yine homofobi gibi, bireylerde kendiliğinden değil, belirli bir sosyal, politik, kültürel bağlam içinde ortaya çıkar (Kaos GL, 2013; Kaos GL, 2016).
Bugün LGBTİ’ler homofobik, transfobik, bifobik yaklaşımlar/engellemeler/saldırılar ile baş edebilmek için örgütlü bir mücadele veriyorlar. Çeşitli derneklerde, ağlarda ve yapılarda bir araya gelerek uğradıkları ayrımcılık ve şiddetle mücadele edebilecekleri dayanışma ağları kuruyorlar. Ayrımcılığa karşı bu mücadeleye, heteroseksizm karşıtı bir mücadele olduğu için heteroseksüeller de katılmaktalar.
Kaynakça
Dipnot:
[1] https://www.bpwankara.org/cms-uploads/bpw-bilgi-bankasi-lgbt-temel-kavramlar-turkiyede-lgbti-hareketi.pdf (Erişim tarihi: 23.09.2021)
Kaynak: Feminist Bellek
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.