“Fidel Castro” adı, sadece Küba ve Latin Amerika’yı çağrıştırmaz. Bir kere Fidel hem toplumsal hem de doğal açıdan sorunsuz bir dünyaya ulaşmak için sürekli kafa yoran ve çalışan biridir. İnsana ve doğaya içkin her bir sorun onun ilgi alanındadır. Ki tarih onu haklı çıkarmaya devam etmektedir
Kapitalizmin sömürü ve yağmaya dayalı derin eşitsizlik sarmalında, coğrafi açıdan ABD’nin yüzde biri büyüklüğündeki Küba, çöl ortasında ışıldayan bir vaha gibidir. Yanlış anlaşılmasın bağımsız ve özgür ülke Küba’da her şey istenildiği gibi gitmiyor. ABD’nin başını çektiği emperyalist bloğun hukuki ve insani hiçbir haklı temele dayanmayan abluka ve ambargosu 60 yıldır boğazına geçirilmiş bir kelepçe misali ülkenin nefes almasını zorlaştırıyor. Pandemi koşulları dışarıdan alınabilen gıda ve insani yaşam malzemelerini neredeyse durdurmuştu. ABD geçen yaz, birtakım işbirlikçisini sokağa sürerek pandemiyi dahi Küba’yı dağıtmak için fırsata çevirmeye çalıştı. Ama devlet yöneticileriyle birlikte Kübalılar bağımsızlık ve özgürlüklerini korumak için her zaman olduğu gibi direnmeye, ülkelerine yeni nefes kanalları açmaya da devam ediyor.
1959’da yapılan devrimle elde edilen bağımsızlık ve özgürlük ikliminde sosyalizmin inşasına yönelen Küba halkının bunca yokluk içinde onurunu korumayı başarması dünya sosyalistlerinin sempati kaynağını oluşturuyor. Pandemi koşullarında gerek Küba gerekse sosyalist Küba’nın yaratıcısı Fidel Castro’ya dair okuma ve araştırmalarım kendi penceremden Fidel Castro’yu (Kübalılar için O, samimiyet ve dürüstlüğün ifadesi olarak sadece “Fide”dir) yazmaya götürdü.
Fidel, üzerine çok sayıda biyografi çalışması yapılmış devrimcilerin başında geliyor. Küba Devrimi’nin arifesinden itibaren çok sayıda gazeteci ve yazar Fidel’le görüşmek, röportaj yapmak için sıraya girmiştir. Elbet tüm bunlar önce devrimin gerçekleşmesi ve ardından yeni düzenin inşası için canla-başla mücadele eden, günün 18-20 saatini ayakta geçiren Fidel’in umurunda olan şeyler değildi. Seçici davrandı ve değerli zamanı içinde kendisiyle ilgili çalışma yapan gazeteci ve yazarların bazılarına yine de katkı sunabildi; kendisine ve Küba’ya dair gerçekleri anlattı.
Söz konusu benim Fidel Castro üzerine yaptığım biyografi çalışması Fidel’in konferanslarını, hayatını esas alan kitaplar ile dijital platformdaki verilere dayanıyor. Bununla birlikte Granma çıkarmasından önce Fidel’in en yakın dava arkadaşı olan Che’nin savaş günlüklerinde yer alan bilgiler de bizlere Fidel Castro’ya Che’nin cephesinden bakmayı sağlıyor. F.Castro hayatının son anına kadar (ö. 25 Kasım 2016) okumayı ve yazmayı sürdürmüş lider bir devrimci olarak gerek Küba’nın, gerekse başka ülkelerin yayınlarında varlığına, düşüncelerine dair izi olan biridir.
Toplumsal ilerleme sürecinde ortaya çıkan değişimlerde bireylerin rolünün belirleyici olup olmadığı üzerine çokça tartışma yapılır, çokça görüş ortaya konulabilir. Mevcut koşulların olgunlaşmadığı bir ortamda bireylerin rolünün işe yaramayacağı gibi, bunun aksine uygun koşullar olmasına karşın ‘eylemin direksiyonuna geçecek bir özne olmadığında da değişim/devrim fırsatı kaçırılmış olur’ şeklinde genel kabul gören bir doğru da vardır.
Fidel’le ilgili çalışmalarım ilerledikçe O’nun kişisel karakteristik özelliklerinin Küba’da devrimin gerçekleşmesinde ne denli etkin olduğunu anlamak benim için bir izlek haline geldi. Her biyografi kitabı biçim ve içerik olarak birbirinin benzeri olmayabilir. Bu alanda verilen yapıtlar incelendiğinde biyografi türünün de kendi içinde içerik ve kurgu bakımından farklılıklar taşıdığı görülür. Kendi açımdan ise ilk başta bir kitap çalışması için yola çıkmadığım; Küba ve Fidel’le ilgili okuma-araştırma çalışması ilerleyen safhalarda “Fidel Castro ile ilgili yazmasam olmaz” şekline evrildi. İddialı bir alana böyle giriş yaptım.
Küba devrimi nasıl gelişti, nasıl oldu? Fidel Castro olmasaydı bu devrim gerçekleşebilir miydi? Devrim gerçekleşse bile ne kadar dayanır ya da dayanmazdı? Benimki, Fidel’in farklı ve güçlü özelliklerinin, devrimi gerçekleştirme ve sosyalizmi inşa etme süreçlerindeki rolünü okura içtenlikle hissettirmeye çalışmak şeklinde biçimlenen bir içerik tutturmaya çalışmak oldu. Başarılı olup olmadığım okurun takdirine bağlıdır.
Sözü biraz da okurun genel bir fikir edinmesi açısından kitabın arka kapağındaki alıntıya vermek istiyorum:
‘Fidel Castro’ adı, sadece Küba ve Latin Amerika’yı çağrıştırmaz. Bir kere Fidel hem toplumsal hem de doğal açıdan sorunsuz bir dünyaya ulaşmak için sürekli kafa yoran ve çalışan biridir. İnsana ve doğaya içkin her bir sorun onun ilgi alanındadır. Ki tarih onu haklı çıkarmaya devam etmektedir.
Küba’da devrim olduktan sonra Fidel’in yeni kaygısı, dünyanın bütün mazlum haklarının durumuydu da. Ülkede yeni inşayı sürdürürken bir yanıyla da emperyalizme karşı ezilen halkların yanındaydı. ‘Ben yiyecek bir lokma ekmek bulamayan çocuklar, ilacı olmayan hastalar, yaşam hakları ve insanlık onuru ellerinden alınmış insanlar adına konuşuyorum…’ (1979, BM Genel Kurulu) Salt sözde kalmayıp bunun pratik mücadelesini de sürdürdü. Dünyanın dört bir yanında çocuklara konulan ‘Fidel’ ismi de, yoksul halkların ve devrimcilerin F.Castro’ya duyduğu sempati ve saygının bir yansımasıdır.
“Fidel Castro; Kendi Gerçeğini Yaratan Efsane” adlı kitabım Fidel’in anısını tazeleme ve yüceltmeye dair bir saygı duruşudur. Ayrıca kitap Fidel’in yakın yoldaşlarından Abel Santamaria ve Celia Sanchez’in devrimci anısına ithaf edilmiştir.
Kübalıların sesine ses vererek; Vive Fidel= Fidel Yaşıyor ve Yo Soy Fidel=Ben Fidel’im diyerek ölümünün 5. yıldönümünde O’nu saygıyla anıyoruz.
Fidel Castro; Kendi Gerçeğini Yaratan Efsane / Kasım 2021 Ceylan Yayınları, 346 sf.+fotoğraflı
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.