Adana Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde saat 18.00’de 5 Ocak Meydanı’nda bir araya gelerek yapacakları fenerli yürüyüşe çağrı yaptı. Kadınlar ellerinde “Şiddet, savaş, yoksulluk değil; eşitlik, barış ve özgürlük istiyoruz” yazılı pankart açarak bildiri dağıttı. Bildiri dağıtarak kadınları eyleme çağıran kadınlar açıklama yaptı. Açıklamada 25 Kasım etkinlikleri duyurulurken “Kadınlar olarak ellerimizi birleştirdikçe, bir araya geldikçe daha güçlü olduğumuza inanıyor, haklarımız ve hayatlarımız için örgütlenmeye devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz” denildi
Adana Kadın Platformu, bugün (21 Kasım) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde saat 18.00’de 5 Ocak Meydanı’nda bir araya gelerek yapacakları fenerli yürüyüşe çağrı yaptı. Kadınlar ellerinde “Şiddet, savaş, yoksulluk değil; eşitlik, barış ve özgürlük istiyoruz” yazılı pankart açarak açıklama yaptı.
Adana Kadın Platformu, 25 Kasım dolayısıyla düzenleyecekleri fenerli yürüyüşe çağrı yapmak için bir araya gelerek bildiri dağıttı.
Adana Kadın Platformu'ndan 25 Kasım çağrısı: "Şiddet, savaş, yoksulluk değil; eşitlik, barış ve özgürlük istiyoruz"https://t.co/tHOhZf9CtW pic.twitter.com/QXpkUSj9VA
— sendika.org (@sendika_org) November 21, 2021
Ardından yapılan açıklamayı platform adına Sevil Aracı okudu.
Aracı açıklamada şunlar söyledi:
1960 yılı 25 Kasım’ında Dominik Cumhuriyeti’nde bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulundu. Bunlar Mirabel kız kardeşlerdi. Mirabel kız kardeşler ülkelerinde diktatörlüğe karşı özgürlük mücadelesi verdikleri için gizli polis tarafından kaçırılarak tecavüze uğrayıp öldürüldüler. 1981 yılında Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edildi.
Aradan geçen 61 yıla rağmen Dünya’da ve Türkiye’de kadınlar şiddet görmeye devam ediyor. Türkiye’de 2021 yılının ilk on ayında 345 kadın öldürüldü. LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve nefret cinayetleri de tüm ağırlığı ile devam ediyor. Evlerden sokaklara, işyerlerinden okullara her yer şiddet mahalli. Canını kurtarabilen kadınlar adeta devlet eliyle yargılanıyor. Daha geçen gün boğazına sarılan adamın elini ısırdığı için bir kadın yargılandı. Çilem Doğan’a 15 yıl ceza verildi. Ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınlara, kadınları vahşice öldüren erkeklerin yarısı kadar bile ceza indirimi yapılmıyor. Samuray kılıcı ile İstanbul’da öldürülen Başak Cengiz’den ülkenin dört bir yanından gelen haberlere kadar şu çok açık ki kadınlar olarak hiçbirimiz güvende değiliz. Bu korkunç tablo karşısında devlet ise sadece seyirci değil adeta destekçi. Ama kadınların değil şiddet faillerinin destekçisi.
Açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz bir şekilde Erdoğan’ın kararı ile çıkıldığı hatırlatılarak şunlar söylendi:
Aynı tek adam hâlâ İstanbul Sözleşmesi’ni savunmayı sapkın bir ideolojinin ürünü olarak ifade ediyor. Bugün şiddet yasasının tırpanlanması konuşuluyor. Meclis komisyonlarında kadınların şiddete karşı tedbir kararı çıkarttırma hakkının yasalardan çıkarılması tartışılıyor. Nafaka hakkı, ‘mağdur babalar’ diyerek boşa düşürülmeye çalışılıyor. Sulh komisyonları ile boşanma, şiddet davaları uzlaştırmaya yönlendiriliyor. Çocuk istismarlarına af isteyenler hep pusuda. Kadınların en küçük hak talebi ‘yerli ve milli’ değerlere düşmanlık olarak ilan ediliyor. Kadınların yaşamları her gün karakol kapılarında, başvuru merkezlerinde, mahkemelerde parça pinçik ediliyor. El konulan her bir hakkımız her gün bir kız kardeşimizi daha kaybetmememize, şiddet döngüsünün daha da içinden çıkılamaz hale gelmesine, güvencesizleşmeye, kadınların her geçen gün daha da bağımlı hale gelmesine neden oluyor. Fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet alabildiğine arttı.
Yoksulluğa dikkat çekilen açıklama şöyle devam etti:
En temel ihtiyaçlara her gün zam üstüne zam gelirken elde broşür market market ucuzluk kovalıyoruz. Isınabilmek ve doğalgaz yakmamak için kat kat giyinip battaniyenin altında oturuyoruz. Kadınlar olarak ya öldürülüyoruz ya da öldürmeyen ama süründüren yaşam koşullarına mahkum ediliyoruz.
Aracı şiddetin arttığı yoksulluğun daha görünür hale geldiği bu koşullarda 25 Kasım’a daha güçlü çıktıklarını söyleyerek yapacakları etkinlikleri açıkladı:
Bu koşullar altında 25 Kasım gününü daha güçlü, daha örgütlü geçirebilmek için Adana Kadın Platformu olarak bir dizi etkinlik planladık. Bunlardan ilki geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdiğimiz Grev filminin gösterimi idi. Bugün de kadınlar ile birlikte “Karışık Kaset” isimli tiyatro oyununu izleyeceğiz. 24 Kasım günü saat 13.30’da Adliye Postanesi önünden cezaevindeki kadınlara dayanışma mektuplarımızı göndereceğiz. 25 Kasım akşamı ise saat 18.00’de 5 Ocak Meydanından İnönü Parkına bir yürüyüş gerçekleştireceğiz.
Kadınlar olarak ellerimizi birleştirdikçe, bir araya geldikçe daha güçlü olduğumuza inanıyor, haklarımız ve hayatlarımız için örgütlenmeye devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Sendika.Org