Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 23 Ekim’de Erdoğan’ın “İstenmeyen adam ilan edeceğiz” çıkışıyla tırmanan ve 25 Ekim’de “orta yol” bulunmasıyla sönümlenen büyükelçi krizine dair günler sonra konuştu, “Bu açıklama kabul edilemezdi, yargıya talimat içeriyordu, arkadaşlarıma ‘hadlerini bildirin’ dedim. Sınır dışı edilmeleri için çalışmalar başlatmıştık” dedi
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD, Almanya ve Fransa’nın da aralarında olduğu 10 ülkenin Ankara büyükelçilerinin Osman Kavala’nın serbest bırakılması yönündeki 18 Ekim tarihi açıklaması sonrası Tayyip Erdoğan’ın 23 Ekim’deki “İstenmeyen adam ilan edeceğiz” çıkışıyla tırmanan ve 25 Ekim’de “orta yol” bulunmasıyla sönümlenen büyükelçi krizine dair günler sonra açıklamalarda bulundu.
CNN Türk canlı yayınına katılan Çavuşoğlu, büyükelçi krizine ilişkin şunları söyledi:
Bu açıklama kabul edilemezdi, yargıya talimat içeriyordu, arkadaşlarıma ‘hadlerini bildirin’ dedim.
Sınır dışı edilmeleri için çalışmalar başlatmıştık. Sözleşmenin 9. maddesine göre zaten herhangi bir gerekçe göstermeden de sınır dışı edebilir. Pazartesi kabinede sınır dışı çalışmalarını arz edecektik ki büyükelçiler geri adım attılar.
Cumhurbaşkanımızın konuşması sonrası panik başladı. Sonra büyükelçiler birbirlerine suçu atmaya başladı. Yardımcılarını suçlayanlar oldu. Bu işin arkasında kimin olduğunu, perde arkasını öğrendik. Genç diplomatların başlattığı süreçte bu hadsiz açıklamayı yaptılar. O zaman nasıl geri dönebiliriz arayışına girdiler. İlk olarak ABD biliyorsunuz açıklama yaptı. Biz Kore’den döndükten sonra bu gelişmeler oldu ve büyükelçiler net bir şekilde geri adım atmak durumunda kaldılar.
Bu işin G-20 ile alakası yok. Bu açıklamayı genç diplomatlar yaptı. Bazılarının ülkesinden onay aldığını biliyoruz. Özellikle ABD elçisinin ülkesinden onay aldığını biliyoruz. Açıklamanın ardında Biden var haberi de doğru değil bizim elimizdeki bilgilere göre. Nordik ülkelerin önerileri sonucunda hazırlanmış bir metin.
Kavala hakkında birçok suçlama var, değişik davalar var. Hakkındaki başka suçlamalardan dolayı yargılanıyor şu an, bu nedenle tutukluluğu devam ediyor. Avrupa Konseyi bakanlar komitesi de burada yanlış yapıyor. AİHM’nin kararlarının uygulanması ile ilgili neden sadece bir davayı ön plana çıkarıyorsunuz? Neden diğer ülkelere yönelik kararlarda bunu yapmıyorsunuz? Diğer ülkelerin de uygulamadığı AİHM kararları var. Mesela Yunanistan 14 yıldır mahkûm edildiği kararı uygulamıyor. Batı Trakya’daki dernekler Türk ismiyle dernek kuramıyor. Ama bize yönelik bu tavrını Avrupa, Yunanistan’a yapmıyor.
Bildiriye imza atan ülkeler arasında kim var? Fransa var. Neden mahkûm edilmişler? Hapishanelerde gözaltı merkezlerinde işkence. 2011 yılında AİHM, Fransa’yı mahkûm ediyor, 10 yıldır Fransa bu kararı uygulamıyor. Başka kim var bildiride? Almanya. Almanya da bir başka davada mahkûm ama uygulamıyor. Şimdi bu ülkeler bize ders vermeye çalışıyor mu? Çalışıyor. Peki onlar uyguluyor mu? Uygulamıyor. Mesela Norveç. Neden mahkum edilmişler, çocuklara ilişkin sosyal haklar. AİHM bu konuda Norveç’i de mahkûm ediyor ve 2019’dan beri Norveç bu kararı uygulamıyor. Bu örnekleri daha da artırabilirim.
Osman Kavala’nın önemi ne? Soros’un adamı. Görevi Gezi olayları sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek, hükümeti devirmek. Hangi demokratik ülke bunu kabul edebilir? Hangi demokratik ülkelerde bu suç değil? Neden bir işi cımbızla seçip öne çıkarıyorsunuz? Sorunun cevabı burada. Bu süreçte de gördüler ki artık kimse ne Türkiye’ye parmak sağlayabilir ne de iç işlerine karışabilir. Ülkenin onurunu gururunu kimseye çiğnetmeyiz. Bunu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde gösterdik. Ancak bu burada kalmaz, gerekli adımları tedbirleri alacağız. Onu da ilerde açıklarız.
Çavuşoğlu, ABD’ye Suriye konusunda “fikirdaş ülkeler” ya da “Uluslararası Suriye Destek Grubu toplantısı” yapma fikrini ilettiklerini ve bunun üzerinde çalıştıklarını belirterek şunları kaydetti:
Yani daha önceki yıllarda sık sık bu formatlarda bir araya geliyorduk. Daha sonra bunlar yavaş yavaş gitti, Astana formatı devreye girdi. Şimdi böyle bir toplantıya ihtiyaç var. Biz şu mesajı Ruslara da İran’a da söylüyoruz. Sizler de bunu gördünüz, rejime de anlatın. Askeri bir çözüm yok. Askeri bir çözümle Suriye’ye istikrarın, barışın gelmesi mümkün değil. İşte bak en son Anayasa Komisyonu’ndan önce de söyledik. Aslında önceki beş raunttan iyi başladı. Gayet ılımlı, yeni bir taslak yazma konusunda anlaştılar rejimle muhalefet. Daha sonra Şam’da bir terör saldırısı, yine İdlip’te rejimin saldırganlığı ve olumsuz bitti. İyi başlamıştı aslında. Muhalefetle rejimin bir araya gelip Suriye’nin geleceği konusunda anlaşmalı.
Suriye meselesine ilişkin açıklamalarına “askeri çözümle istikrar, barış gelmez” diyerek başlayan Çavuşoğlu, Erdoğan’ın her sınır ötesi operasyon öncesi yinelediği “Bir gece ansızın” diyerek sözlerini tamamladı:
Rejimin askeri çözümü tercih ettiğini görüyoruz. Bu yanlıştan dönmesi gerekiyor. Bu, Suriye’ye 10 yıldır barış getirmedi. Aynı şeyi yapa yapa sahadaki gerçekleri değiştiremezsiniz. O yüzden siyasi süreci desteklemek lazım. Biz Suriye’nin sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü destekliyoruz. PKK hepimiz için tehdit. Onlar için de bizim için de tehdit. PKK-YPG’nin son zamanlarda saldırıları arttı. Maalesef ne Rusya ne de ABD bunları geri çekme sözünde durmadılar. Dolayısıyla böyle bir durumda da kendimiz gereğini yapmamız lazım, Sayın Cumhurbaşkanımızın da söylediği bu. Sayın Cumhurbaşkanımızın artık hepimizin belleğine kazınan bir sözü daha var, vatandaşlarımızın da hoşuna giden, bir gece ansızın…
Suriye meselesine ilişkin açıklamalarına “askeri çözümle istikrar, barış gelmez” diyerek başlayan Bakan Çavuşoğlu, Erdoğan’ın her sınır ötesi operasyon öncesi yinelediği şoven sloganla sözlerini tamamladı: “Bir gece ansızın”https://t.co/rLDyJoD497 pic.twitter.com/hKrmZUHEd9
— sendika.org (@sendika_org) October 28, 2021
İlgili haberler:
Sendika.Org