Suruç Katliamı’nda kamu görevlilerinin yaşam hakkı ihlaline yol açmasına ilişkin iddiayla Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonrasında AYM, iddiaları “dayanaktan yoksun” bularak reddetti
20 Temmuz 2015’te Kobanê’ye oyuncak ve çeşitli insani yardım eşyaları götüren sosyalist gençlerin Suruç’ta yaptıkları basın açıklaması sırasında canlı bomba saldırısıyla katledildiği Suruç Katliamı’nın dava süreçleri hukuksuzluklarla devam ediyor. IŞİD militanı tarafından gerçekleştirilen ve 33 gencin ölümüne neden olan katliamla ilgili kamu görevlilerinin gerekli tedbirleri almadığına ilişkin Anayasa Mahkemesine yapılan başvurudan sonuç çıktı. Anayasa Mahkemesi, yaşam ihlali iddialarını “açıkça dayanaktan yoksun” bularak reddetti.
AYM’nin basın duyurusunda katledilen gençler için “bir terör örgütünün gençlik yapılanmasının üyeleri olduğu iddia edilen bazı kişiler” ifadelerini kullanırken yaşam hakkı ihlaline yol açan kamu görevlisi hakkında verilen para cezasının yeterli olduğuna kanaat getirildi. Basın duyurusunda ilgili kısımlar şöyle:
Başvurucuların da iddia ettiği gibi Ş.A.A. “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak güvenlik güçlerince aranmaktadır. Bu aranmanın sebebi anılan kişinin herhangi bir zaman dilimi içinde olayın gerçekleştiği bölgede ve/veya olay günü toplanan kişilere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden veya bu yönde bir talimat vereceğinden şüphelenilmesi değil Ş.A.A.nın radikal gruplarla terör örgütü kamplarına katılmak için yasa dışı yollardan yurt dışına çıkabilecek olmasıdır. Bu durumda Ş.A.A.nın başvurucuların yakınlarının yaşamı için açık ve yakın bir tehdit teşkil ettiği ve bu hususun kamu makamlarınca bilindiği veya en azından bilinmesi gerektiği söylenemez.
Başvurucuların M.Y. hakkında yürütülen ceza yargılamasıyla ilgili tek şikâyetleri M.Y.nin hapis cezası yerine adli para cezasına mahkûm edilmiş olmasıdır. Yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın incelemesi sırasında yapılan değerlendirmeler dikkate alındığında M.Y.ye isnat edilen eylem, etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün ceza soruşturmasını gerektirdiği istisnai hâllerden değildir. Bu nedenle Ceza Mahkemesinin görevini ihmal ettiği sonucuna varmasına rağmen M.Y.yi adli para cezasına mahkûm etmesi yaşam hakkının usul boyutunun ihlaline neden olmamıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
Sendika.Org