Almanya’da sosyal demokratlar, liberaller ve yeşiller arasında koalisyon görüşmeleri sürerken iklim krizi protestoları da devam ediyor. Müstakbel iktidarı iklim krizi konusunda ciddiyete çağıran on binlerce eylemci dokuzuncu kez sokaktaydı
Fridays For Future (FFF, Gelecek İçin Cumalar) çatısı altında sekiz kez Dünya İklim Protestoları’na katılan kurumlar, 22 Ekim Cuma günü gerçekleştirdikleri iklim protestosunu, olağanüstü bir hal betimlemesiyle, “Bize Başka Bir Seçenek Bırakmadınız!” şiarıyla dokuzuncu Dünya İklim Protestosu’na çevirdiler.
Fridays For Future’un Merkezi Organize Kurulu’nun yaptığı açıklamaya göre, bu protestoya Almanya’nın 50 şehrinden yaklaşık 20 bin kişi katıldı.
Bu 20 bin kişi Sosyal Demokrat Parti, Liberal Demokrat Parti ve Yeşiller partileri arasında süren koalisyon görüşmelerinde sürekli dillendirilen, “2030-2035 yıllarına dek ulaşılması-azaltılması gereken havadaki karbondioksit oranı programları”nı, “bedeli insan hayatı olan bir espri” olarak değerlendirdi. Ve yeni Koalisyon Hükümeti’ne bilimsel bir program hazırlamaları yönünde baskı yapmak üzere, “İlettiğimiz talepleri yerine getirmeniz için size 100 gün veriyoruz” diyerek Berlin’deki Federal Meclis Binası’na doğru yürüyüşe geçti.
Uluslararası düzeyde ise, ağırlıklı olarak başka ülkelerin gençlik kurumlarından dayanışma mesajları iletildi.
Eylül ayında yapılan sekizinci Dünya İklim Protestosu sırasında, Sosyal Demokrat Parti’nin Şansölye Adayı Olaf Scholz, Fridays For Future’u, Twitter’dan “çabalarınızdan dolayı size çok teşekkür ederim” biçiminde bir iletiyle eylemi selamlamış ve gençlik kurumlarından büyük tepki almıştı.
Bu kez ise Türkiye kökenli bir SPD milletvekili yine eylem anında sayfaya girerek, farklı bir iletiyle Antikapitalist Blok’u kriminalize etmeye çalıştı.
Aralarında anarşist, devrimci ve komünist kurumların-partilerin aktivistlerinin bulunduğu, “iklim krizi”nin kapitalist bir sistemde çözülemeyeceğini haykıran Antikapitalist Blok, kendi pankartlarıyla yürüyüş kortejinin en önündeki yerini aldı. Küçük tartışmalar yaşansa da FFF Organize Kurulu bunu engellemeye çalışmadı.
Bunun üzerine, Türkiye kökenli bir SPD Milletvekili FFF sayfasına girerek, “Normal eylem sınırlarını aşmayın. Barışçıl bir yürüyüşe gelen binlerce insanı bir çatışma içerisine sokmayın. Normal bir yürüyüş yapıldı, bu barıçıl bir biçimde bitmeli!” şeklinde uyarılarda bulundu.
Antikapitalist Blok bu uyarıyı, “Hangi normallikten bahsediyorsunuz? İnsanların ve hayvanların sürüler halinde öldürülmesinin normalliğinden mi? Dünyadaki açlık oranının artmasının normalliğinden mi? Kapitalizmin pervasız savaşlarının daha da pervasızlaşmasının normalliğinden mi? Biz böyle bir normalliğin normalleri olmamak için direniyoruz!” biçiminde yanıtladı.
Ardından SPD ve Yeşiller’in parti merkezi binalarının üzerlerine yazılamalar yapıldı, giriş kapıları bloke edildi, bu istikamete araç geçişini de tıkamak üzere trafik lambalarının elektrik bağlantıları kesildi. Polis, Antikapitalist Blok’a göz yaşartıcı spreylerle saldırdı, yaralananlar ve gözaltına alınanlar oldu.
Binlerce kişinin katıldığı bu yürüyüşe, “radikal sol yine kitleyi dağıtıyor” havası verilmeye çalışıldı.
23 Ekim’de ise “Querdenker” olarak bilinen hareket birçok şehirde yürüyüş düzenledi. COVID-19 aşısına karşı yapılan bu yürüyüşün parolası, “Bizden izinsiz bedenimize dokunamazsınız” biçimindeydi.
Bu eylemlerde ağırlıklı olarak dini motiflere yer verildi.
Kadın hareketlerinden-örgütlülüklerinden kopye edilen bu şiar, sokaklarda karşı yankısını da buldu. Sadece kadın değil, birçok erkek aktivist de, “Patriyarkal sisteme karşı sokaklardayız. Bedenimiz bizimdir, bedenimiz üzerindeki kararlar bize aittir. Kürtaj hakkını sınırlayan yasalar kaldırılsın” diyerek yürüyüşe geçti.
Aynı gün “Harz IV-Yoksulluk Yasaları”na karşı gelenekselleşmiş olan bir Sonbahar Yürüyüşü de vardı. Leipzig şehrinde yürüyüşe izin verilmezken, Enternasyonal Birlik bu geleneğin engellenmesine izin vermedi.
Alman medyası tüm bunları birbirine harmanlayarak, Antikapitalist Blok’un 22 Ekim’deki eylemdeki tavrına bağladı ve tekrar “radikal sağ-radikal sol” kavramlarını karşı karşıya getirdi. Ancak sadece ve sadece, dini motiflerle donanmış Querdenker’in eylemlerine yer vermeyi yeğledi.
Ciddi bir provokasyon girişimi, olağanüstü bir sağduyuyla püskürtüldü.
Dokuzuncu Dünya İklim Protestosu sonrası FFF yapılanmasına saldırıların olacağı açıktı.
Hemen 23 Ekim’de aralarında Kiracı Hakları Dernekleri, Antifaşist Kurumlar, Sağlık Emekçileri Birliği, Öğretmenler Birliği, Savaş Karşıtları, Toprağın Sonu Hareketi, Mülteci-Göçmenlerle Dayanışma Birlikleri, İnsan Hakları Savunucuları gibi ağırlıklı olarak Berlin’deki ilerici çıkışlarıyla bilinen 30 kurum biraraya geldi.
Berlin’de tam bir doğa katliamı örgüsünün merkezi olan ve yapımı yıllardır engellenmeye çalışılan A-100 otoyolu inşaat çalışmaları, eylemcilerin inşaat alanını bloke etmesiyle birlikte yine bir günlüğüne durduruldu.
Bu 30 kurum, “Blokeye karşı mısınız? Bloke eylemi radikal mi? Hayatımızı bloke ettiniz. Sürekli evsiz-işsiz kalmakla yüz yüzeyiz. Bir yanda doğal afetler, bir yanda savaşlar ve bir yanda pandemi. Bu radikal değil mi?” deyip, hazırladıkları büyük boyutlu “1,5 Santigrad” sembolüyle birlikte “Blokenizi böyle bloke ediyoruz” diyerek trafiğin akışını engellediler.
Karınca gibi alana üşüşen muhabirler manşet atabilecekleri yanıtlar toplamak için olağanüstü bir çaba gösterirken, elleri boş döndüler.
A-100 otobanı işgalcilerine, 22 Ekim’deki “radikal sol”un tavrını nasıl karşıladıklarını soran muhabirlerin aldığı yanıt şu oldu: “İklim değişiklikleri, yeryüzünü deşe deşe örülen otoban zincirleri ve tabiî ki bu amaçla yok edilen ormanlar-tarım alanları, yani kapitalizmin doğallaştırdığı bu örgü bir an önce nihayetlenmek durumunda. Yeryüzündeki canlılar gerçekten çok büyük bir tehlike altında. İşgallere, savaşlara, sömürüye, yeryüzünün tarumar edilmesine karşı mücadele risksiz bir mücadele değil. Bedel ödemeden verilebilecek bir mücadele değil. Biz bu bedeli göze aldık. İşçi, işsiz, öğrenci, doktor, öğretmen, profesör, bilim insanı… yani ne olursak olalım bunu göze alarak sokaktayız. Antikapitalist Blok’un eylemi, önce bizi bir şaşırttı. N’oluyor diyerek bakındık. Ancak bu pozitif bir şaşkınlıktı. Adalet diye haykırıyoruz. Tüm dünya için adalet diyoruz. E bu talebimiz elbette ki risk alınmayan mücadeleler sonucu, yani birer hediye paketi gibi bize sunulup karşılanmayacak. Bunun farkındayız!”
SPD, FDP ve Yeşiller, yani genç seçmenlerin oylarını potasında eritmek üzere “İklim Krizi” diye haykıran bu üç parti, son genel seçimlerde önemli bir genç üye-oy artışına gitmişti.
Yeni bir şansölyenin seçileceği, tarihi bir önemi olan böyle bir seçim süreci sonrası, Almanya gibi bir ülkeye göre “çok radikal” olan eylemlerin artmasıyla birlikte, FFF çatısının da çatırdayacağı düşünülüyordu.
Ancak FFF, ilkokul çağındaki çocuklardan tutun da emekli ve 80-90 yaş üstü kuşağa kadar üyesi bulunan açık sayfasında, defalarca “katılan 20 bin kişiye çok teşekkürler” biçiminde pozitif mesajlar yayımlayıp durdu.
Bu mesajlarının aralarında da sayısız kurumun adımlarına-eylemlerine-açıklamalarına yer vermeye devam etti. Önceden yakalanmış olan bu çalışma tarzı sekteye uğratılmadı. Bu tarz, katılımcılar tarafından da olumlu karşılandı.
Medyanın ana haber bültenlerine yansıtmak için can attığı bu “negatif izlenim yaratma” çabaları, şimdilik gerçekten takdir edilecek boyutta, olağanüstü bir sağduyuyla boşa çıkarılmış oldu.
Sayısız kurumun eylem birliğine-ortak mücadelesine tanıklık eden bu dönemin nasıl göğüsleneceğini daha net bir şekilde görmek ancak ileriki günlerde mümkün olacak.
Sendika.Org / Almanya (Ganime Gülmez)