20 Temmuz’da başlayan adli tatil bugün itibariyle sona erdi. Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay Binası’nın açılışıyla birlikte yapacağı adli yıl açılışının yanı sıra Ankara Barosu, adli yılı Söğütözü 4 No’lu Adliye Ek Binası önünde yaptığı basın açıklamasıyla açtı. Açıklamada yurdun her yerinde genellişmiş adaletsizlik sorunlarına, adliyelerin çok parçalı olmasına ve avukatlara uygulanan şiddete ve mobbinge dikkat çekildi. Avukatların ve adalet sisteminin bu kadar sorunlu olduğu bir dönemde adli yılın kutlanamayacağının ancak “karşılanabileceğinin” altı çizildi
20 Temmuz’da başlayan adli tatil bugün itibariyle sona erdi. Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay Binası’nın açılışıyla birlikte yapacağı adli yıl açılışının yanı sıra Ankara Barosu, adli yılı Söğütözü 4 No’lu Adliye Ek Binası önünde yaptığı basın açıklamasıyla açtı.
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan’ın okuduğu basın açıklamasında adil yargılanma hakkının yok sayılmasına, süreklilik kazanan hukusuz yargılamalara, kasıtlı cezasızlıklarla toplumsal suçların teşvikine çocuklara ve kadınlara karşı işlenmiş suçların adalet makamlerında karşılık bulamamasına vurgu yapıldı. Sağkan’ın ifadeleri şöyle:
Adil yargılanma hakkının yok sayıldığı, savunma makamının yargı sisteminin dışına çıkartılmaya çalışıldığı, avukatların mesleklerini icra ettikleri her ortamda sistematik olarak şiddete uğradığı, öldürüldüğü; müvekkilleri ile özdeşleştirilerek yargılandıkları, ifade ve iletişim özgürlüğünün kağıt üzerinde kaldığı, kadın cinayetlerinin zamana yayılmış bir katliama dönüştüğü, çocukların sadece çocuk değil bir taraftan da işçi oldukları, ormanların çöle, otele ya da santrallere çevrildiği, gözü dönmüş bir cinnetle işkence gören ve öldürülen hayvanların kimseler tarafından duyulmayan çığlıklarının gökyüzünü yırttığı, adaletin tecelli edeceğine olan inancın adli makamlara değil de sosyal medyada kalabalıklara ulaşabilme umuduna havale edildiği ülkemizde yeni adli yılı kutlayamıyoruz. Ancak bizler, suskunluk sarmalına girmeyen ve eşit bir dünya için herkes adına direnen avukatlar olarak yeni adli yılı büyük bir kararlılıkla karşılıyoruz.
Avukatların kendi mesleklerini icra ettikleri için gördükleri şiddete ve maruz kaldıkları mobbinge dikkat çeken Sağkan “Bizlere adli yılı kutlamak yerine onu sadece “karşılatan” sebepler, mesleklerimize başlarken ettiğimiz yeminin üzerinde yükseldiği kutsal ve evrensel ilkelerin can çekişmekte olduğu gerçeği, savunma mesleğinin itibarına dönük saldırılara son dönemde artan fiziki saldırıların eklenmesi ve avukatların içerisine sürüklendiği ekonomik kaostur” ifadelerini kullandı.
Ankara Barosu Ücretli Çalışan Avukat – İşveren Avukat İlişkisi Hakkında Prensip Belgesi’ni yayımladıklarına dikkat çeken Sağkan, işçi avukatların yanında, sömürü düzeninin karşısında olduklarını vurguladı.
Sağkan, açıklamada adliyelerin çok parçalı oluşuna da dikkat çekti. Sağkan, önünde basın açıklaması yapılan binanın bu parçalı yapının bir örneği olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:
30.10.2019 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile protokol imzalayarak Ankara’da adliyelerin tek çatı altında toplanacağının sözü bizzat Sayın Adalet Bakanı tarafından verildiği halde (huzurda gördüğünüz) 6. Ek hizmet binası bugün itibariyle faaliyete sokularak adliye binaları parçalanmaya devam ettirilmektedir. Şimdiye kadar konusu kişi olan mobbing, ilk defa kitlesel bir şekilde bir meslek grubu hedef alınarak Ankara Barosu avukatlarına uygulanmaktadır. Bizler, sadece adli yargı ilk derece mahkemesi adliyeleri altıya bölünmüş Ankara’da; onlarca kata yayılmış dikey yapılanmalarda, her ay milyonlarca liralık kiranın vatandaşın vergisinden ödendiği plaza adliyelerinde mesleklerini yapmaya çalışan Ankara avukatlarıyız. Özünde dezavantajlı gruplar için kullanılan “adalete erişim” sorunu, Ankara avukatları için bir meslek sorunu haline getirilmiştir. İstenildiğinde her şehirde aylar içerisinde bitirilen devasa yapılar, adalet söz konusu olduğunda nedense Ankara’da bir türlü vücut bulamamaktadır. Avukatı ve vatandaşı yıldırmaya odaklı bu sorun sadece avukatın mesleğine ilişkin mekânsal bir sorun değil her gün binlerce vatandaşın da mağdur edildiği ulusal bir adalete erişim problemidir. Bu sebeple Adalet Bakanlığı tarafından adliyelerin tek çatı altında toplanması için ivedi ve gerçek adımların atılması, verilen sözlerin tutulması gerekmektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede kaldırılmasına dikkat çekilen açıklamada Baro’da yapılan toplumsal cinsiyet çalışmalarına ve yayımlanan belgelere de yer verildi. Çoklu baro sistemiyle Ankara’da ikinci baronun kurdurulması için avukatlara yapılan baskıya dikkat çeken Sağkan, bu baskı için “adını çoktan tarihin kara sayfalarına nakşetmiş tahakkümün eseri” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın son kısmında ise bütün sorunlara ve baskılara rağmen susmayacaklarını ve birliklerini bozamayacaklarını vurguladı. Sağkan’ın ifadeleri şöyle:
Mesleklerimizi evrensel hukuk ilkelerine yaraşır bir adalet sistemi içerisinde, şiddete maruz kalıp öldürülmeden, adalete erişimde dezavantajları ortadan kaldıracak, başkente yakışır tek bir adliyede icra etmek isteyen, cübbesini, kalemini ve cümlelerini haksızlık nereden gelirse gelsin, kime dönük olursa olsun hukukun ve adaletin yanında yer alarak kalkan yapan tüm meslektaşlarımızla yeni adli yılda savunma mesleği, hukuk devleti ve insan hakları mücadelesinde yan yana yürümekten büyük onur ve heyecan duyduğumuzu, umutla ve hiçbir yıldırma girişiminin, yapay tahakkümün bizleri susturmaya ya da parçalamaya yetmeyeceğinin bilinciyle tüm kamuoyuna saygı ile arz ederiz.
Açıklamanın bitiminde “Savunma susmadı, susmayacak!” sloganı atıldı.
Sendika.Org/Ankara