Mersin Halkevi heyeti yöre halkı ile dayanışmak için yangında büyük hasar gören Gülnar ve Silifke ilçelerini ziyaret etti. Bölgeye dair izlenimlerini paylaşan heyet “Bölge halkının tüm zararları acilen tanzim edilmeli ve olası yangınların önlenmesi, kontrol altına alınması için teknik yetersizlikler giderilmelidir, rant politikalarından vazgeçilmelidir” dedi
Mersin Halkevi heyeti, yöre halkı ile dayanışmak için yangın bölgelerinden olan Mersin’in Gülnar, Bozyazı, Aydıncık ve Silifke’ ye bağlı Boğsak, Yeşilovacık’ı ziyaret etti. Bölgede iki ayrı hattan çıkan yangın sebebiyle, çok sayıda köy, yerleşim yeri ve orman yanarak kül oldu. Yöre halkından edinilen bilgiye göre ise yangın kontrol altına alındığı için değil, yanacak orman kalmadığı için durdu. Yeterli ekipmanın olmadığını ve zamanında müdahale edilmediğini belirten köylüler yanan bazı köylerin sit alanı olduğunu, yanan evler için de daha önce yıkım kararı çıkartıldığını belirtti.
Gülnar’da yayılan yangın ise iddiaya göre, köyde 15 gün önce başlayan yangının yeterince soğutulmamasından dolayı her yere sıçradı ve yayıldı. Devletin yangını söndürmediği, soğutma yapacak orman müdürlüğü ekiplerinin damgalama gibi başka görevlere gönderildiği, yangına yöre halkının, gönüllülerin müdahale edip söndürdüğü, ancak yeterli soğutma işlemi yapılmadığı için yangının kontrol altına alınmadığı ifade edildi.
Temel ihtiyaçlar bölgeye dayanışma ile gönderildi. Yöre halkının asıl talebi ise evlerinin onarılması, yanan seraları ve tarım alanlarındaki zararlarının karşılanması oldu. Bölgeye dair izlenimlerini Twitter üzerinden paylaşan heyet “Bölge halkının tüm zararları acilen tanzim edilmeli ve olası yangınların önlenmesi, kontrol altına alınması için teknik yetersizlikler giderilmelidir, rant politikalarından vazgeçilmelidir” dedi.
Mersin Halkevleri heyeti olarak gözlem yapmak ve yöre halkı ile dayanışmak, ihtiyaçları belirlemek üzere yangında büyük hasara uğrayan Gülnar ve Silifke ilçelerindeydik. + pic.twitter.com/IthO0dxxJ4
— Mersin Halkevi (@Mersin_Halkevi) August 3, 2021
Halk olarak elimizden geleni yaptığımızı düşünüyorum, çocuklarımız bile yangın söndürmeye gitti. Ancak arozözlerin eksikliği, orman yollarının düzgün olmaması, yangın havuzlarının yeterli olmaması sebebiyle yangın çok fazla büyüdü. Helikopter desteği geldiğinde zaten yangın büyümüştü. Çok fazla yerde yangın çıktığından dolayı kaynaklar, araçlar yetersizdi. Buranın yangın söndürme ekipleri manavgata gitmişti, oradan gelmeleri çok uzun sürdü. Bu sırada yangın büyümeye devam etti. Bozyazı’da aynı gün yangın çıktı bu yüzden müdahale etmek daha da zorlaştı. Evlere sıçradı 6 ev yandı. Bunun yanı sıra seralarımız yandı. Az önce saydığım eksiklikler olmasaydı yangın çok daha erken söndürülebilirdi. Bu yüzden bu eksikliklerin bir an evvel tamamlanmasını ve bir daha böyle bir durumla karşılaşmamayı istiyoruz. Belediyeler ve muhtarlar elinden geleni yapıyor. Yapılan kampanyalarla erzak, giyim, hijyenik malzemeler, hayvan yemleri köyümüze geldi. Bizde şu anda bu yardımların dağıtımı için gönüllü çalışıyoruz. Aslında en temel ihtiyaç şu anda evi yanan insanların evlerinin tadilatının yapılması. Önümüz kış ve şu anda evleri kullanılamaz hale geldiği için bu insanlar komşularında kalıyor . Evler yapılsa başka ihtiyaçlar, beyaz eşya gibi, muhakkak ortaya çıkacaktır ama şu an net birşey diyemiyorum. Çok fazla kişinin serası yandı içindeki muzlarda da hasar var. Seralarla ilçe tarım müdürlüğü ilgileniyor ancak sigorta bu hasarı karşılayacak mı emin değiliz. Serası yanan bir kişinin sigortası yokmuş, o sera nasıl yapılacak bilmiyoruz.
Zarar gören ve ölen hayvanlara ve genel duruma dair bilgi veren yangınzede gönüllü “Bizim bölgemizde evcil hayvan pek fazla yok. Çoğunlukla ormanda yaşayan hayvanlar var. Hayvanı olanlar da jandarmalar evleri boşaltma çağrısı yaparken ‘Biz çıkarsak hayvanlarımız ne olacak’ dediler. Evlerini terk etmeyip hayvanlarını korudular. Ne yazık ki ormanda yaşayan yabani hayvanlar öldü ama sayısını bilemiyoruz. Yangın bir doğal afettir ancak planlı ve iyi bir müdahaleyle gerekli araç gereç olduktan sonra erken söndürülebilir. Burada evlerimiz, seralarımız, ormanımız, ormanın içindeki yabani hayvanlar yandı. İçimiz yandı. Bir daha böyle bir acı yaşamamak için gerekli önlemlerin tam alınmasını, donanımsal eksikliklerin giderilmesini istiyoruz. Buranın yöresel giysisi şalvardır. Bir miktar şalvar geldi, kıyafet bedenleri uyuşmayıp şalvar alamayanlar oldu. Çok temel ihtiyaç olmasa da farklı bedenlerden şalvara ihtiyaç var. Hijyenik malzemelerde (Ped, diş macunu, diş fırçası, ıslak mendil) geldi ancak şu ana yetecek düzeyde. Yangında paralarımızda yandığı için şu an burada ihtiyaçlarımızı alamıyoruz. Hijyenik malzemeler önümüzdeki günlerde yetersiz kalacaktır” dedi.
Bölgeyi ziyaret eden Mersin Halkevi Heyetinden Çiğdem Serin “Bölgeye gittiğimizde küresel kapitalizmin ve iklim krizinin en yakıcı sonuçlarından biri ile yeniden karşılaştık. Eskiden mavi ile yeşilin buluştuğu yerler kömür olmuştu. Bölgede yaptığımız incelemeler ve bir çok görüşmede de bu ağır sonuçların sorumlusunun AKP iktidarı olduğu açığa çıkıyordu. Bölgede pek çok canlı yaşamını yitirmiş. Yaban hayvanları aç kalmış. Tam anlamıyla bir doğa katliamının yaşandığını söyleyebiliriz. Bu katliamın ve kaybettiğimiz her bir canın sorumlusu AKP iktidarıdır. AKP’nin yaşamı ve doğayı yok sayan rantçı politikalarıdır. Rantçı politikalardan vazgeçilmeli ve bölge halkının maddi zararları derhal tanzim edilmelidir. Bölge halkının en temel talebinin de evlerinin onarılması ve maddi hasarlarının karşılaması ve devletin yangını önleyecek ve erken müdahale etmesini önleyen teknik eksiklikleri giderilmesi, önleyici politikalar geliştirilmesi olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Sendika.Org