Bosna Hersek ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada Taliban’ın Kabil Havaalanı’nın işletmesinin kendilerine verme yönündeki teklifi olduğunu söyleyen Erdoğan, ziyaret sonrasında yaptığı açıklamalarla Afganistan’daki altyapı ve inşaat rantına talip olduğunu açıkladı
Recep Tayyip Erdoğan, Bosna Hersek ve Karadağ ziyareti sonrası uçakta gazetecilere Afganistan’daki duruma dair demeç verdi. Taliban ile Afganistan ordusu arasındaki iç savaş sonrasında Taliban’ın fiilen ülke yönetimini devralmasının ardından Taliban ile de iletişim halinde olduklarını söyleyen Erdoğan, Kabil Havaalanı’nda ABD askerlerinin çekilmesinin ardından dahi Kabil Havaalanı hayalinden vazgeçmemişti.
Bosna Hersek ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada Taliban’ın Kabil Havaalanı’nın işletmesinin kendilerine verme yönündeki teklifi olduğunu söyleyen Erdoğan, ziyaret sonrasında yaptığı açıklamalarda “Biz Afganistan’ın birliğine, beraberliğine her türlü desteği vermeye hazırız” sözleriyle Afganistan’daki iç savaş sonrasındaki altyapı ve inşaat rantına talip olduğunu açıkladı.
Erdoğan’ın Bosna Hersek ve Karadağ ziyareti sonrası açıkalmalarında öne çıkan yerler şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti’nin belli bir birikimi var, belli bir altyapısı var. Bu birikim ve altyapıyla yardımcı olmak isteriz. Ama yardımcı olabilmek için de kapıların bir açılması lazım. Onun için de şu anda bizim istihbaratımızın Taliban muhataplarıyla görüşmeleri oluyor. Bunun dışında güneyde bazı ülkelerde bir araya gelmek suretiyle görüşmeler oluyor. Hepsinden öte işte şimdi Doktor Abdullah Abdullah ve Hamid Karzai oralarda bir araya geliyorlar. Onların verdiği sinyaller de bizim için çok çok önemli. Türkiye olarak bizim derdimiz şu; Afganistan süratle toparlanmalıdır. Artık Afgan halkı bu kadar yükü çekemez. Ortada 40 milyona yakın bir nüfus var. Devasa bir ülke var. Biz Afganistan’ın birliğine, beraberliğine her türlü desteği vermeye hazırız. Yeter ki Afganistan tarafından da bu anlamda o yaklaşımı görelim.
Bir gazetecinin sorusu üzerine sürecin Libya’daki gibi işleyebileceğini şu sözlerle ifade etti:
Libya gibi bir anlaşma yapmak mümkün değil diyemem. Aynı tür bir anlaşmayı yaparız. Yeter ki aynı şekilde karşımızda bir muhatap bulalım. Eğer aynı şekilde bir muhatap karşımızda olursa niye öyle bir anlaşma yapmayalım? Bizim derdimiz problem çözmek.
Libya’daki iç savaşta yaşanan yıkım sonrasında açığa çıkan inşaat rantına talip olup yandaş inşaat sermayesinin pazarı haline getiren Erdoğan, Taliban’ın muhatap alınmaması gerektiğini düşünenlerin de varlığının hatırlatılmasının ardından şöyle konuştu:
Bizi bazı kesimler ilgilendirmez. Biz kendi irademize bakacağız. Biz ne düşünüyoruz, ne yapacağız ona bakarız. Türkiye’nin bu bazı kesimler dediğiniz muhalefeti, ana muhalefeti hiçbir şekilde çözüm odaklı çalışmadı ki… Ama biz çözüm odaklı çalışıyoruz. ‘Taliban’la aynı masaya oturulmasın’ diyorlar. Bir defa aynı masaya oturmadan hiçbir yerde siz bir çözüm üretemezsiniz. Mesela Dodik, ‘Biz niçin üçüncü bir ülkeyi kalkıp da aramıza sokalım? Erdoğan var, Erdoğan’ı davet edelim. Türkiye var, Türkiye’yi davet edelim. Onlarla biz bu işi yapalım’ diye basın toplantısında açık açık söyledi. Ortada bu tür şeyler de var. Ama bu konuda Türkiye’nin muhalefeti, ana muhalefeti böyle bir yaklaşımın içerisine girmedi, girmez. Ama bizim bu noktada özgüvenimiz var. Özgüvenimizle beraber eğer Türkiye’ye böyle bir şey gelirse, biz de değerlendirmelerimizi yaparız. Değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra da böyle bir işe girmemiz gerekirse gireriz, girmememiz gerekirse girmeyiz.
Biliyorsunuz ilk etapta biz Afganistan’dan çıkmayı düşünmedik. NATO zirvesinde de bunları Biden ile konuştuk ama Biden’a biz 3 tane teklif getirdik. Dedik ki, bir defa idari ve mali noktada bize destek olacaksınız. İki, diplomatik destek vereceksiniz. Üç, lojistik destek vereceksiniz. Eğer bunlar verilirse biz burada kalabiliriz. Havaalanı meselesinde de Taliban ne diyor, ‘Güvenliği bize verin ama işletmeyi siz alın.’ Nasıl güvenliği size veririz? Güvenliği siz aldınız, ondan sonra orada yine kan gövdeyi götürürse biz bunu dünyaya nasıl izah edeceğiz? Bu kolay bir iş değil. İşte bunlar konuşuldu, hemen ertesi gün 200’e yakın kişi öldü.
İlgili haber:
Sendika.Org