Orman yangınlarına müdahalenin yetersizliğine ses çıkarmak için Ankara Kent ve Ekoloji Ağı’nın çağrısıyla bir araya gelen yaşam savunucularının eylemini Ankara polisi ablukaya alarak engelledi. Yaşam savunucuları bunun üzerine oturma eylemine başladı. Oturma eylemi sırasında tartışmalar yapan yaşam savunucuları, basın açıklamasını da okuyarak eylemi sonlandırdı
Ülkenin güney ve batı yakasında çıkan yangınlara müdahalenin yetersiz kalmasına tepkiler yükselmeye devam ediyor.
Ankara Kent ve Ekoloji Ağı’nın çağrısıyla “Yangınlar karşısında yaşamdan yanayız, bir aradayız” diyerek Kurtuluş Parkı’nda bir araya gelen yaşam savunucuları, toplanmaya başlarken Ankara polisi tarafından ablukaya alındı.
Polisin ablukaya almasının ardından yaşam savunucuları, oturma eylemine başladı.
Polis, gazetecilerle yaşam savunucuları arasına yaklaşık 50 metre mesafe koyacak şekilde gazetecileri alandan uzaklaştırdı.
Oturma eyleminde yaşam savunucuları yangınların insan dışındaki canlı türlerine verdiği zararları ve bu konuda gelişitirilmesi gereken anti-türcü perspektifin önemine dair tartışmalar yaptı. Yapılan tartışmanın ardından da basın açıklaması okundu. Açıklamada iklim krizinin bu tür yangınlara yol açabileceği bilimsel olarak ortaya konmasına rağmen iktidarın bu konuda önlem almadığı vurgulanırken yangın sonrasında da bilimsellikten uzak, popülist fidan dikim kampanyalarıyla göz boyanmaya çalışıldığı ifade edildi.
Oturma eylemi sırasında basın açıklaması okundu. Açıklamanın ardından yaşamı savunma mücadelesinin devam edeceği vurgulandı
“Bu ülkeyi Cengiz’e, Limak’a, Alamos’a teslim etmeyeceğiz!”https://t.co/HEUspW7ldt pic.twitter.com/T6fbYbZn5Q— sendika.org (@sendika_org) August 15, 2021
Açıklamanın devamında yaşam savunucuları, taleplerini okudu:
Ekoloji örgütleri olarak şartlarımız var:
- THK’nı bütün kadro, uçak, ekipman ve donanımının işler hale getirilmeli, modernizasyon işlemlerinin yapılmalı, saraylar yapımı vb. israflar yerine yeni uçak ve donanımı tedarik edilerek THK’nin güçlendirilmelidir.
- Tüm türlerin sağlığını gözeten şehir planlamaları yapılmalı, rantsal yıkıma son verilmelidir.
- Orman arazileri turizm, maden gibi doğanın yıkımına uğramasına neden olan sektörler orman arazileri etrafından uzaklaştırılmalı, ormanları satılacak kereste olarak gören uygulamalar durdurulmalı, talana yol açan yasal düzenlemeler iptal edilmelidir.
- DSİ’nin “dere ıslahı” adı altında dere yataklarını bozarak, betona hapsetmesi doğal akışa müdahale etmesi derhal durdurulmalıdır.
- Derhal doğal yaşamı yok eden madenlerin, HES’lerin, termik santrallerin ruhsatları iptal edilmeli bunca felakete rağmen sürdürülen nükleer santralin inşaatı durdurulmalıdır.
- Yangınlara ve sellere dair bölge hakimiyeti olan, profesyonel çalışanlar işe alınmalı, niteliksiz kadrolaşmanın önüne geçilmelidir.
- Yangınlarda ve sellerde ölen, yaralanan, mahsur kalan insanların kurtarma çalışmalarının yanında hayvanlar için de özel profesyonel ekipler ve ekipmanlar sağlanmalıdır.
- Felaket bölgeleri için yapılacak onarım, yardım, düzenleme çalışmalarında kamu yararını gözeten sendika, oda ve STKlar ile birlikte hareket edilmeli ve kolektif işleyen kriz merkezleri oluşturulmalıdır.
Taleplerin sıralanmasının ardından yaşamı bütününü savunma mücadelesinin devam edeceği ifade edilerek açıklama sonlandırıldı.
Metin Lokumcu hocamızın HES’lere karşı verdiği mücadeleyi, katledilen Büyüknohutçu çiftinin madenlere karşı verdiği mücadeleyi sahiplenerek ve büyüterek Türkiye’nin dört bir yanında HES’lere, madenlere, termik santrallere, kent miraslarını yağmalayanlara, nükleere karşı hep birlikte sürdüreceğiz.
Yangınlara, sellere, şirketlerin talanına karşı yaşamdan yanayız; bir aradayız.
Basın açıklamasının ardından oturma eylemini bir süre daha sürdüren yaşam savunucuları, sonrasında eylemlerini sonlandırdı.
Sendika.Org/Ankara