Geçen 22 Haziran’da içerisinde yaklaşık 460 kilogram kokain ele geçirilen konteynerin göndericisinin Ekvador’daki Frutadeli, alıcısının ise Mersin’de faaliyet gösteren Alyans Meyve adlı firma olduğunu söyleyen CHP Milletvekili Polat, ticareti yapanların AKP üyeliklerine dikkat çekti. Polat, iktidar partisine üyeliğin bu uyuşturucu kaçakçılarına bir koruma sağlayıp sağlamadığını sordu
CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, Mersin Limanı’nın da kullanıldığı uluslararası kokain ticaretinin muz konteynerleri ile yapıldığını ve bu ticareti yapanların AKP ile bağlantıları olduğunu iddia etti.
Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’ye konuşan Polat, “Uluslararası şebekenin Ekvador ayağında muz ihracatçısı Frutadeli şirketinin başındaki S.M bulunuyor. Geçmişte çok büyük bir muz ihracatçısı iken battıktan sonra Güney Amerika’da üretilen kokaini, muz konteynerleri ile Türkiye dahil olmak üzere farklı ülkelere göndermeye başlıyor. Son dönemde Mersin Limanı’nda içerisinde kokain yakalanan muz konteynerlerinin göndericisinin S.M’nin şirketi Frutadeli olduğunu görüyoruz” dedi.
Polat, “Geçen 22 Haziran’da içerisinde yaklaşık 460 kilogram kokain ele geçirilen konteynerin göndericisi Ekvador’daki Frutadeli, alıcısı ise Mersin’de faaliyet gösteren Alyans Meyve adlı bir firma. Alyans Meyve’nin kurucusu M.A.K’nin aktif AKP üyesi olması, 2019’da şirketi M.A.K’den devralan A.K’nin de 2016’da üye olduğu AKP’den 2020’de istifa ettiğini görüyoruz. Burada bir siyasi partinin üyelerini uyuşturucu sevkiyatı ile bağlantılandırma gibi bir niyetimiz yok. Fakat bu işin içerisinde olan kişilerin, parti üyelikleri üzerinden korunup korunmadıklarını merak ediyoruz” dedi.
Frutadeli firmasının Mersin Limanı üzerinden hangi firmalara muz yüklü konteyner gönderdiğinin kayıtlarda mevcut olduğunu ifade eden Polat, “Bize göre Mersin’i kavşak noktası olarak kullanan bu zehir trafiği durdurulabilir, arkasındaki büyük barona ulaşılabilir. Ticaret ve İçişleri bakanlıkları harekete geçmek için neyi bekliyor?” diye sordu.
Polat, Mersin’de ele geçirilen kokainlerin ardından kamuoyunun dikkatinin, konteynerde bulunan GPS cihazlarına çekilmeye çalışıldığını anımsatarak, “Bu GPS cihazları muz konteynerlerinde bulunur. Ortam ısısını kaydeder ve bu bilgiye uzaktan erişime olanak tanır. GPS’in üzerinde durulması, asıl olayı karartma amacı taşıyor. Esas mesele, Mersin’de konteynerlerin içinden çıkan kopya güvenlik mühürleri. Uluslararası sevkiyatlarda konteynerlerin kapısına seri numaralı bir güvenlik mührü vurulur. Bu numara konteynerin ‘konşimento’ adı verilen evrakında da yer alır. Kontrol sırasında evraktaki ve mühürdeki numara tutuyorsa, mühre bir zarar verilmemişse konteynerin güvenli olduğu düşünülür” dedi.
Polat, muz yüklü konteynerlerin limanda, kameraların görmediği, kör noktalarına çekilip içerisindeki kokain alındıktan sonra hiç açılmamış gibi yeniden mühürlendiğini ve X-Ray cihazına sevk edildiğini öne sürdü. Polat, “Ayrıca Mersin Limanı’ndaki kamera komuta sisteminin devletin istihbarat biriminin değil özel bir firmanın kontrolü altında olduğunu biliyoruz. Burada çok komplike bir uyuşturucu kaçakçılığı ile karşı karşıyayız. Sadece gümrük değil liman işletmesinin de işin içinde olduğunu söyleyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Profesyonelce paketlenen kokainin, muz ile yakın yoğunluğa sahip olduğu için X-Ray cihazlarında görünmediğine yönelik bilgiler aldıklarını ifade eden Polat, “Ticaret Bakanı değişikliği, Mersin Limanı ile ilgili iddialar ve kokain operasyonlarının ardından son dönemde ciddi bir dedektör köpek görevlendirmesi yapıldı. Yaklaşık iki yıl önce Ticaret Bakanlığı’na, ‘Gümrükleri zapturapt altına alın. Sizinle Mersin gümrüklerini konuşmak zorunda kalmayalım’ uyarısında bulunmuştum. Geldiğimiz noktada bu kadar uyuşturucu sevkiyatı olan bir yerde bakanlığın en tepeden başlayacak şekilde bir soruşturma başlatması gerekiyordu ama bir adım atılmadı” diye konuştu.
Sendika.Org