İnsanların seçim otobüsünden kafalarına fırlatılan çaya değil suya ihtiyacı var. Boş vaatlere değil doğayı koruyacak adımlara, bir daha sel felaketlerinin yaşanmaması için önlem alınmasına ihtiyaç var
Bölgemiz son 10 yılın doğa tahribatının ve yaşanan iklim krizinin sonuçlarını artık daha ağır yaşayacak. Su taşkınları artarak devem edecek.
Arhavi’de yaşanan tablonun daha ağırlarını Giresun’da ve yıllar öncesinde Hopa’da gördük. Acı tablo selin yarattığı tahribat değil, yaşananlardan ders almayan bir yönetim anlayışının ülkemizin başında olmasıdır.
Ormanların hızla yok edilmesi, dere yataklarının ve vadilerin şantiye haline gelmesi, yol inşaatı için su yataklarının daraltılması, yok edilmesi veya duvarlarla suyun geçiş alanlarının engellenmesi Arhavi’de yaşanan sel tahribatının başlıca nedenleri.
İklim değişikliği sonucu ortaya çıkan hava sıcaklıklarında ani değişim ve aşırı yağışların doğa tahribatı ile birleşmesinin sonuçlarını yaşıyoruz.
Kapistre deresinin bulunduğu vadi yoğun taş ocakları ve HES’lerin bulunduğu vadidir. Bunca tahribat yetmiyormuş gibi orman alanlarının da Orman Bölge Müdürlüğü eliyle seyrekleştirme adı altında tahrip edilmesi yağan yağmurun toprakla buluşmak yerine hızla vadi boyunca akmasına neden olmuştur. Yağmur suyu taş ocaklarının bıraktığı molozları da alarak Arhavi’ye akmıştır. Bu bir doğa olayı değil doğanın yağmalanmasının yarattığı ağır sonuçtur.
Bölgeye gelen gezginlerin yoğun uğrak bölgesi olan Çifteköprülerin, Mençuna Şelalesi’nin bulunduğu vadide akan Kapistre deresi aşırı yağışla birlikte taşmış, denizle birleştiği yerde daraltılan yatağına sığmayarak eski yatağını geri kazanmaya çalışmıştır. Bu nedenle dere yatağı çevresinde bulunan mahalleler sular altında kalmıştır. Şu anda mahallelere suyla birlikte gelen balçık temizlenmekte, apartmanlarda da giriş ve bodrum katlarında temizlik çalışmaları yürütülmektedir.
Altyapının tahrip olması nedeniyle şehrin büyük bir bölümüne su verilemiyor. Dere yatağının çevresinde asıl yol yapılması gereken alanların imara açılması, birçok köyün ve mahallenin bağlantı yolunun da dere yatağına inşa edilmiş olması nedeniyle su yatağını genişleterek yolu yutmuş durumda. Bu nedenle vadi boyu yaşanan tahribatı gözlemleyemedik ancak mahalle aralarında durum felaket, manzara içler acısı. Dere yatağında bulunan hayvan barınağının sular altında kalması sonucu onlarca canlının boğularak öldüğü, kurtarılan canlılar için de mama ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Mama ihtiyacı için gerekli dayanışma ağlarıyla çalışmalarımızı sürdüreceğiz
Evet, daha önce görmediğimiz bir seferberlik ilan edilmiş durumda. Daha önce vadiyi katletmek için iş makinalarını koruyan devletin güvenlik kuvvetleri şimdi de adeta yarattıkları kötülükleri silmek için canla başla çalışıyor. AFAD ve Kızılay ekipleri ve bölge belediyelerinin yoğun çabası da takdire şayan. Ancak Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu’nun adeta yarışırcasına şov yapma amacıyla bölgeye gelmesinin geçmiş sel felaketlerinde olduğu gibi bugünlerde de hiçbir yararı yok. İnsanların seçim otobüsünden kafalarına fırlatılan çaya değil suya ihtiyacı var. Boş vaatlere değil doğayı koruyacak adımlara, bir daha sel felaketlerinin yaşanmaması için önlem alınmasına ihtiyaç var.
Derenin denizle buluştuğu yerlere dere ıslahı adı altında yaptıkları betonları kendi elleri ile yıktılar. Bundan sonra da önceki sellerden sonra inşa edilen betonların diğer bölgelerde sel yaşanmadan yıkılması lazım.
Biz biliyoruz ki yıllar önce taşocakları ve HES’lerle başlayan, ardından orman katliamları ve dere ıslahı ile gelen rant ve talan politikaları nedeniyle bu acıları yaşamaktayız. Verdikleri sözlerin hiçbir karşılığı yok. Daha önce yaşanan sel felaketleri sonrası çözüm olarak derelerin yatakları etrafına “ıslah” adı altında beton blokları yapan zihniyet bugün acılarımıza derman olamaz.
Bölgemizin ihtiyacı derelerin, vadilerin ve ormanların özgür bırakılmasıdır.
* Dursun Ali Koyuncu: Halkevleri Doğu Karadeniz Bölge Temsilcisi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.