Peru’da oy sayımı devam ederken solcu aday Castillo’nun öne geçmesi Peru burjuvazisinde ve uluslararası tekelci sermayede tedirginlik yarattı. Borsa düştü, ulusal para birimi olan Sol, dolar karşısında büyük değer kaybetti
Peru’da pazar günü gerçekleşen devlet başkanlığı seçimlerinin ardından oy sayımı devam ediyor. Sol bir programa sahip olan Özgür Peru Partisi adayı Pedro Castillo, ülkeyi 1990-2000 yılları altında yöneten neoliberal diktatör Alberto Fujimori’nin kızı sağcı aday Keiko Fujimori karşısında öne geçti. Adaylar arasında yüzde 1’in altında bir fark var. Sayımın ne zaman biteceği ve resmi sonuçların ne zaman duyurulacağı henüz bilinmiyor.
Castillo’nun seçim kampanyası, anayasal reformlar, eğitime ve sağlığa daha yüksek bütçeler ve yolsuzluğa karşı kalıcı bir mücadele üzerinde odaklanırken Fujimori, Peru burjuvazisinin desteğine sahip.
Seçim kampanyasının başlangıcında Castillo’nun kazanabileceğine dair ihtimaller göz ardı edilmesine rağmen seçimler yaklaştıkça yapılan anketlerde Castillo’nun kazanma ihtimali de belirdi. Bu ihtimal uluslararası tekelci sermayeyi ve Peru burjuvazisini de endişelendirmeye başladı. Nisandaki ilk turda Castillo’nun birinci olmasından sonra bu endişe çeşitli yayınlara da yansıdı. Peru borsası düşüş yaşarken yabancı sermayenin ülkeden çıkma eğilimi ile ulusal para birimi Sol dolar karşısında tarihin en büyük düşüşlerinden birini yaşadı.
Financial Times’tan Michael Stott, yazısında, Castillo’nun yaygın kamulaştırma ve halk anayasası vaatlerinin dünyanın en büyük ikinci bakır üreticisi Peru’da elitlerin paniğe kapılmasına neden olduğunu belirtti.
Stott, başkent Lima’da otoyol boyunca reklam panolarında Castillo’ya atıfta bulunularak “Küba’da mı yoksa Venezüella’da mı yaşamak isterdiniz?” yazıldığını ve Perulu zenginlerin birikimlerini yurt dışına taşımak için acele etmesiyle Sol’un, geçtiğimiz çarşamba tarihi bir düşüş yaşadığını yazdı.
Önde gelen bir sermayedar Financial Times’a verdiği demeçte, “Burada yirmi yıldır bu kadar kötü sermaye kaçışı görmemiştim” dedi. Stott, Fujimori’nin Castillo karşısında başarısız bir seçim süreci yürüttüğüne dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı.
Castillo’yu durdurmaya çalışma görevi, hiçbiri popüler olmayan 18 adayla kaotik bir ilk tur seçimlerinde ikinci olan muhafazakar Fujimori’ye düştü. Castillo yüzde 18,9 oranında oy alırken Fujimori’nin aldığı yüzde olan 13,4, boş ve geçersiz oyların sayısından daha azdı.
Eski bir bakan Financial Times’a verdiği demeçte, “Burjuvazinin paniği, Keiko’yu hiçbir koşul olmaksızın onaylayacak şekildedir” dedi. “Onun seçilmesini sağlamak için haksız olanı haklı çıkarmaya çalışıyorlar” diye ekledi.
Bloomberg|Quint’ten Anna Maria Cervantes ve Maria Elena Vizcaino, birlikte kaleme aldıkları yazılarında Sol’daki değer kaybına piyasalardaki düşüşe vurgu yaptı:
[Fujimori] liberal bir ekonomik modeli koruyarak ve salgından etkilenen ailelere yapılan nakit ödemeleri artırarak ülkeyi ‘komünizmden’ kurtarma sözü verdi.
Volcan Compania Minera SAA (Peru’daki köklü ve büyük madencilik şirketi) ve Credicorp Ltd.’nin (Peru’daki en büyük finans şirketi) her ikisi de yüzde 12’den fazla değer kaybederken, Peru’nun gösterge hisse senedi endeksi New York’ta saat 11.41 itibariyle yüzde 6,7 düştü.
New York’taki Wells Fargo’da döviz stratejisti Brendan McKenna, ‘Kim kazanırsa kazansın, Peru varlıklarında büyük hamleler olacak ve yatırımcılar yanlış tarafta yakalanmak istemiyorlar’ dedi.
Cervantes ve Vizcaino ayrıca, Peru piyasalarının Castillo lehine açıklanan her anket sonucunda sarsıldığını yazdı. Sol’un, ilk turdan bu yana yüzde 6 değer kaybettiğini belirten ikili, bu düşüşün son dönemde yaşanan en büyük düşüş olduğunu ifade ediyor.
Reuters’ta Marco Aquino, Fabian Cambero ve Rodrigo Campos’un imzasını taşıyan yazıda ise Peru’nun borsa ve madencilik sektörü gözlemcilerinin sosyalist Pedro Castillo’nun cumhurbaşkanlığı seçimi zaferinden endişe duyduğu belirtiliyor. Yazıda endişenin temel sebebinin Castillo’nun yeni anayasa ve bakır madeni işleten şirketlerden yüksek oranda vergi alma vaatleri olduğu belirtiliyor.
Yerel maden şirketi Buenaventura’nın CEO’su Roque Benavides, Reuters’e, madencilerin yerel altyapı projelerini finanse etmek için gönüllü katkılar gibi şeyleri kabul edebileceğini, ancak kamulaştırma gibi daha sert önlemlerin yatırımları rayından çıkaracağını söyledi.
Santiago merkezli madencilik danışmanlığı şirketi olan CRU’da analist olan Francisco Acuña’nın, yeni hükümetin şirketlerle müzakere etmesi ve fikir birliğine varması gerekeceğini söylediği de yazıda ayrıca vurgulanıyor.
Reuters’taki bu yazı, aynı zamanda Nasdaq Borsası’nın internet sitesinde de yayımlandı.
Sendika.Org