Tazminatsız ve bildirimsiz şekilde, işten atmaların hukuken yasak olduğu pandemi şartlarının iyiden iyiye ağırlaştığı dönemde Tur Assist tarafından işten atılan Mesut Toprak, şirketin bağlı bulunduğu Mapfre Sigorta’nın İstanbul’daki genel merkezi önünde eylem yaptı. İşverenin haklı fesih nedeni üretme olanağına sahip, haklı fesih kurgusu yapabilecek gücü olan taraf olduğuna da değinen Toprak, Kod 29’un patronlara altın tepside sunulduğunu söyledi. Haksız yere işten atılmasının ardından 276 günün geçtiğinin dile getiren Toprak, Kod-29’un işverenlere ceza verme yetkisi tanıdığını belirterek sözlerini mücadele çağrısı ile sonlandırdı
Tazminatsız ve bildirimsiz şekilde, işten atmaların hukuken yasak olduğu pandemi şartlarının iyiden iyiye ağırlaştığı dönemde Tur Assist tarafından işten atılan Mesut Toprak, şirketin bağlı bulunduğu Mapfre Sigorta’nın İstanbul’daki genel merkezi önünde eylem yaptı. 4. Vardiya İşçi Dayanışması’nın çağrıcılığında düzenlenen eylemde “Mesut Toprak derhal işe iade edilsin” yazılı pankart açıldı.
Açıklamaya Kod-29 ile hak gaspına uğrayarak işten atıldığına dikkat çekerek başlayan Toprak, neden Mapfre Sigorta önünde eylem yaptığını şöyle açıkladı:
Bugün, yaşadığım mağduriyete çözüm bulabilmek için burada, Mapfre Sigorta önündeyiz. Ama bu ilk gelişimiz değil. Yine neden buradayız? Çünkü Kod-29’la beni haksız yere işten atarak büyük bir mağduriyete ve hak gaspına uğratan Tur Assist, İspanyol Mapfre Grubu’na bağlı Mapfre Asistencia’nın Türkiye şirketi olarak hizmet vermektedir. Yaşadığım sorun ve mağduriyetin bir muhatabı da Mapfre Grubudur.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun işten atma kodlarını çeşitlendirdiğini ve bunu da işçilerin sorunlarına çözüm olacakmış gibi sunmasına tepki gösteren Toprak şunları kaydetti:
Bugün haksız yere Kod-29’la işten atılmış ve hakları gasp edilmiş bir işçi olarak, buradayım. Bu arada artık farklı kodlar da duyuyoruz. Hatırlayın SGK Kod-29’da bir değişiklik yaptı ve ‘’Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller’’ için ayrı ayrı kodlar belirlendi. Mesela; mazeretsiz devamsızlık ile hırsızlık birbirinden farklı bildirim kodlarıyla yapılacak. Bunu da işçilerin şikayetlerine bir çözümmüş gibi sundular. Oysa sorun, söz konusu hallerin tek tek ayrı kodlara ayrılması değil Kod-29’ların sermaye keyfiyeti olmasıydı. Örgütlenmeyi engelleme, tazminatsız işten atma yolu olmasıydı.
İşçilerin beyanlarına bakılmadığına da dikkat çeken Toprak, SGK’nin söz konusu düzenlemesinin sermaye lehine ifade ettiği anlamı şöyle anlattı:
Peki SGK bu yaptığıyla patronlar için işten atmayı daha da kolaylaştırmış olmuyor mu? Elbette oluyor. Çünkü işe iade davalarının büyük çoğunluğu Kod-29’la ilgili. Bundan dolayı Kod-29’un farklı kodlara ayrılması patronların bu davalar sonucunda alabilecekleri cezaları azaltmaktan başka bir şey değil. Cezalar azaltılıyor işten atmalar artıyor. Ayrıca Kod-29 davalarında alınacakişçi lehine bir karar emsal olabilecekken artık her kod için emsal kararlar gerekecek.
İşverenin haklı fesih nedeni üretme olanağına sahip, haklı fesih kurgusu yapabilecek gücü olan taraf olduğuna da değinen Toprak, Kod 29’un patronlara altın tepside sunulduğunu, “Kod-29 olmadan da firmalar, kendi çıkar ve ihtiyaçları doğrultusunda rahatlıkla haklı fesih dosyası oluşturabilirler. Ancak Kod-29 adeta firmalara altın tepside sunulmuş bir hediye gibidir. İşveren ve işçi arasındaki bu dengesizlikten dolayı, haklı fesih iddialarına öncelikle kuşkuyla bakmak her iş hukukçusunun görevidir. Tıpkı benim durumumda olduğu gibi; çalıştığım süre boyunca ahlak ve iyi niyete aykırı hiçbir davranışım olmamasına rağmen, yaşam araçlarımı dahi elimden alacak bir yolla, iftira ile, haklı fesih görüntüsü altında haklarımı gasp eden Tur Assist firmasının yaptığı gibi. Bu, yasaları kötüye kullanmak ve işçiye karşı suç işlemektir” şeklinde ifade etti.
Hakları gasp edildikten sonra yaşadığı süreçte mahkeme açtığını ve iş aradığını da kaydeden Toprak, aradan 9 ay geçmiş olmasına rağmen yalnızca tek duruşmanın görüldüğünü belirtti. İş bulma konusunda da büyük zoruluklar yaşadığını belirten Toprak “Devam eden Kod-29’lu günlerimdeen korkuncu en kolayıymış gibi görünen iş bulma konusunda oldu. Bunca zaman içinde yaptığım başvurulardan Tur Assist’in tam bir intikam hareketi olan Kod-29 nedeniyle olumsuz yanıtlar aldım. Söyler misiniz ahlak ve iyi niyetle ilgili olarak bir işçiyi yargılamak ve bu sebeple işten atmak için olması gereken nedir? Yani patronun elinin hukuken çok güçlü ve somut kanıtlara dayanıyor olması gerekmez mi? Üstelik günde ortalama 500 işçi, çoğu yerde de toplu olarak ahlaka ve iyi niyete aykırılıkla suçlanıyorken?” dedi.
“Ben tek miyim? Veya bu kodlamalardan bir tek ben mi mağdur oldum?” diye soran Toprak, isimler, sektörler, şehirler değişse de Kod-29 saldırısının sürdüğünü ve pandemide getirilen işten çıkarma yasakları boyunca patronlar için temiz ve hızlı bir işten atma yoluna dönüştüğünü kaydetti. Toprak sözlerini, “İliklerimizde hissettiğimiz ölümden beter işsizlik, günbegün artan geçim sıkıntısı şöyle dursun neleri yaşamak zorunda bırakıldığımızın gözler önünde olduğu Kod-29’lu günlerde pandeminin ayrıca çok yönlü etkilerini de yaşamımızda yoğun ve sert bir şekilde hissediyoruz. Tüm bunlar; ücretsiz izinler, Kod-29’lar vs. işte bunların hepsi pandemiyi fırsata çevirenler yani sermayedarlar için var” şeklinde sürdürdü.
Haksız yere işten atılmasının ardından 276 günün geçtiğinin dile getiren Toprak, Kod-29’un işverenlere ceza verme yetkisi tanıdığını belirterek sözlerini mücadele çağrısı ile sonlandırdı:
Bakın, ben buraya gelerek 3. basın açıklamamı yapıyorum. İşten çıkarılmamın üzerinden tam 276 gün geçmiş. Bu süre boyunca iş arıyorum ve 29 kodlu olduğum için bulamıyorum. Hem tazminatımı kaybediyorum hem işsizlik maaşımı hem de kodlu olduğum için iş bulamıyorum. Bu kod işverenlere ceza verme yetkisi vermektedir. Oysa cezayı sadece mahkemeler verir.
Onun için bugün burada bu dengesizliğe, bu yasalara aykırı duruma, bu işveren mahkemelerine karşı ses çıkarmak için bulunuyoruz. Bu sorun sadece benim değil bütün kodluların ve kodlanmanın kılıcı altında olan işçi sınıfının sorunudur. Bu yüzden de Kod-29’a karşı hep birlikte ses yükseltmeli, dayanışmayı ve direnişi büyütmeliyiz.
Sendika.Org