Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Sedat Peker’in açıklamalarına değinen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın suskunluğunu “Saray’dan tık yok” ifadesiyle eleştirdi. Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağının mafya olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, HDP’nin kapatılması istemiyle iddianame hazırlanmasına tepki gösterdi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında haftalık değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu konuşmasının başında çiftçinin sorunlarına değindi. Kuraklık olduğuna, kuru tarım yapan çiftçinin sırf gübre maliyetinin 200 lira olduğuna dikkat çekti.
Partimizin TBMM Grup Toplantısı https://t.co/u40JEDr0p0
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) June 8, 2021
Kılıçdaroğlu sözlerine Boğaziçi Üniversitesi’nin kayyum rektörü Melih Bulu’ya seslenerek devam etti. Bulu’ya neden istifa etmediğini soran Kılıçdaroğlu, Bulu’nun görevdeki akademisyenlerin ders vermesine engel olmasını şöyle eleştirdi:
Neden istifa etmiyorsun. Hocaların görevine hangi akıl ve mantıklı son veriyor. Üniversitenin rektörü bilim ve bilim insanlarına düşman. Görevine son verilen hocalardan birinin açıklamayı okumak isterim. Gerçekten biraz yürek burkucu. 21 yıldır zevkle, gururla, gönülden hizmet ettiğim Boğaziçi öğrencilerine artık ders veremeyeceğimi öğrendim. İçim cız etti. Maddi karşılığı olmayan bu vazifeyi memlekete ve gençlere borç ödeme imkanı olarak gördüm hep.
Kılıçdaroğlu, HDP’yi kapatmak için Anayasa Mahkemesi’ne iddianame gönderilmesine de tepki gösterdi:
Demokrasi olmazsa olmazımızdır. Siyasi partiler ise demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Demokrasinin var olduğu bir ortamda siz bir partiyi kapatamazsınız. Şiddet, baskı uyguluyorlarsa kapatın. Zaten savcı harekete geçer. Ama savcı siyasi otoritenin tavrıyla harekete geçiyorsa orada demokrasiyi yok ediyorsunuz demektir. Düşünce ifadeden korkmayacaksınız. Eğer siz siyasi partileri düşman olarak görüp siyasi partiyi Yargıtay’a talimat verip kapatırsanız orada demokrasi yoktur. Demokrasi bütün partiler için olmalıdır. Hakem halktır. Parti kapatmaya yönelik her eylemi doğru bulmuyoruz, partilerin seçime katılmasını engellemeye yönelik hiçbir hareketi doğru bulmuyoruz. Demokrasi aynı zamanda adaletin kökleştiği rejim demektir.
Sedat Peker’in açıklamalarına ilişkin “Türkiye’yi temelden sarsan bir sürü açıklama var, Saray’dan tek cümle yok” diyen Kılıçdaroğlu, savcıların neden harekete geçmediğini sordu. Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti mi oldu, nerede bu savcılar? Ben konuşunca 24 saat bile geçmeden harekete geçiyorlar, lağım basmış, yolsuzluklar diz boyu bir Allah’ın kulu kalem bile oynatamıyor. Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Yargı asla ve asla tarafsız ve bağımsız değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur.
“İktidar sahipleriyle mafya ortak, devlet yönetiyorlar” diyen Kılıçdaroğlu, “Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı mafyadır. Mafya bozuntuları için özel yasa çıkarmadılar mı, mafya önünde el pençe durmadılar mı? Mafyadan talimat alıyorsunuz” dedi.
Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un Süleyman Soylu’ya “ayda on bin dolar para alan siyasetçiyi” sorduğuna da değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
Meclis Başkanı mektup gönderdi, ’10 bin dolar alan siyasetçinin ismini istiyorum’ dedi. İçişleri Bakanı isim verecek mi, asla vermez. Atanmış Bakan, seçilmiş Meclis Başkanı’nın sorusuna cevap vermezse bu nasıl karşılanacak? 10 bin dolar alan siyasetçi kimdir, açık ve net ortaya çıkması lazım. Biz biliyoruz, herkes biliyor. O kişide acaba yüz, ahlak var mı? Kire bulaşmış insanlar, yaşamları boyunca kirli gezmekten hoşlanırlar.
Yıldırım Demirören’in Ziraat Bankası’ndan aldığı karşılıksız 750 milyon dolara da değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
Çiftçiye, esnafa haciz uyguluyorsunuz borçlarını ödemedi diye, Ziraat Bankası’nı soyan, iktidar tarafında el üstünde tutulan bir zat varken bu ülkede adalet var diyebilir misiniz? Beşli çeteye milyar dolarlar ödeniyor, esnafa, çiftçiye, sanatçılara ne veriyorsunuz? Evlatlarımız işsizken, milyonlar işsizken, asgari ücretliler geçinemezken saray beslemeleri 6 yerden dünyanın aylığını alıyorlar.
Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde hukuksuz tutulmalarına da değinen Kılıçtaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
Mafya bozuntuları için özel af kanunu çıkarırsınız, harp okulu öğrencileri içeride, Osman Kavala içeride, Selahattin Demirtaş içeride, avukatlar içeride. Bu mudur adalet? Düşüncesini açıkladı diye çok kişi tutuklanmadı mı, insanlar coplanmadı mı? Kadına şiddeti savundular. İstanbul Sözleşmesi’ni bir gece yarısı kaldırdılar. Faili meçhul cinayetlerinin araştırılması lazım. Cumartesi Anneleri’nin evlatları, eşleri kaybolmuştu, faili meçhuldü. Erdoğan söz vermişti “Faili meçhulleri bulacağım” diye Cumartesi Anneleri’ne. Ne olmuştu? Copladılar, yerlerde sürüklediler. Cumartesi anneleri var, kayıpların eşleri, evlatları var… Erdoğan, faili meçhuller aydınlatılacak, evladınızın mezar yerini göstereceğiz diye söz vermişti.
Sendika.Org