Milletvekili Remziye Tosun, son yıllarda doğaya müdahale edilmesiyle birlikte, artan ekolojik tahribatın toplum sağlığını ve canlı yaşamını olumsuz etkilediğini söyledi. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde ve ülke genelinde yapılan doğa katliamlarını Tarım ve Orman Bakanı’na sordu
HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, Lice’de devam eden ağaç kesimi ile ülke genelinde baraj ve santrallerin meydana getirdiği balık ölümlerine dair Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından cevaplanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na iki ayrı soru önergesi verdi.
Tosun, önergesinde Anayasa’nın 169. maddesinde yazan “Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez” ifadesini hatırlatırken, yine Anayasa’da yazan 56. maddenin ise “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” maddesine atıfta bulundu.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Dibek (Dêrxus), Arıklı (Huseynik) ve Karahasan mahallerinde 13 Nisan’da havadan ve karadan başlatılan askeri operasyonlar sırasında bölgede yaşayan yurttaşlar ağaçların kesildiğini, ağaç kesimleri için Kulp ilçesinden korucu getirildiğini beyan etmişlerdi.
Tosun, Lice kırsalında devam eden ağaç kesimi 98 hektara yayıldığını, kesim için Orman Bölge Müdürlüğü’nden izin çıkartıldığını, bununla birlikte Lice’deki ağaç kesiminin 6 ay öncesinde “ağaç damgalama” adıyla ihaleye verildiği, ihaleye başvurunun olmamasından dolayı korucuların getirildiği ve kesimlerin askeri operasyonlar ile başlatıldığı yerel kaynaklar tarafından aktarıldığını belirterek önergesinde şunları kaydetti:
Anayasa’nın 169.maddesi “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir. (…)Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz” şeklinde düzenlenmiş olup Anayasa’nın 56.maddesi ise “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” şeklinde yurttaşların haklarını gözetmiştir.
Tosun, Lice’de yaşanan ağaç katliamına ilişkin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye cevaplaması istemiyle şu soruları yöneltti:
Tosun, verdiği ikinci önergede ise, son yıllarda ülke genelinde artan santraller ve doğaya müdahale edilmesinin, toplum sağlığını ve tüm canlıları olumsuz etkilediğini vurgulayarak şunları kaydetti:
Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde binlerce balığın Dicle Nehri kıyısına vurduğu basına yansımış, bölgede yaşayan yurttaşlar söz konusu durumun araştırılmasını talep etmişlerdir. Yine Batman Hasankeyf’te yapılan Ilısu barajının tamamlanmasının akabinde gerek suyun yükselmesi gerekse baraj suyundaki kirlilikten kaynaklı balık ölümleri meydana gelmiş, bu durum ülke genelinde vahim duruma ulaşmıştır.
Adana’nın Feke ilçesindeki Salam Deresinde, yurttaşlar yapılan Hidroelektrik Santral sonrası baraj suyuna 3 ton asit döküldüğünü ve bundan kaynaklı balık ölümlerinin arttığını beyan etmişlerdir. Şırnak’ta Cudi Dağı Bölgesinde ise kömür ocaklarının atık sularının bırakıldığı Nerduş Deresi’nin kirletilmesi ve balık ölümlerinin yaşanmasına yurttaşlar tepki göstermiştir. Yine Van’ın Çatak ilçesinde Sortkin Çayı üzerinde bulunan Hidroelektrik Santrali ile Muradiye ilçesindeki Ayrancılar Hidroelektrik Santrali nedeniyle derelerin su seviyesinde düşüş gözlemlenmiş ve bundan dolayı balık ölümleri yaşanmıştır. Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde ise Sultansuyu barajının kapaklarının açılması sonrası binlerce balık ölümü yaşanmıştır.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hazırladığı 2020 yılı hak ihlalleri raporunda 17 bin 296 hak ihlali yaşandığını, bunların bir kısmının ise çevreye yönelik ihlaller olduğunu açıklamıştır. Rapora göre 4 ayrı yerde balık ölümleri gerçekleştiği, doğal alanların yok edilmeye devam edildiği, toplum sağlığı ve doğayı tahrip eden uygulamalarda bulunulduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte son dönemde Rize İkizdere’de yapımına başlanan taş ocağı nedeniyle dereden çamur akması su kirliliğine sebep olmuştur.
Sadece Dicle Nehri üzerinde 22 adet santral inşa edilmiştir. Diyarbakır ve Adana’da o bölgeye özgü balıkların da öldüğü yurttaşlar tarafından aktarılmıştır. Baraj veya santral yapılan yerlerde işletme veya tesislerin su kirliliğine sebep olduğu ve bundan kaynaklı balık ölümlerinin yaşandığı iddia edilmiştir. Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin 25.maddesine göre “Atıksu arıtma tesisinde oluşacak çamur ve benzeri artıkların uzaklaştırılmasını, kullanılmasını zorlaştırmaması ve çevre kirlenmesine yol açacak nitelik kazanmalarına neden olmaması gerekir.”
Santrallerin veya maden, taş ocaklarının yarattığı tahribat toplum sağlığını, ekolojik yaşamı ciddi bir şekilde etkilemiş, özelde Diyarbakır’da, genelde tüm Türkiye’de Hidroelektrik Santral (HES), Güneş Enerjisi Santralleri (GES) kurularak ticari veya siyasi amaçlar için doğal zenginliklerin araç olarak kullanıldığı kaygılarını güçlendirmiştir.
Tosun, ülke genelinde yaşanan ekolojik tahribatlara ilişkin ise, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye cevaplaması istemiyle şu soruları yöneltti:
Sendika.Org