Mersin Kadın Platformu, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı başlattıkları nöbet eylemlerine devam ediyor. Kadınlar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın kadına yönelik şiddet olaylarındaki artış için “tolere edilebilir düzeyde” ifadesini kullanmasına tepki göstererek “tolere etmiyoruz” dedi
Mersin Kadın Platformu bugün (26 Mayıs) Özgecan Aslan (Barış) Meydanı’nda 7. nöbeti için buluştu. Kadınlar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın kadına yönelik şiddet olaylarındaki artış için “tolere edilebilir düzeyde” ifadesini kullanmasına tepki göstererek “tolere etmiyoruz” dedi.
Bugün, 27 Mart 2020’de İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldıkları gerekçesiyle kesilen 50 bin TL para cezasının tebligatlarını aldıklarını belirten kadınlar şöyle konuştu: “Yaz aylarından bugüne yaptığımız eylemlere Mersin Emniyeti tarafından sürekli para cezaları kesiliyor. Bugün yine 16 kişiye kesilen toplamda 50bini aşkın para cezalarını tebliğ aldık. Kadın katillerini koruyan iktidar yaşamlarını savunan kadınların karşısına polis barikatları dikiyor, para cezaları kesiyor. Mersin’de cezalarla rekora koşuyoruz. Bizleri yıldıracaklarını sananlar yanılıyorlar. Buradayız. Vazgeçmiyoruz.”
“Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Emniyet elini cüzdanımdan çek” sloganlarının ardından basın açıklamasına geçildi. Basın açıklamasını okuyan Ceren İnan, şunları söyledi:
İki ayı aşkın süredir tuttuğumuz İstanbul Sözleşmesi nöbetlerimizde bütün irademizle yılmadan, usanmadan: sözleşmeden çekilme kararını iptal edin, yasaları derhal uygulayın diye haykırıyoruz.
Sözleşmeden çekilme kararının duyurulmasının ikinci ayında 22 kadın katledildi. 22 fail de daha niceleri gibi sizin bu yanlış politikalarınızdan güç aldılar.
İktidarın ve güvenlik güçlerinin tek derdi haklarını ve hayatlarını savunan kadınlar ve LGBTİ+’ları cezalandırmak olmasaydı failleri durdurabilecek önlemler alabilir, gereken koruyucu ve iyileştirici mekanizmaları geliştirebilirdiniz.
Çete liderleri, uyuşturucu baronları, kadın katilleri elleri kolları serbest bir şekilde sokakta dolaşırken güvenlik güçleri bizleri hedef alıyor!
Sahi bütün bu kirli ve kokuşmuş ilişkilenmeler hukuku tarumar edip, toplumu çürütürken güvenlik güçleri tam olarak ne yapıyordu?
Kadınlara ceza kesiyor, sendika üyelerine gözaltı operasyonları düzenliyordu muhtemelen.
Bir suç örgütü lideri Sedat Peker’in yayınladığı videolarla iktidarın kirli mafya ilişkileri yeniden ortalığa saçılıyor. Oysa biz iktidarın bir suç örgütü gibi davrandığını defalarca sokaklarda işaret etmiştik. Bu suç ittifakının sürdürdüğü kavganın merkezinde ise yine kadın düşmanlığı yer alıyor. Kadınların bedenleri üzerinden cinsiyetçi bir dille kavga sürerken tekrar tekrar suç işleniyor. Çekin kirli ellerinizi bedenlerimizden, yaşamlarımızdan. Hayatlarımızı kirli pazarlıklarınızın konusu yapmanıza izin vermeyeceğiz.
Pandemi, gelir adaletsizliği, ekonomik krizin yanı sıra yönetemediğiniz bir de erkeklik sorunu var.
Yeldana Kahraman’a, Gülistan Doku’ya, Nadira Kadirova’ya, Rabia Naz’a ne olduğunu açıklayamayan İçişleri bakanı “benim İçişleri bakanlığım sürecinde faili meçhul cinayetler olmamıştır” diyebiliyor.
Caydırıcı yasal düzenlemeler üretmek yerine kadınların yaşamlarını hiçe sayan, değersizleştiren, görmezden gelen, kadınları hedef haline getiren, güvencesizliğe mahkûm eden politikalar üretiyorsunuz. İstanbul sözleşmesinden çekilme kararı kadar karanlık, cinsiyetçi açıklamalar yapmaya devam ediyorsunuz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, hem de TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’nda yaptığı sunumda; salgın döneminde kadına şiddet olaylarındaki artışın ‘tolere edilebilir’ düzeyde olduğunu söylüyor. Kadın düşmanı politikalarınızın yansımasıdır Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanının açıklaması. Tıpkı sözleşmeden çıkma kararının açıklanması gibi.
Derya Yanık bu açıklamayı pek tabii ki bir hukukçu ve bir kadın olarak yapmıyor. İktidarın cinsiyetçi, homofobik ve kadın düşmanı zihniyetinin aktarıcısı olarak yapıyor. Biz kadınların bu zihniyetle mücadelesi büyüyerek devam edecek. Eşit yurttaşlık hakkımıza ve yaşamlarımıza kast eden bu zihniyeti tabii ki tolere etmeyeceğiz ve sizin tolere etmenize de izin vermeyeceğiz.
Hakkımızı helal etmediğimiz gibi, cinsiyetçi politikalarınızı da tolere etmiyoruz!
Basın açıklamasının ardından, üzerinde kadın düşmanlığı, AKP, cinsiyetçilik, türcülük, patriyarka, homofobi, transfobi, patriyarka, faşizm, erkek şiddeti, makbul kadınlık, ırkçılık, bakım emeği yükü, eşitsizlik yazan balonlar tek tek okunarak “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” flamalı iğnelerle patlatıldı.
Kadınların eylemlerini “İktidarın kadın düşmanı politikalarını aynı bu balonları patlattığımız gibi mücadelemizle yeneceğiz. 1 tripoda bir kameraya değil bize yenilecekler” diyerek sonlandırdı.
İlgili haber:
Sendika.Org